Tedbir bizlerden takdir Allah’tan
Dünyayı kasıp kavuran ve birçok kişinin hastalanmasına ve ölümüne yol açan Covid-19 salgını, güzel ülkemizi de sardı. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki 'adetullah' gereği kainattaki her şeyi sebeplere bağlayan Yüce Yaratıcı, -haşa- kullarına hiçbir zaman zulmetmez.
Çünkü insana kendisini her türlü hastalıktan, kötülükten ve felaketlerden koruması için akıl gibi bir nimet bahşetmiştir.
Cenab-ı Hak, geçmiş tarihlerde yaşanan felaketlerle ilgili ayet-i kerimelerle insanları uyarmıştır. Kuran-ı Kerim'de eski kavimlerin helak olması ve bunun sebep ve hikmetiyle ilgili birçok ayet bulunmaktadır.
Geçmişte yaşanan felaketlerin de yine insanların kendi eliyle meydana geldiği açık ve net bir şekilde buyurulmuştur. Alemlerin Rabbi olan Allahü Teala zulmetmekten münezzehtir ve asla kullarına haksızlık etmez. Zulüm ve haksızlığın insanlara ait olan bir özellik olduğu "Şüphesiz ki Allah, insanlara hiçbir sûretle zulmetmez; fakat insanlar, kendilerine zulmetmektedirler." (Yûnus, 44) ayetiyle bildirilmiştir. Bu konuda daha birçok ayet bulunmaktadır.
KENDİNİZİ RİSKE ATMAYIN
Demek ki bizler İslam dininin gereği olan temizliklere dikkat ederek her açıdan azami tedbirimizi alacağız. Bu konuda verilen devlet yetkililerinin verdiği talimatlara titizlikle uyacağız çok zorunlu olmadıkça evlerimizden dışarı çıkmayacağız.
Bu şekilde gerekli önlemleri alıp ondan sonra takdiri Allah'a bırakacağız. İnsanın kendini bile bile tehlikeye atması günümüz yasalarına olduğu kadar İslam dinine de aykırıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) kendi döneminde de bulaşıcı hastalıklara karşı karantina uygulamıştır.
Bulaşıcı hastalığın olduğu bölgeye giriş ve çıkışı yasaklamıştır. Hatta bu konuda Hz. Ömer (r.a.), Şam'a yaptığı bir sefer sırasında veba olduğunu görünce oraya girmekten geri durmuştur. Kendisine, "Allah'ın kaderinden kaçıyor musun?" denildiğinde, "Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine sığınıyorum" diyerek o bölgeye karantina uygulatmıştır.
YARIN MİRAÇ KANDİLİ
Yarın inşallah Miraç Kandili'ni yeniden idrak edeceğiz. Miraç, kulun Allah'a yükselişidir. O nedenle Miraç, kulun mertebesinin nerelere kadar yükselebileceğini gösteren çok önemli bir hadisedir.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürüldüğü gece yolculuğuna "İsra", Mescid-i Aksa'dan Sidretü'l Münteha'ya kadar yükselişine ise "Miraç" adı verildi. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) fizik ötesi alemlere seyahatiyle ilgili bu iki safha birleştirilerek "Mi'raç Kandili" adıyla kutlanmaya başlandı. Bu olayla ilgili İsra suresinde Allah (c.c.) "Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir" (İsra/1) buyuruyor.
BOL BOL DUA EDELİM
Bu mübarek gecede Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), biz ümmeti için büyük önem ve anlam taşıyan olağanüstü olaylar yaşadı. Vahiy meleği Cebrail (a.s.), Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yanına "Burak" adlı beyaz bir binekle geldi. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) üzerine bindiği Burak, bir adımını gözünün gördüğü son noktaya basarak atıyordu. Peygamberimiz (s.a.v.), Burak ile önce Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya gitti. Orada iki rekat namaz kıldıktan sonra göklere yükselerek "Sidretü'l-Müntehâ" denilen en üst makama ulaştırılan Hz. Muhammed (s.a.v.) sonra bu makamı da geçip Allah'ın huzuruna erişti.
Bu mübarek gecede bol bol dua edelim.
Tedbirlerimizi alırken duamızı da eksik etmeyelim.
Rabbim bizleri en kısa zamanda bu salgın illetinden kurtarsın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.