Çok sık etkinliklere katılma imkanım olmuyor. Ancak tanınmış isimlerin seminerlerine katılmak için zaman yaratırım. Sunuşu ve içeriği ayrı ayrı değerlendirir, kendime dersler çıkarırım.
Konuşmacı iyi hazırlanmış mı, heyecanlı mı, heyecanını kontrol edebiliyor mu, diksiyonu nasıl, vurgulamaları, ses tonu, seyirciyle iletişim kurabiliyor mu, onların ilgisini konuşma süresince çekebiliyor mu, salona hakim mi, sunumu iyi kurgulamış mı, doğru bilgileri doğru yerde ve gerektiği miktarda verebiliyor mu, sahip olduğu bilginin ne kadarını paylaşıyor, beden dilini iyi kullanabiliyor mu, alkış veya reaksiyon alabiliyor mu, seyirci sorularına doyurucu yanıtlar verebiliyor mu, sunum sonunda seyirciler salonu terkederken yüzlerinde tatmin olmuş bir ifade var mı?
Malesef uzun süredir beni tatmin edecek bir sunumla karşılaşmadım. "Vay be ne adammış!" dedirtecek cinsten.
2008'in Nisan ayında Yeni Asır olarak düzenlediğimiz satış seminerinde İstanbul'dan konuk ettiğimiz Özkan Kaymak'ın performansı halen gözlerimin önünde. Mükemmel salon hakimiyeti, sesi kullanmadaki beceri, her an her dakika "Acaba şimdi ne diyecek?" merakı uyandıran kurgulama... Dakikalarca ayakta alkışlandığı ve seyirciler etrafını sardığı için plaketini verebilmekte zorlandığımızı anımsıyorum. Belki birgün yeniden davet ederiz kendisini.
NELER YAPILMAMALI?
Sanıyorum dolaylı da olsa iyi bir konuşmanın nasıl olması gerektiğinden bir parça bahsetmiş olduk. Peki ya neler yapılmamalı?
- Her gittiğiniz yerde papağan gibi aynı bilgileri tekrar etmeyin. Konuşma içeriğinizi sürekli güncelleyin.
- Konuşma yapacağınız salona ucu ucuna yetişmeyin. En az bir saat önceden gelin. Mikrofon, sahne ve ses düzenini test edin. Görsel sunumlarınızın sorunsuz çalıştığından emin olun.
- Bir köşeye çekilip davet edilmeyi beklemeyin. Salona gelen konukları inceleyin. Eğitim ve bilgi düzeyleri hakkında ipuçları arayın. Kafanızdaki sunumu hemen o anda reel duruma göre yeniden şekillendirin. Mümkün olduğu kadar çok izleyiciyle küçük sohbetler edin. Böylelikle aranızda bir bağ oluşur. Ayrıca konuşma esnasında pas atacağınız kişileri de belirlemiş olursunuz. Kısa bir an için bile olsa tanışık olduğumuz veya tokalaştığımız insanlara karşı reaksiyon verirken daha ölçülü oluruz.
- Toplumun ortak değerlerini veya sevip saydığı insanları sırf alkış almak için kendinize malzeme yapmayın.
- Sunum sırasında seyircinin ilgisinin düştüğü zamanlar için kenarda dikkat çekecek küçük anekdotlar, espiriler bulundurun.
- Ara sıra izleyicilere de söz verin.
- "Fırsat bu fırsat" deyip kendinizi veya başkaca ürünleri pazarlamaya çalışmayın. Bırakın insanlar sizi sözlerinizle, verdiğiniz bilgilerle, iletişim becerinizle değerlendirsin.
- Bir veya iki saat sürecek konuşmalarda aklınızdaki tüm bilgilerle insanların kafasını şişirmeyin. Bu tür etkinliklerde amaç belli bir konuda izleyicinin merakını çekmek ve onlara yol göstermektir. Bu tür kısa süreli konuşmalarda insanları eğitmeye çalışmayın.
- Onlarca sayfalık slaytlar hazırlamayın. En fazla 5-6 slaytınız olsun. Bu slaytlardaki yazıların da salonun her tarafından okunabildiğinden emin olun.
Son olarak topluluk karşısında konuşma yapmak öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir. Bunu herkes başarabilir. Yeter ki istekli ve azimli olsun.
Herkesin bayramını kutluyorum. Esen kalın...