Ulusal birliğimiz ve ekonomi...

Güzel yurdumuz Türkiye, halkımızın sağduyusu, cesareti ve kararlılığı ile büyük bir badireyi atlatabilmiştir.
16 Temmuz'dan beri devam eden demokrasi nöbetleri ve mitingleri, Yenikapı'da gerçekleştirilen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" ile şahikaya ulaşmıştır. Yenikapı'da 5 milyona yakın insanımız tek yürek olmuş, demokrasiye, şehitlerine, ülkesine güçlü bir şekilde sahip çıkmıştır. Dünyada örneği olmayan bir miting zinciri ile İstanbul'un yanı sıra aynı anda tüm yurt genelinde milyonlarca vatandaşımız meydanlarda güzel bayrağımızı birlikte dalgalandırmıştır.
Ayrıca üç siyasi parti liderinin Cumhurbaşkanımızın davetiyle Yenikapı Mitingi'nde yer alması ulusal birlik ve bütünlüğümüzü bir kez daha perçinlemiştir.
EKONOMİDE İYİMSER HAVA
Yaşadığımız süreç "Her şerden bir hayır doğar" sözünü adeta doğrulamaktadır. Türkiye'nin geleceğe 15 Temmuz akşamından daha güçlü, daha ümitli ve daha kenetlenmiş olarak baktığına inanıyoruz. Bu pozitif iklimin korunarak, yarınların birlikte şekillendirilmesine imkan vermesi en büyük temennimizdir.
Böylece demokrasimizi ve hukuk devletimizi çok daha sağlıklı bir zemine oturtmamız mümkün olabilecektir.
Diğer taraftan ülkemizin içinde bulunduğu birlik ve beraberlik ortamını ekonomimiz için de sinerjiye dönüştürmemiz gerekmektedir.
Bilindiği gibi dünya ekonomisi 2008 yılında yaşanan kriz ortamının etkilerinden bir türlü kurtulamamıştır. Bu nedenle ABD ve AB ülkeleri iç talebi canlandırmaya yönelmiş, trilyonlarca Doları ve Euro'yu finans sistemine enjekte etmiş ancak yine de başarılı olamamışlardır.
Gelişmiş ülkelerde iç talep canlandırılamamış, bu ülkeler çok yavaş büyüme sürecine mahkum olmuşlardır.
Türkiye, dünya ekonomisindeki olumsuzluklara rağmen, yüksek sayılabilecek büyüme hızlarını sürdürmektedir.
- Başta Rusya olmak üzere komşu ülkelerle sorunların aşılması, - Genç nüfusa bağlı olarak iç talebin canlılığını sürdürmesi, - Reel sektöre gösterilen ilginin sürdürülmesi ile, Türkiye'nin çift kanatlı, yani iç ve dış talebin birlikte çektiği bir büyüme sürecini yakalaması mümkün olabilecektir. Yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen yüzde 4,8'lik büyüme de bu olasılığı teyit etmektedir.
Hükümetin daha önceden açıkladığı eylem planlarını esnaf sanatkarlarımızı da kapsayacak şekilde hayata geçirmeye başlaması ekonomideki olumlu havayı güçlendirmiştir. Bu noktada yine esnaf sanatkarları ihmal etmeyen yeni bir yatırım teşvik programının açıklanması, tüm işverenlerin de istihdamı koruyucu şekilde davranması durumunda Türkiye, bazı çevrelerin yaratmak istediği siyasi kaos ortamını güçlenerek aşacak, ekonomideki olası sorunların üstesinden gelebilecektir.
Bu noktada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun hem tüketici kredileri hem de kredi kartlarında taksit sayısının artırılmasına ilişkin yaptığı çalışmanın da piyasaları rahatlatacağına inanıyoruz. Vatandaşın yaptığı alışverişi daha rahat ödeyebilmesi iç talebi canlandıracak, doğrudan halka hizmet veren üyelerimizi rahatlatacak ve ekonomiye yeni bir soluk getirecektir.
HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
İçinde bulunduğumuz kritik süreçte, işçisinden işverenine, çiftçisinden esnafına ülkedeki her kesime büyük görevler düşmektedir.
Hepimiz ama istisnasız hepimiz çok daha fazla çalışmak, işimizi çok daha iyi yapmak, dürüstlükten, adaletten, hakkaniyetten taviz vermemek durumundayız.
Ne kadar büyük olursa olsun, karşılaştığı her türlü sorunu aşabileceğini bugüne kadar defalarca gösteren bu büyük ulus, daha çok çalışarak, daha çok el ele vererek bir kez daha bunu başarabilecektir.
Gelişmekte olan ülkeler arasında ilk bağımsızlık savaşını yapan ve kazanan, mazlum ülkelere ilham kaynağı olan, "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir kurucu lidere sahip olan Türkiye'nin önü açıktır.
Vatanı için canını vermekten çekinmeyen yurttaşlara sahip bu ülkenin geleceğinden kimse kuşku duymamalıdır.