İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Türkiye'nin yetiştirdiği üstün yetenekli sanatçılara yer verdiği programlarıyla İzmirlileri şaşırtmaya ve hayran bırakmaya devam ediyor. Böylece bizler de, konserleri yabancıların geçiş yolu haline getiren eski orkestra yönetimleri yüzünden, 'kendi ülkemizde bunlardan daha iyisi yetişmiyor mu' kompleksine kapılmaktan kurtuluyoruz. Üstelik İzmir Sefoni'nin Müdürü Akgün Çavuş'un, bu coğrafyadan çıkıp adını dünyaya duyuran solistlerimize öncelik verme anlayışı sayesinde, şimdiye dek dinleme imkanı bulamadığımız sanatçılarla tanışır olduk.
Nitekim bu sezon, yılbaşı özel konserinde senfoni orkestramızın eşliğiyle sahneye çıkan soprano Burcu Uyar beni ilk şaşırtan isimdi. Ne yazık ki Türk opera camiasında bile kariyerinden çok az kişinin haberdar olduğu Burcu Uyar, İzmir'den yetişmiş, "Avrupa'nın En İyi Sesi" yarışmasını kazanmış ve şu anda dünyanın önemli sahnelerinde fırtınalar estiren genç bir opera sanatçımız. Ve İzmirliler böylesi güzel bir ses rengine, olağanüstü tekniğe sahip sevgili Burcu'yu İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın daveti ile izleme fırsatı buldu.
***
İzmir'deki konsere geldiği günlerde kendisiyle karşılaşma ve sohbet etme şansı yakaladığım Burcu Uyar, Avrupa sahnelerindeki sayısız başrollerin aranan ismi olmasına rağmen, henüz Türkiye'de hiçbir opera tarafından herhangi bir esere çağrılmadığını söylemişti. Hatta öyle ki, geçtiğimiz yıllarda Berlin Operası'yla İstanbul'daki bir festivale katılan Burcu'yu, Türk operacılarına Alman meslektaşları tanıtmışlar. Ve haliyle böylesine başarılı ve yurtdışında yankı uyandıran bir sesi hiç işitmeyişlerine de şaşırmışlar. Ki Burcu Uyar, Berlin Operası'nın vazgeçilmez sopranoları arasında yer almanın yanı sıra ünlü menajerlerin peşinde İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi ülkelerde sahneye çıkan bir sanatçımız. Ayrıca son derece mütevazi, sempatik ve neşeli bir kişiliğe sahip...
***
İzmir Senfoni'ye, değerli sanatçılarımızı konuk etme alışkanlığı kazandıran Müdür Akgün Çavuş'u kutluyorum. Umarım bu sanat politikası, ileride kendisinden sonra göreve geleceklerin de izinden ayrılmayacağı şekilde yer eder İzmir'de.
Geçtiğimiz cuma akşamı Adnan Saygun'daki konserde, yine şimdiye dek canlı performansına ilk kez tanık olduğumuz ve dinlemeye doyamadığımız bir piyano virtüözü vardı. Ankara'daki konservatuvar eğitiminden sonra akademik yükselişini yurtdışında tamamlayan ve sahne hayatını hala Belçika'da sürdüren Muhiddin Dürrüoğlu...
İbrahim Yazıcı'nın yönettiği orkestra ile Frederic Chopin'in 2 nolu piyano konçertosunu çalan Dürrüoğlu, tuşlara her dokunuşunda öylesine etkileyici bir duygu atmosferi yarattı ki, eseri tamamladığında bile salonu dolduranlar o melodilerin yaydığı heyecan dalgasından kendini kurtaramadı. Yorumu, ustalığı, tekniği ve notaların büyüsüyle, binlerce kişinin aynı duygulanımla kendisinden geçmesini sağladı Dürrüoğlu...
***
Konser sonrasında dinmek bilmeyen alkışlara da büyük bir alçakgönüllülükle 2 kez bis yaparak karşılık veren usta piyanist, önce Mozart'ın tek parmakla çalınan ve ekmeğe tereyağı sürüşünü notalara döktüğü ilginç eserini, ardından da Sergei Rachmaninoff'un bir uvertürünü seslendirdi.
Sanatıyla, yeteneğiyle, sürprizleriyle, samimiyeti ve sıcaklığıyla sahne ile izleyici arasında müthiş bir enerji alışverişi sağladı Muhiddin DürrüoğluHepimiz mest olduk, müziğiyle keyfin doruğuna çıktık o gece.
İZDSO'nun sürprizleri bitmiyor. Bu gece de Türk-Yunan dostluk konserinde, kemanın prensi kabul edilen Tuncay Yılmaz sahnede olacak. Eminim o da kemanından yükselecek ezgilerle salonu hayran bırakacak.
Kaçırmayalım.