• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

Julio Iglesias geliyor

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21 Şubat 2015, 17:18
Bugünün gençleri oğlu Enrique Iglesias'ı daha çok tanıyor olabilirler. Ama müzikseverlerin Julio Iglesias adını duymamış olması mümkün değil. Hele bizim kuşağın... Öyle bir şarkıcı ki; bugüne kadar 250 milyondan fazla albüm sattı. Başarılı müzik kariyeri boyunca 2600'den fazla platin ve altın plak sahibi oldu. İstatistikler müzik tarihinde başka hiç bir şarkıcının bu başarıyı elde edemediğini gösteriyor
71 yaşında ve 8 çocuk sahibi. Şarkıcılığı kadar çapkınlığıyla da ünlü. Üç bin kadar kadınla birlikte olduğu söylenir. Oğlu Enrique, Anna Kournikova'yla evlendiğinde babasının çapkınlık şöhretini iyi bildiğinden karısını koruma içgüdüsüyle Julio Iglesias'a eve girme yasağı koymuştu..
İşte bu ünlü şarkıcı önümüzdeki ay İstanbul'a gelip bir konser verecek. Dinlemeyeli yıllar oldu. Eskisi gibi şarkı söyleyebiliyor mu, eskisi kadar yakışıklı mı bilemiyorum. Gazetelerde ilanını görünce anılarım canlandı. Ve bugün sizlere 35 yıl önce bir günlüğüne tanıdığım bu dünya starını anlatacağım.
Haziran 1978... Müzik dünyasında fırtınalar estiren Julio Iglesias ilk kez Türkiye'ye geliyor. Erkan Özerman organize etmiş, Süha Özgermi'nin konuğu. İstanbul Hilton'da havuz başında konser verecek. Boğazı gezmesi için tekne tutmuşlar. Herkesin işi var, Rahmetli Süha abi beni aradı "İlgilenir misin?" diye. Bu fırsat kaçar mı!
Sabah tanıştık. Arabaya binip Kabataş'a gittik. Tekne birbirinden güzel bayanlarla dolu. Çoğu o günün en ünlü mankenleri. Julio'nun yüzünde buruk bir tebessüm. "Yandık!" gibilerdende niyetini belli ediyor: "İstemem yan cebime koy!"
Teknenin dışında ellerinde fotoğraf makineleriyle bir magazinci ordusu. Tekneye binmeleri yasak. Makinelerini bana vermek istiyorlar, gezi sırasında fotoğraf çekmem için. "Çocuklar olmaz, adam kesinlikle resim çektirmek istemiyor" diyorum. Yine de laf anlatamıyorum. Ellerime tutuşturdukları en az iki çanta dolusu makinenin deklanşörüne basılmadan geri verileceği kesin. Yola çıkıyoruz.
Uyanık magazinci arkadaşlardan biri taksi tutup tekneyi karadan takip ediyor. İstinye'de taksiden inip bir motor kiralıyor ve tekneyi izliyor. Tarabya iskelesine yanaşıyoruz, öğlen yemek molası var. Biz balıklarımızı yerken o arkadaş tekneye binip gizleniyor. Çok iyi tanıdığım bir gazeteci, kararlılığına "Helal olsun!" deyip tekneye binmesine göz yumuyorum.
Hani güzel bir söz vardır: "İmkansızla imkan dahilinde olanın arasındaki tek fark, insanın kararlılık derecesidir" diye. İşte o gazeteci arkadaş imkansız sanılanı gerçekleştiriyor ve dönüşte Iglesias'ı tekne içinde hatunlarla sarmaş dolaş görüntüleyen tek gazeteci oluyor. Iglesias'ın ruhu bile duymadan. O fotoğraflar, bir hafta sonra o dönemin en önemli haftalık gazetelerinden "Şey" de yayınlandı.
Ben teknede ev sahipliği yapıyorum. Öğlen yemeğini Tarabya'da yiyoruz. Julio teknedeki her kadına yakın ilgi gösteriyor, çoğu ile sarmaş dolaş, bir kısmıyla randevular alınıyor...
Akşam Hilton Oteli'nde en ön masada davetliyim. Süha abi önceden masanın altına kafeslerin içinde beyaz güvercinler getirtiyor. Julio "Kukkuruku Paloma" diye şarkısını söylerken teker teker güvercinleri uçuruyoruz. Ambiyans harika. Harika olan bir şey daha var. Julio'nun arkasında ona vokal yapan üçüzler. Birbirinin kopyası, aynı saç modeli, aynı kıyafetler içinde birbirinin aynısı üç harika sarışın kız. Julio şarkılarını büyük bir romantizm içinde gözü kapalı söylerken tüm kadınların gözleri onun, erkeklerin gözleri ise üçüzlerin üzerinde.
Julio'nun en büyük özelliğini öğreniyorum. Sahneye çıkmadan mutlaka sevişirmiş. Böylece konserlerin çok iyi geçeceğine inanırmış. Konser sonrası da yine kadınlarla başarısını kutlar, stresini atarmış... 1976'da Paris'ten aldığım long play'i en çok dinlediğim plaklardan biri olmuştu. "Quiero" adlı şarkısına hastaydım. Nereden bilirdim bu dünya starıyla bir süre sonra tanışıp İstanbul'da bir Boğaz gezisi yapacağımı ve çapkınlıklarına tanık olacağımı. Hey gidi günler hey!

Viyana'dayız

Siz bu satırları okurken Kocatepe ailesi Viyana'da dördüncü gününü tamamlıyor olacak. İlkyaz organize etti ve bugüne kadar hiç ziyaret etmediğimiz Viyana'ya geldik. Bu gece de iki hafta öncesinden rezervasyon yaptırdığımız Don Carlos Operası'nı izleyeceğiz. Viyana izlenimlerimi de gelecek hafta paylaşırız...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.