Haftalar, aylar çabuk geçiyor. Yeni yıla giriyoruz derken Ocak'ı yarıladık... Önümüzdeki Mart'ta, kentimizin nadide birkaç festivalinden biri olan ve yetersiz desteğe rağmen her geçen yıl daha da büyüyen İzmir Uluslararası Kukla Günleri, yoğun bir hazırlık dönemi yaşıyor.
Bu yıl altıncısı düzenlenecek organizasyonun direktörü Selçuk Dinçer'le konuştuk geçtiğimiz günlerde. Geçen yılki festival, etkinlik sayısı, hacmi, katılan yabancı grupların kalitesi gibi kriterler açısından, 'Avrupa'nın ikinci büyük kukla festivali' payesiyle onurlandırmış İzmir'i...
Festival şehrimizi onurlandırıyor da, İzmir'in 'marka kent' kimliği kazanmasını sağlayacak bu tür çabalar yeterince destekleniyor mu acaba? Yerel yönetimin ve iş dünyasının bu konudaki refleks zafiyetini defalarca bu köşede tartıştık.
***
Ama Selçuk Dinçer'le son görüşmemizde, İzmir Uluslararası Kukla Günleri'nin sahiplenilmesi konusundaki 'kaygıların' yerini 'umuda' bıraktığını gözlemledim.
Dinçer, gerek basında bizim de yıllardır verdiğimiz destek ve farkındalık uyandırma uğraşının etkisiyle, gerekse festivalin gördüğü ilgi dalgalarının daha geniş çevrelere yayılması sayesinde, artık çok daha ciddiye alındıklarını ve önemli sponsorlar bulmaya başladıklarını müjdeledi.
Bu alandaki girişimleri ve görüşmeleri sürdüğü için, sponsor firma ve kuruluşların adını kesin liste oluştuğunda ilan eder, alkışlarız.
Ancak en azından Büyükşehir Belediyesi'nin, Kukla Günleri'nin kente kattığı değere yaraşır bir tavır takınmasından bahsedebiliriz.
***
Önceki yıllarda festivale 'kulak tıkayan' Büyükşehir Belediyesi'ni az eleştirmedik. Çünkü yankıları sınırlarımızı aşan ve geçen yıl Avrupa'daki tüm festivallerde övgüyle söz edilen bu organizasyonu, 'İzmir' etiketi taşıdığı halde tanımamak 'kültür ihaneti' anlamına geliyordu.
Geçen zaman içinde, Büyükşehir'in gösterdiği anlayış değişikliği Kukla Günleri'yle aralarındaki ilişkiye yansımış.
Selçuk Dinçer'den dinlediğim kadarıyla, Büyükşehir yetkililerinin bu yıl festivale yaklaşımındaki yakınlık ve samimiyet kendisini çok memnun etmiş.
Her şeyden önce, yaptıkları işin kente katkısının doğru algılanmasından moral bulduklarını söyleyen Dinçer, operasyonların yarattığı korku imparatorluğuna rağmen belediyenin kültür işlerine kaynak ayırmasını kaya değer görüyor.
***
Kukla Günleri'ni, belli miktarda oyun satın alarak destekleyecek olan Büyükşehir'in katkıları umarım gelecekte büyür.
Şu sıralar, atacakları her imzanın yeni soruşturmalar doğurabileceği endişesiyle elleri titreyen yöneticilerin temkinli davranması normal.
Ne yazık ki baskınlar, tutuklamalar ve sakız gibi uzayan yargı süreci, insanlarımızın hafızasında 'etkisizleştirme' kavramıyla kodlandı.
Bu yüzden Büyükşehir'in, başvurulan projelere en küçük desteği bile kıymeti bilinmesi gereken bir 'cesaret örneği' olarak karşılanıyor.
Oysa İzmir'in kültür çıtasının yükselmesinde daha fazla projeye, yeni festivallere çok ihtiyacımız var.
Elbette bunun için, yapılan ve yapılacak işlerin desteklenmesine de...