Gidecek başka etkinlik yokmuş gibi, evlenmeye sayılı günler kala 'Ayrılık' oyunu izlenir mi!
Hep o Gürol abinin yüzünden. Ben zaten oyunun adından uyuz olduğum için bilmezden gelecektim ama Gürol Tonbul internetten davet mesajı gönderdiği yetmiyormuş gibi bir de telefonla hatırlattı. Bizim de tıpış tıpış AKM'nin yolunu tutmaktan başka çaremiz kalmadı.
Konuştuğumuzda o kadar da sordum: Şimdi bir kadın erkek çatışmasına kurban gitmeyelim evlilik üstü...
- Yok canııımm. Öyle korkulacak bir yanı yok. Evlilik öncesi alınacak dersler açısından nişanlına ve sana faydası bile dokunur.
***
Gürol abi öyle deyince, bana da bir cesaret geldi. İçimden, 'Demek ki oyunda bir kadın dırdır edip duruyor' diye geçirerek, Derya'ya yerimizi ayırttığımı müjdeledim. O da tam nikah davetiyelerinin zarfına isimleri yazarken başını kaldırıp oyunun adını sormaz mı?
"Haa... Şey yahu, Ayrılık mı neymiş..." diye geveledim.
'Ayrılık da nereden çıktı şimdi' şeklinde bir tepkiye karşı yanıt hazırlamaya çalışırken, Derya'nın renk vermeyişiyle utandım. Ne de olsa yılların opera sanatçısı... Sahnedekilerin altı üstü bir yanılsamadan ibaret olduğunu benden iyi biliyor. Oyunun adına takılacak değil a! Ne salağım ben...
***
Neyse ki bu 'Ayrılık'tan kriz doğmayacağına (sonradan başıma gelecekleri tahmin etmeksizin) sevindim. Derya oyunun konusundan ziyade kimlerin rol aldığıyla ilgilendi. Şebnem Doğruer ve Gürol Tonbul'un oynadığını söyleyince, şaşkınlık ifadesiyle sordu: "Bizim Gürol abi mi?"
- Evet.
- Nasıl yani, o yönetmen değil mi?
- Aynı zamanda oyuncu. Tiyatrocu adam.
Derya hayrete düşmekte haklıydı. Ben Gürol abiyi sahnede en son gördüğümde kısa pantolonla dolaşıyordum. O nereden hatırlayabilsin ki...
***
Salondaki yerimizi aldık. Ben de merak ediyorum sahnede olacakları. İki kişilik temsillerin altından kalkmak zordur. (Daha zor olanı tek kişilikler...) Hele böyle kadın-erkek ilişkilerine dayalı ve konuşmaların ağır bastığı oyunlarda seyircinin ilgisini sürekli canlı tutmak ustalık ister.
Şükür ki karşımızda iki büyük usta var. Şebnem Doğruer ve Gürol Tonbul...
Adam ayrıldığı eşini uzun süre sonra ziyarete geliyor ve bir yandan eski defterler açılırken diğer yandan ikilinin yalnızlığı mutfak masasına yatırılıyor. Çünkü oyun mutfakta geçiyor.
***
Tablo meydanda. Erkek ve kadının çene yarıştırmasında kimin kazanacağı konusunda kuşkunuz var mı? Kuşkusuz yoktur. Tiyatro sahnesinde bile olsa! Çünkü yaşadığı her anı a'dan z'ye kayıtlara geçiren (sözde zavallı) kadın, işine geldiği bölümleri zihninden çekip alır ve her defasında infilak edecek bir bahane yaratır!
Üstelik kadının her patlamasında, salondaki tüm hatunlar görülmemiş bir yürek bağıyla kenetlenerek en yakınlarındaki erkeğe tamamıyla onun hışmıyla yaklaşır. Tıpkı o geceki oyun sırasında, erkeklerin bir anda kepaze olduklarını hissettirecek 'yakın bakışlar' altında eriyip bittikleri ve benim de bundan nasibimi aldığım gibi.
Şaka bir yana...
Mavi Sanat Tiyatrosu'nun Misafir'den sonra perde diyen ikinci oyununu da kaçırmayın. Oyun çok komik, bu 'Ayrlık'tan ancak gülme krizi çıkar.