Gerçek müflis hile yapandır
Foça İlçe Müftüsü Veli Südütemiz, İslam dininde kul hakkının çok büyük önem taşıdığını ayet ve hadislerle anlattı. Hatta bazı hadislerde kul hakkı yiyerek haksızlık ve hile yapan kişinin, yapmış olduğu ibadetlerden elde ettiği tüm sevaplarını da kaybedeceğini belirten Müftü Südütemiz şunları söyledi:
Rabbimizin Esmâ-i Hüsnâsından biri de el-Hak'tır. Dolayısıyla hak ve hukuka riayet eden insan, aslında hakikatin yani Cenâb-ı Hakk'ın emir ve rızasının yanında yerini almış olur. Allah Resûlü, herkesin bulunduğu mevkide görevlerinin olduğunu bildirerek, "Hepiniz sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz.
Devlet başkanı bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin beyi bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.
Evin hanımı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de efendisinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür." (Buhârî, İstikrâz, 20) buyurmuştur.
Hasan el-Basrî, Ma'kıl İbnu Yesâr (r.a)'dan naklediyor: "Resûlullah (a.s)'ı işittim, demişti ki: "Allah bir kimseyi başkaları üzerine çoban yapmış, o da idaresi altındakilere hile yapmış olarak ölmüş ise, Allah ona cennetini kesinlikle haram eder." (Buhârî, Ahkâm 8, Müslim, İman 227)
SEVAPLARI KAYBEDER
"Ebû Hüreyre anlatıyor: Rasûlullah bir gün ashabına; "Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb şöyle cevap verdi: 'Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir' dediler.
Rasûlullah gerçek müflisi şöyle açıkladı:
"Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnâd ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir". (Müslim Birr 59) Görüldüğü gibi Allah'ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın, çok ağır bir vebali vardır.
Böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi, ondan hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah, kul hakkı yiyenin günahını affetmemektedir. Kul hakkı; insanların mal varlıkları, canları, ırz ve namusları, manevî şahsiyetleri, makam ve mevkileri, inanç ve yaşayışları ile kişisel ya da aile fertlerine ilişkin haklarına saygı göstermektir. Yüce Allah, haksız yere başkasının malını yemeyi bütün insanlara yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere (idarecilere veya mahkeme hakimlerine) vermeyin. (Bakara, 2/188.)
AĞIR SORUMLULUK
Allah'ın elçisi Rasulullah buyurdular ki: Kıyamet gününde, haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır." (Müslim, Birr 60) "Yemin ederek bir müslümanın hakkını alan kimseye, Allah cehennemi vâcip kılar, cenneti de haram eder." Bir adam dedi ki: Ya Rasulallah!
Şayet o küçük ve değersiz bir şey ise? Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: Misvak ağacından bir dal bile olsa böyledir. (Müslim, Îmân, 218) Kul hakkının, toplumun tamamına sirâyet ettiği alan ise kamu hakkıdır. Kamu hakkı, kul hakkına göre çok daha ağır sorumluluğu olan bir emanettir. Bu emanete ihanet etmek, kişiyi hem dünyada hem de ahirette hüsrana sürükler. Nitekim Yüce Rabbimiz, kamu malına ihanetin cezasının ağırlığına dikkat çekmiş ve şöyle buyurmuştur.
"Hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düşünülemez. Kim emanete, devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir." (Âl-i İmrân, 3/161.)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.