• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

Madrid notları

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01 Mart 2014, 16:34
İlk kez gittim Madrid'e. Bir iş seyahatiydi ama zamanı iyi kullanınca, organizasyonu iyi yapınca üç gün verimli geçti ve ayrıca ilk kez bir doğum günümü yurtdışında kutladım... İşte üç günlük gözlemlerim ve tavsiyelerim...
***
Tarihin nasıl korunduğunu öğrenmek isteyenler için Madrid ilk gezilmesi gereken şehirlerden biri. Ayrıca Tokyo'dan sonra dünyanın en yeşil ikinci kentiymiş. Hiç bir müze gezmedim ama şehre 60 km. uzaklıktaki Toledo'yu turlamak zaman tünelinde yüzyıllar öncesine yuvarlanmak gibi bir duygu yarattı bende. Taksi Madrid'ten Toledo'ya 150 Euro'ya götürüp döndürüyor sizi, 3 saatde orada bekliyor. Pazarlıkla en iyi fiyat bu. Hele dört kişiyseniz adam başı 37.5 Euro...
Toledo 1563 yılına kadar İspanya'nın başkenti olmuş. Ancak daha sonra kral Felipe'nin rahatsızlığı nedeniyle Madrid'i başkent yaparak taşınmasından sonra İspanya'nın manevi başkenti olarak kalmış. Şehir'de İslam, Yahudi ve Hristiyan izleri yanyana...
5 Euro'ya 55 dakikalık bir mini tren gezintisiyle Toledo'yu hap gibi yutuveriyorsunuz. Tren şehrin meydanı Plaza de Zocodover'den kalkıyor ve aynı yere dönüyor. Bu yüzden adı Zoco tren.
Tren turu öncesi ya da sonrasında daracık sokaklarında bir saat yürüyerek turlamak Toledo'yu daha iyi hissetmenizi sağlıyor. Gözünüze kestirdiğiniz bir restoranda yemek yemek, meydandaki kafede bir kahve içmek ve Madrid'e dönüş...
Madrid'e gidenler bir günlerini Toledo'ya ayırmalı.
***
Üç akşamımızdan birini Corral De La Moreria'ya ayırmasaydık çok şey kaçırmış olacaktık.
Burası Madrid'in göbeğinde Kraliyet Sarayı'nın yakınında 140 kişilik bir restoran. El Prado Müzesi ve Kraliyet Sarayı ile birlikte Madrid'in görülmesi gereken en önemli üçüncü mekanı. Bir çok da ödülü var. Zemini ahşap kaplı yaklaşık 12 metre karelik sahnesinde, üç gitarist bir ritmci, 4 solist ve 4 dansçının gösteri yaptığı dünyanın en ünlü flamenko gösteri restoranı. New York Times'a göre de "Ölmeden Görülecek 1000 Yer" arasında yer alıyor.
Akşamları 20.00 ve 22.00'de iki gösteri yapıyorlar. Gösterinin süresi yaklaşık bir saat 15 dakika. Yemek ve şarabınızla birlikte gösteri için ortalama 80-90 Euro civarında para ödüyorsunuz...
Hayatımın en etkileyici şovlarından birini izledim. Mekan 1956 yılında açılmış. Ziyaretçileri arasında Marlen Dietrich'ten, Marlon Brando'ya; Rock Hudson'dan Burt Lancester'a; Muhammed Ali'den, Omar Sheriff'e; Sandra Bullock'tan, Hugh Grant'a; Richard Gere'den Michael Douglas'a; Nick Nolte'den, Lauren Bacall'a dünya ünlüleri var. Fotoğrafları antrenin duvarlarını süslüyor.
***
Doğum günümün akşamı sessiz sakin güzel bir restorana (St. James) tavsiye üzerine gittik ve orada nefis bir paela yedim. Yani göğsümü gere gere "İspanya'ya gittim Paela yemeden dönmedim" diyebilirim. Edip Akbayram, Onur Akın ve Cansu Koç benim için yürekten birer türkü söylediler. "Hadi Aysun" dedim: "Sana da bir Histoire De Un Amor" yakışır. İspanyol şefin, garsonların ve komşu masaların hayran bakışları arasında doğum günüm için ikram ettikleri minik pastayı da arkadaşlarımla bölüşüp, gerçekten çok naif bir gece geçirdik. Tüm dostlarıma teşekkürler...
***
Galatasaray- Chelsea maçı son gecemize denk geliyordu. Ben organizasyonu daha İstanbul'dan yaptım ve sağolsun Efe Çakar'ın tavsiyesiyle Marca Sports Cafe'de 9 kişilik yer ayırttım. Otelimiz Gran Melia Fenix'e yürüyüş mesafesindeki Cafe'nin bir köşesinde biz bir şeyler atıştırıp Galatasaray maçını izlerken, diğer bölümler Real Madrid'in Shalke deplasman maçını veriyordu. Real Madrid geçen yıl İstanbul'da bize yaptığını bu kez Almanya'da Shalke'ye yaptı ve 6 gol attı. Real Madrid'in gollerinde ortalık yıkılırken, biz beraberlik golümüzü attığımızda Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş koalisyonu olarak ayaklara fırladık ama Real Madrid'liler oralı bile olmadı. Tabi Türk olmayan Galatasaray formalı bir yabancıyı da notlarım arasına alayım. Bizim tarafta bizim maçımızı sonuna kadar reaksiyonsuz seyretti.
***
Bir öğlen saatinde de Madrid'in meşhur "SOL" Meydanı'nda nutuk atanları kıskanıp, Edip, Onur ve ben memleket meseleleri üzerine özgürce bir konuşma yaptık ve içimizi döküp, rahatladık.
***
Peki esas niçin Madrid'deydik? O da haftaya...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.