Abanın kadri yağmurda bilinir
Salı günkü yazımda biliyorsunuz CHP'li bir dostumun kafasındaki deli soruları sizlerle paylaştım. MHP'li bir dostum da bundan ilham almış olacak ki o da kafasındaki soruları mail yoluyla benimle paylaştı. Ben de o soruları size aktarmakta bir sakınca görmedim. İşte o sorular:
1. Saat 16.00'dan sonra MHP İzmir İl Binası'nın kapılarını kapattığı iddiaları doğru mu? MHP İzmir'de ölüm sessizliği ne zaman kalkıp, kucaklaşma başlayacak. Partililer İl'de kiminle muhatap olacak?
2. Ege Üniversitesi'nde şehit edilen Fırat Çakır'ın son duruşmasında İl yöneticilerinin tamamını neden göremedik? İlçe başkanları, yöneticileri, milletvekili adaylarının tamamını duruşmalarda neden göremiyoruz?
3. Bazı MHP ilçe teşkilatlarının binalarının kiralarını bile ödeyemez olduğu iddiaları doğru mu?
4. Devlet Bahçeli'ye karşı imza verenlerin hain ilan edildiği iddiaları gerçek mi?
5. Küskün ülkücüleri tekrar kazanmak için neden çaba gösterilmiyor?
6. Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, İzmir'e yaptığı ziyaret sırasında kimlerle ne konuştu? Muhaliflerle neden konuşmadı?
Neyse ben sözü fazla uzatmayayım, gerek MHP Genel Merkezi ve gerekse İzmir İl Teşkilatı'na "Abanın kadri yağmurda belli olur" sözünü hatırlatayım. Yani her şeyin bir değeri vardır. Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduğu zaman ortaya çıkar.
Bir gerecin, bir aracın, bir dostun ya da bir ortamın değerini anlamamız için ille de o gerece, araca, dosta ya da ortama gereksinmemiz olması gerekmez. Bazı şeylerin değeri, gereksinim olmadan da anlaşılmalıdır.
Şu anda hor gördüğünüz muhalif MHP'lilere her zaman ihtiyacınız vardır. Sırf muhalif oldular diye onları dışlamanız veya görmemezlikten gelmeniz esas davaya ihanettir.
BAYRAK İÇİN TEŞEKKÜRLER
Anadolu Selçuklu Ocakları Ege Bölgesi Başkanı Cihan Alişiroğlu, değerli dostum Alirıza Çelebi ile birlikte ziyaretime geldiler. Sağ olsun Cihan Alişiroğlu, kardeşim ziyaret sırasında Türk bayrağı hediye etti. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Bayrağı alınca aklıma Arif Nihat Asya'nın 'Bayrak' şiiri geldi. Bakın Arif Nihat Asya ne güzel söylemiş:
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.