NEFRET KOALİSYONU
Bünyeye bir kez girdi mi kitleler hep daha fazlasını ister...
Son günlerde Suriyelilere yönelik şiddet olaylarında yaşanan artışlar Türk toplumuna zerk edilen bu virüsün ilk belirtileri...
Muhalefetin yıllardır Türkiye'de yaşayan Suriyelilerden en fazla 300 binine vatandaşlık verilmesi üzerinden geliştirdiği nefret söylemi sokağa yansımaya başladı...
Başbakan Binali Yıldırım'ın "Suriyelilere karşı bir nefret koalisyonu kurulduğunu görüyoruz..." açıklaması boşa değil...
Rüzgar ekip fırtına biçmeye meraklı muhalefet partilerimiz, bile isteye Suriyeliler üzerinden toplumu geriyor...
HDP'nin iyi saz çalan eş başkanı bu işten bir sonuç alamayacağını ve yaptığının nereden baksan tutarsız, nereden baksan ahmakça olduğunu çabuk fark etti...
"Temel hak ve özgürlükler konusunda referandum olmaz..." diye buyurdu...
Darısı nefret koalisyonunun diğer sözcüsü Kemal Kılıçdaroğlu'nun başına...
Kendisinin Suriyeliler konusunda, Fransa'da yabancı düşmanlığıyla tanınan aşırı sağcı Le Pen ve Sarkozy'i aratmayan bir söylemi var.
Üstelik Kılıçdaroğlu'ndaki Suriyeli antipatisi yeni ortaya çıkan bir durum da değil...
Geçen yıl bu zamanlar, meydanlarda seçmenlere "Suriyelileri evlerine gönderme" vaadinde bulunuyordu. Seçim beyannamesine "Suriyelilerden vergi alacağız" diye yazdı.
İzmir'de katıldığı bir toplantıda "Suriyeliler bütün düzenimizi bozacak" kehanetinde bulundu.
Şimdi de Suriyelilere vatandaşlık verilmesini engellemek için "Referanduma gidelim" diye tutturdu...
68 kuşağına mensup, gençlik yıllarında "Yaşasın halkların kardeşliği" diye epey slogan attığından hiç şüphe duymadığım Kılıçdaroğlu'nun şu an
durduğu yer ve aldığı konum gerçekten hazin...
Hem kendisi hem CHP için...
CHP içinde bu cesareti gösterecek kimse kaldı mı bilmem ama birinin çıkıp Kılıçdaroğlu'na şunu söylemesi gerekiyor...
"Sayın Genel Başkan, temel haklar ve özgürlükler konusunda referandum olmaz. Bu insanlar Suriye'den savaş yüzünden kaçtı ve canlarını kurtarmak için Türkiye'ye sığındı..." Hiç umudum yok ama Kılıçdaroğlu, belki bu uyarıyı dikkate alır...
Ve Suriyeliler üzerinden geliştirdiği nefret söyleminden vazgeçer...
Biz de kendisini "Sorumlu muhalefet işte böyle yapılır" diye alkışlarız...
NİYE GELDİLER?
Suriyeliler bundan 100 yıl önce Balkanlardan ve Kafkasya'dan, 1980'lerin sonunda Bulgaristan'dan gelenlerle aynı ülkenin vatandaşıydı...
Aralarındaki tek fark; onların diğerlerinden 100 yıl sonra aynı gerekçeyle -canlarını kurtarmakiçin- Anadolu'ya gelmesi...
Türkiye 1989'da Jivkov'un, 90'ların başında Saddam'ın zulmünden kaçanlara niye kucak açtıysa, bugün Suriye'den gelenlere de aynı sebeple kucak açıyor...
Mesele bu kadar basit...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.