Engel-SİZ
Esasında Anadolulu bir hemşerimiz olan ve sürgüne gönderildiği Atina'da tanıştığı döneminin ünlü filozofu Antisthenes'ten öğrendiği sinizm felsefesini ömrü boyunca uygulayan Diyojen, rivayetlere göre kendisi de Aristoteles'in öğrencisi olan ve felsefeye meraklı Büyük İskender'in bir dileği olup olmadığı yönelik sorusuna "Gölge etme başka ihsan istemem" diye yanıt vermiş!.
Ben de işitmeden ortopediye, ruhsal hastalıklardan yaşlılığa kadar tüm engellilerin sosyal ve hukuki platformda yaşadıkları sorunlara yönelik algıda farkındalığı amaçlayan ve Mayıs ayında gündeme gelen "engelliler haftası" için ne zaman bir şeyler yazmak istesem, Diyojen'in bu ünlü sözü aklıma geliyor! Çünkü engelli vatandaşların gerek kendi NGO vasfındaki organizasyonları ve gerekse kamu örgütleri, yürürlükteki yasal düzenlemelerin tam olarak uygulanması durumunda sorunlarının çoğunun üstesinden gelmek için yeterli.
TÜM DÜNYANIN SORUNU
Örneğin istihdam konusunu ele alalım.
Kamu dahil ülkemizdeki tüm kuruluşlar, çalışanların total sayısının yüzde 3'ü kadar bir kontenjanda engelliyi işe almak zorunda! Türkiye'de 15-64 yaş arası engellilerin ancak yüzde 41.1'i çalışabiliyor. Yasa tam uygulansa bu oran yükselecek. Elbette bu durum sadece Türkiye'nin sorunu değil. OECD ülkelerinde aynı yaş grubunda engelsiz bireylerdeki çalışma hayatına katılım yüzde 75 seviyelerinde iken engelli bireylerde bu oran sadece yüzde 44.
Hatta Macaristan gibi ülkelerde yüzde 23.7 rakamları söz konusu.
YÜZDE 15 KAMUDA GÖREVLI
Ülkemizde 90 bini aşan engelli istihdamının yüzde 15'i kamu, geri kalanı özel sektörde konumlanmış. 500 bine yakın engelli birey de 'özürlü aylığı' ya da Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü'nün düzenli ayni ve nakdi yardımı şeklindeki kamu kaynaklı desteklere ulaşabiliyor. Bu durum yine de engellilerin büyük çoğunluğunun yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olduğu gerçeğini bizlere unutturmuyor. Genel olarak engellilerin gelirleri ulusal ortalamalardan çok daha düşük ve sosyal dışlanmışlık riski bu etkiyi negatif olarak artırmakta.
Yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık Belçika ve İngiltere gibi refah düzeyi gelişmiş ülkelerin de sorunu. Aynı negatif inotrop yükseklik engellilerin eğitim durumlarında da söz konusu.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin genel ortalamasında engellilerin ilkokuldan sonra okulu bırakma oranı yüzde 25'lerde iken ülkemizde yüzde 60'lar seviyesinde. Ülkemizde 30-34 yaş aralığında olup da üniversite eğitimini tamamlayan engelli birey oranı sadece yüzde 6.8!.
PANDEMİ ZORLUKLARI
Engelliler, maalesef pandemi döneminde, sorunlarının derinleştiği bir zamanı geçirmişlerdir. Sağlık hizmetlerine ulaşım, gerekli pil, protez ve ortez gibi cihazlar satın alma zorlukları bir tarafa birçok engelli ücretsiz izne ayrıldığından ya da idari izinli sayıldığından ciddi ekonomik ve diğer tedarik sorunlarının içine düşmüşlerdir. Engelli öğrenciler ise çoğunluğu yoksul olduğu için teknolojik cihazlara erişememişler ya da EBA sistemindeki erişim güçlükleri yüzünden uzaktan eğitimden verimli yaralanamamışlardır
Halihazırda ağır engellilere, özellikle de zihinsel engellilere evde bakım hizmetlerini de içeren destek programlarından sosyal sigorta kapsamının genişletilmesine kadar bir çok sorundan bahsedilebilirse de istihdamın engelliler için yaşamsal en temel hak olduğu düşüncesinden hareketle, mevcut iş hukuku yasalarındaki yüzde 3 oranının bile tam olarak hayata geçmesi büyük bir aşama olacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.