• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

PATRONUN KİM OLDUĞUNU GÖSTERMENİN ZAMANI GELMEDİ Mİ?

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01 Ocak 2015, 20:03
Cizre'de yaşanan olaylar hakkında herkes alışılmış yorumlar yaparken bana göre en doğru teşhisi Hürriyet yazarı Akif Beki koydu:
"Bu olay PKK'nın yörede yaşayan ve kendinden farklı düşünen Kürtleri tehcir girişimidir".
"Tehcir" kavramı öyle "duyduk, geçelim" diyeceğimiz türden bir kavram değil. Üstelik bu, eli silahlı vahşi bir örgüt tarafından hayata geçiriliyorsa.
Ama asıl üzerinde ciddi düşünce çilesi çekmemiz gereken başka bir mesele var: egemen bir devletin olduğu bir vatan coğrafyasının her hangi bir parçasında meşruiyet dışı silahlı bir örgüt o devletin vatandaşlarının bir kısmına, ölümcül metodlar kullanarak, "tehcir" uyguluyorsa, bu durum neyi ifade eder?
Bu sorunun somut iki cevabı vardır:
Devlet egemenlik haritasında ya bilinçli olarak ya da güçsüzlük ve kudretsizlik nedeniyle boşluklar bırakmıştır.
Hangisi?
Bu sorunun benim açımdan makul cevabı bu iki şıktan biri değil; zira Türk devleti belirli bir coğrafyada egemenlik haklarından vazgeçmek gibi bir düşünce ve bilinç kanseriyle malul olamaz.
Diğer taraftan, yaşadığı tarih diliminde, bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyük bir güç ve kudret temerküzü sağlamış olan Türkiye devletinin, bir güç zaafiyeti sonucu sözkonusu hadise karşısında böylesine pasif kalmış olması da düşünülemez.
O zaman başka bir şey var: devlet bu sürecin müsbet bir akıbete evrilmesi adına ve hatırına sabrediyor.
Bir derviş sabrıyla hem de.
Bundan adım kadar eminim.
Devletin ve hükümetin buraya kadar sergilediği tutumu anlıyoruz; esasen yapılan bir yanlış yok. Bu sabır sayesinde Kürtler kimin bozguncu, kimin alçak olduğunu en yakından görmekteler.
Ama...
Marj alanı çoktan aşılmadı mı?

ŞİMDİ DAYAK VAKTİ!

Aşıldı, hem de bütün hudutlar aşıldı. Hiçbir devlet, hele bu coğrafyada Türk devleti, böyle bir gelişme karşısında sabır ve teenni gerekçesinin arkasına sığınamaz. Sabır gerekliydi ve devlet bunu son kerteye kadar tüketti. Şimdi devletin sopasını eline alıp bu topraklarda patron kim, dünya aleme göstermesi zamanı.
Benim gibi çözüm sürecinin değerini bilen birinin kuru hamaset yapmayacağı açıktır; baktığım noktaı nazar tamamen bu tarihi barış projesinin kemale ermesi ve sürecin tıkanmaması cehtiyle ilgilidir.
Cizre'de PKK'nın "tehcir" yapabilir hale gelmesi, bütün emekleri boşa çıkaracak bir uğursuz gelişmedir.
Devlet bir darbe vurmalıdır PKK'ya.. herkesin aklını başına almasını icbar edecek bir darbe olmalı bu. Bu kabil işler yapanların canını acıtmalı. Unutmayın, Abdullah Öcalan denen herif barış süreci talebini, Türk ordusunun Özel Kuvvetleri Şemdinli kırsalında 700 PKK'lıyı imha ettiği günün ertesi günü iletmişti devlet katına.
Bunları unutmayın.
Hem sonra, soralım hükümet erbabına:
Hani yüzü örtülüye, molotof atana silahlı terörist muamelesi yapılacaktı? Siz bunun için TBMM'nden kanun çıkartmamış mıydınız?
Peki Cizre'de polis arabasına molotof atılırken polis niçin seyrediyordu?
Tekrar başa dönelim: devlet sopasını alacak ve cezalandıracak!
Memlekette bahar ve barış havası eserken, bunu dinamitleyene acımasız olacağını gösterecek devlet!
Müsamere çocuğu gibi içi boşalmış bir "kamu güvenliği" teranesiyle barış sürecinin namusunu koruyamazsınız.
Bu kadar göz göre göre tecavüze uğrayan bir barış sürecinden ancak bir "piç" doğar.
Onu da Türk milleti kabullenmez ve o vakit iş işten geçmiş olur!

ÖCALAN'A SİZİNLE OYNAMA FIRSATI VERİRSENİZ BÖYLE OLUR!

Bu köşeden defalarca ve başından beri uyarıyorum: MİT'in romantik çocukları anlamadılar, umarım devlet ve siyaset adamları anlarlar.
Söylediğim şudur: kendinizi kandırmayın, yabancı el, espiyonaj filan, bunlar tali meseleler. Asıl olan Öcalan bölge sınırlarındaki uluslararasılaşmayı görüyor ve devletle oynuyor. Bütün bu olanlar onun olmasını istediği şeyler. O elindeki gücün her halükarda kendisini değerli kılacağını düşünüyor ve o gücün varlığını gösteriyor. Amacı hapishaneden çıkmak, tarihi bir oyuncu hüviyetiyle mezkur uluslararası oyunun bir parçası olmak.
Terör gündeme geldikçe Öcalan'ın serbest kalmasının da gündeme gelmesi boşuna değil. Kandil'le Öcalan arasındaki bir taktik mesaidir bu. Belli ki devlet içinde, MİT'i kastediyorum, Öcalan'ın serbest kalmasını isteyen bir ekip var ve bu ekip Cizre eylemine yol veriyor. Bunu meşruiyet sınırları içinde ve hayırhah bir düşünceyle mi yapıyor, yoksa bu bir kliğin işi midir, bilemiyorum.
Ama bizi aptal yerine koyup "bu işin altında yabancı parmaklar var" demesinler.
Derlerse, biz de onlara deriz ki, "oturduğunuz koltukları hemen terkedin o vakit!".
Başka ülkelerin ajanları gelecek, ortalığı karıştıracak, sen bir tekini bile yakalayamayacaksın, sonra oturup analizler döktürüp algı oluşturmaya çalışacaksın!
Bu beylere söylemek isterim ki, siz işinizi yapın, Öcalan'a kendinizi kullandırtmayın, "tehcir" gibi devlet egemenliğinin ırzına geçilen olayları yapanları cehenneme gönderin; analizi sizin yerinize biz yaparız, hem de en iyisini...
Vesselam son söz şudur: milletin sabrını çok zorlamayın!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.