Geçen hafta gerçekleştirilen İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlar Kurulu toplantısı, esnaf sanatkarların içinde bulundukları zor durumun bir kez daha gözler önüne serilmesine vesile olmuştur.
Toplantıya katılan 131 meslek odasının başkan ve yöneticileri, krizden büyük yaralar alan küçük işletmelerin sıkıntılarının katlanarak büyüdüğü, esnaf sanatkarlara gereken duyarlılığın gösterilmediği konularında fikir birliğine varmışlardır.
PARA KAZANAMIYOR
Gerçekten de Türkiye'nin orta direği olan esnaf sanatkarlarımız zor günler yaşamaktadırlar.
Ülkenin içinde bulunduğu kritik dönemeçte harcamaların kısılması, nakit paranın iç pazarda dönmemesi en fazla üyelerimizi etkilemektedir. Alışverişlerin düşmesi esnafı iş yapamaz, para kazanamaz hale getirmiştir.
Bir zamanlar gözde olan Sanayi siteleri, Kemeraltı Çarşısı gibi esnaf sanatkarların yoğunlukta bulunduğu merkezlerde bugün çok sayıda satılık ve kiralık levhalarının asılı olduğu işyerleri göze çarpmaktadır.
Kirasını bile zor karşılayan üyelerimiz bugün vergi, SSK, KDV gibi resmi yükümlülüklerini, çekini, senedini ödeyemez hale gelmiştir.
Öz sermayesi sınırlı olan üyelerimiz bu koşullara fazla direnememekte, ticari ve ekonomik suçtan cezaevine düşen esnaf sayısı her geçen gün artmakta, yuvalar yıkılmakta, aileler dağılmaktadır.
Tüm bu ekonomik sıkıntılara rağmen hala ülke gündeminde siyasi konuların ön plana çıkması, durgun piyasaların canlandırılması için hazırlanan önerilere gereken önemin verilmemesi, geleceğe de endişe ile bakmamıza yol açmaktadır.
Esnaf sanatkarların yaşadığı ekonomik sıkıntıların nedenlerinin doğru tespit edilmesi, sorunların giderilmesi için yapılacak çalışmalara ışık tutacaktır.
Kanaatimizce, Türk ekonomisinde 2007 yılından bu yana durgunluk yaşamaktadır.
Tek parti iktidarı ile birlikte enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi sonucu faizler düşüşe geçmiş ve döviz fiyatları sabitlenmiştir.
Faizlerin düşmesi üzerine konut, araç, tüketici, vb kredileri kullanan insanların bankalara aşırı borçlanmaları, ekonomide nakit akışının kesilmesine neden olmuştur.
Bugün nüfusun büyük kısmı bankalara borçlu durumdadır. Gelirlerinin önemli bölümünü kredi geri ödemelerine ayıran tüketiciler zorunlu ihtiyaçları dışında harcama yapmamaktadırlar. Bu durum da piyasaların durgunlaşmasına, doğrudan halka hizmet veren esnaf sanatkarların mağdur duruma düşmesine yol açmaktadır.
TÜRKİYE'NİN SORUNU
Hipermarketlerin haksız rekabeti de üyelerimizi mağdur eden bir diğer unsur olmuştur.
Alışveriş Merkezlerinin işleyişlerini düzenleyen yasanın bir türlü çıkarılamaması, hipermarket raflarında yabancı ürünlerin ağırlıklı olarak yer alması bugün esnaf sanatkarlarımızı yok olma noktasına getirmiştir.
Hipermarketlerin kuralsızca faaliyet göstermesi ve bu kuruluşlarda satılan ürünlerde ithal malların tercih edilmesi, sadece esnaf kesiminin değil, Türkiye'nin sorunudur.
Üretimi ikinci plana atarak, yurtdışına sıcak para akışını hızlandıran bu politikalar, sanayicisiyle, tüccarıyla, çiftçisi ile Türkiye'deki her kesimin geleceğini tehdit etmektedir.
Tüketicilere bu noktada önemli görevler düşmektedir. Gümrük Birliği anlaşmasına imza koyan Türkiye, ithal malların satışını engelleyemeyecektir. Ancak Türk insanı bilinçli davranmalı, alışverişlerinde yerli malı tercih etmeye özen göstermelidir.
Ekonomik durgunluktan kurtulmanın yolu üretim artışından geçmektedir. Yerli mala talep artarsa ülkenin üretim kapasitesi yükselecek, daha fazla insanın istihdam edilmesi sağlanabilecektir.
Esnaf sanatkarlar, ekonomiye verdiği katkının yanı sıra, sosyal hayatta da önemli işlevler üstlenmiştir.
Ülkenin buhranlı yıllarında, esnaf kesiminin vatan ve millet sevgisi, özgüveni, sosyal yaşamdaki bütünleştirici unsurları toplumsal dengelerin sağlanmasında önemli yer tutmuştur.
Üretim ve istihdam potansiyelleri ile ekonominin alt yapısını oluşturan esnaf sanatkarlar, nadiren aksattığı vergi, sosyal güvenlik ödemeleriyle devleti ayakta tutmuş, sorumlusu olmadığı pek çok krizin atlatılmasına öncülük etmiştir.
Devlet esnaf sanatkarların bu özelliklerini iyi tahlil etmeli, hiç olmazsa dünyada ve Türkiye'de yaşanan sıkıntılı süreç sona erene kadar küçük işletmelere yönelik tedbirleri hayata geçirmelidir.
İESOB'UN ÖNERİLERİ
Türkiye'de küçük işletmeler:
-Kendilerini yabancı sermayenin ve büyük kuruluşların haksız rekabetinden koruyacak,
-Üretim ve yatırımlarını geliştirmeleri için uygun finans ve teşvik destekleri içerecek,
-Devlete olan ödemelerinde kolaylıklar sağlayacak önlemler paketine ihtiyaç duymaktadırlar.
Bu kapsamda:
-Bankaların esnafa daha kolay kredi vermeleri sağlanmalı,
-Küçük işletmelerin devlete yapacağı ödemeler ötelenmeli.
-Esnafın kümeleşme ve Ar-Ge çalışmalarına destek verilmelidir. Yanında 50 kişi çalıştırma zorunluluğu nedeniyle, Ar-Ge Teşvik Yasası'ndan yararlanamayan küçük işletmelere yönelik yeni çalışmalar yapılmalıdır.
Kısaca Hükümet küçük işletmelerin sorunlarına daha fazla duyarlılık göstermeli, taleplerimizi karşılayacak ekonomik programlar hazırlamalıdır. Bu, Başkanlar Kurulu'na katılan İzmirli Oda başkanlarının ortak düşüncesi ve arzusudur.