Enerji maliyetlerinde ve enflasyonda görülebilecek artışlara dikkat
YÜKSEK FAİZ
Merkez Bankası'nın 2006 yılından beri uyguladığı enflasyon hedeflemesi stratejisini incelediğimizde, Merkez Bankası'nın öncelikle enflasyonun düşürülmesine odaklandığını, bu amaçla yüksek faiz-düşük kur politikası izlediğini görürüz. Yüksek faizlerin, küresel likidite bolluğu ve dünya genelinde faizlerin çok düşük olduğu bir dönemle örtüşmesi neticesinde, büyük miktarda sıcak para Türkiye'ye çekilmiş, ülkede artan döviz rezervleri kurları oldukça geriletmiştir. Düşen kurlar ile ithal ürünlerin ucuzlaması Merkez Bankası'nın amacına, yani enflasyonun aşağıya çekilmesine hizmet etmiştir. Ancak, bu durumda iç talep körüklenmiştir. Hem kurların gerilemesi hem de düşen faizlerin kredi talebini büyük ölçüde artırması iç talepteki körüklenmenin nedenini oluşturmuştur. İç talebin bu denli artması ile de Türkiye'de ithalat yükselmiş, dış ticaret açığı ile cari açık rekor kırmıştır. Yaşanan bu gelişmeler üzerine Merkez Bankası bu kez iç talebin daraltılmasını ve cari açığın azaltılmasını ön plana çıkaracak önlemlere başvurmuştur.
YENİ ÖNLEMLER
Temmuzdan itibaren kurlarda başlayan artışların sürekli hale gelmesi Merkez Bankası'nın yeni önlemler almasına neden olmuştur. Ekimin ilk haftasında doların 1.9 lirayı, euronun ise 2.5 lirayı aşması sonucu Merkez Bankası ciddi adımlar atmıştır. Merkez Bankası, aynı gün içinde hem döviz mevduatlarında uygulanan zorunlu karşılık oranlarını düşürmüş, hem de 1.35 milyar dolarlık döviz için satış ihalesi açmıştır. Bu şekilde Merkez Bankası, döviz kurlarındaki artışı kontrol etmekte kararlı olduğunu göstermiştir. Bu önlemler kendi içinde tutarlıdır. Merkez Bankası'nın elinde 80 milyar doların üzerinde döviz rezervinin bulunması ve bu rezervlerin böyle günler için ciddi bir maliyet üstlenerek tutuluyor olması da alınan kararları anlamlı kılmaktadır.
ÖNEMLİ TAVSİYELER
Özetle, Türkiye'de tüm ekonomik birimlerin çok dikkatli davranması gereken bir döneme girilmiştir. Böyle bir süreçte, sınırlı sermayesini alınteri ile birleştirerek faaliyetlerini sürdüren esnaf sanatkarlarımızın da ihtiyatlı olması gerekmektedir.
Bu konudaki görüşlerimizi ve tavsiyelerimizi şöyle sıralayabiliriz:
- Merkez Bankası'nın önlemlerinin başarı sağlayamaması durumunda faizlerin artırılması da gündeme gelebilecektir. Bu durumda üyelerimizin finansman maliyetleri artacak, artışın ürün-hizmet fiyatlarına yansıtılmasıyla talep de gerileyebilecektir. Yani finansman ve girdi maliyetleri artan üyelerimiz, sattığı ürüne veya hizmetine bunu yansıttığı zaman, iş potansiyeli de olumsuz etkilenebilecektir. Böylesi bir ortamda Esnaf Kefalet kooperatifleri kredilerinin önemi de artacaktır.
- Döviz borcu düzeyinde döviz geliri olmayan üyelerimiz ise gerek bankalara gerekse piyasaya olan finansal yükümlülüklerini yerini getirmekte zorlanacaktır. Dolayısıyla vadeli alışverişlerde çok dikkatli olmak gerekmektedir.
- Bilindiği gibi doğalgaz ve elektrik fiyatları yüzde 10-12 oranında artırılmıştır. Bu ürünlerin fiyatlarında yeni artışlar görülmesi de sürpriz olmayacaktır. Ayrıca, kurların yüksek düzeyini koruması durumunda, her an petrol fiyatlarına da önemli oranlarda zam gelmesi olasıdır.
- Bu gelişmeler ise üyelerimizin enerji ve ulaşım maliyetlerini artıracaktır. Bu nedenle bu alanlarda tasarruf önlemlerine azami önem gösterilmeli, fiyatlandırma ve stok kararlarında üyelerimiz bu ihtimalleri dikkate almalı, döviz kredilerinden uzak durmalıdırlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kredi kartlarında asgari ödemelerin artırılması piyasalara nasıl yansıyacak? (06 Ekim 2011)
- Türkiye'deki kredi pastasında esnaf sanatkarlarımızın payı (29 Eylül 2011)
- İzmir Esnafı Ahilik Haftası'na hazırlanıyor... (15 Eylül 2011)
- Banka borçlarının yapılandırılmasında esnafa ek süre tanındı (08 Eylül 2011)
- İşsizlikle mücadelede istikrar sürdürülmeli (18 Ağustos 2011)