Küresel iklim değişikliği
Nihai amaç olarak da atmosferdeki sera gazı birikimlerinin iklim sistemi üzerindeki tehlikeli, insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde tutmayı başarmayı, katılımcı ülkelere iklim değişikliğinin kaçınılmaz etkilerine uyum sağlama konusunda yardımcı olmayı ve tarafların eğitim ve araştırma konularında işbirliği yapılmasını karara bağladı. Kyoto protokolüne giden süreçte de, bir düzine konferans sonrası karbondioksit (CO2), metan (CH4), diazot monoksit (N2O), hidroflorokarbonlar (HFCs), perflorokarbonlar (PFCs) ve kükürt heksaflorid (SF6) gibi sera gazlarının azaltılması stratejileri belirlendi.
REKOR SICAKLIKLAR
Bilindiği gibi bu sera gazları fosil yakıtları orijinli. Sömürgecilik, kapitalizmin ve son iki yüzyıldır ortaya çıkan bilimsel gelişmelerin getirdiği endüstri devrimi, makineleşmiş üretim biçimini doğurarak hep birlikte atmosferdeki toksik sera gazlarının birikimine yol açtılar. Elbette, şehirleşme, ormansızlaşma ve aç gözlü arazi talanı bu birikim için olumsuzluğu katladı ve dünyanın yüzeyel sıcaklıkları gidererek yükseldi. Nihayetinde 19.yy'dan bu yana da sıcaklıkta rekor dereceler kayıtlara geçmeye başladı. Geleceğe yönelik yapılan iklim modellemesi ve projeksiyonlarında, 2100 yılında, dünyanın ortalama yüzey sıcaklığının 3.5 C dereceye kadar yükselebileceği ve devamla deniz seviyelerinde 15-95 cm arasında bir artış olacağı senaryoları söz konusu.
ACIL YAPTIRIMLAR
Yapılması gereken ise, hükümetler ve BM gibi karar verici uluslararası organların, insan ve doğal olarak sanayi orijinli sera gazları salınımını, acil ve zaman kaybetmeksizin kontrol altına alınmasına yönelik radikal yaptırımları uygulamaya sokması. Ne yazık ki, iklim sistemlerindeki algılanabilir değişiklik durumu, zaman ölçekli olarak 50-100 yıllık uzun süreleri gerektirdiğinden, insanlık bu görevin gereğini yapmakta aceleci davranmamaktadır.
Ne de olsa etkilenecek olan zamane insanları ve hükümetleri değil, kendilerinden 3 kuşak sonra yaşayanlar olacaktır! Küresel iklim değişiklikleri ve habitat daralmasının önlenmesi için, endüstriel üretim süreçleri ve yaşam biçimlerine yönelik radikal değişikliklerin şimdiden alınmamasının insanlığa maliyeti çok yüksek olacaktır ve şimdiki yetkililer, bu tarihi sorumluluklarını yerine getirmezlerse,maalesef insanlık tarihinde lanetlenmekten kurtulamayacaklardır.
HIÇBIR ÜLKEYI ES GEÇMEZ
Ekolojik kriz, dünyadaki insan ekosistemini yok etme potansiyeli taşımakta.
Ülkelerin sınırları ve gelişmişlik düzeylerinin, onları korumadığını, şu an yaşamakta olduğumuz Covid19 pandemisi gibi 200 mm'lik bir virüs ile gördük, dolayısı ile küresel iklim değişiklikleri dünyadaki hiçbir devleti ve insanı es geçmeyecektir. Artan sıcaklık, kuraklık, kıtlık, deniz seviyesindeki kentlerin terkedilmesi ile kitlesel göçler ve sonrasıda ortaya çıkacak sağlık ve gıda güvenliği sorunları ile dünyanın başetmesi mümkün olmayacaktır.
Bu bağlamda, 1999 yılından bu yana atıfta bulunulan, küresel iklim değişikliklerine neden olan karbon salınımında, hangi ülkenin ne kadar payı olduğuna yönelik nüfus, sanayi ve teknoloji ölçeğinde hesaplamalar referansında ödenecek bedelin hesaplandığı "iklim borcu, climate debt", çözüm yönünde yol almak için bir ilk basamak olabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.