Küçük çocuklar, yaşlılar, diyabet, tansiyon gibi rahatsızlıkları olanlar, organ nakli hastalı ve kemoterapi gören kanser hastaları... Diğerleri için "Basit bir hastalık" diye geçiştirilebilecek grip, bu kişiler için öldürücü bile olabiliyor
Prof. Dr. İsmail Özdemir'e göre, yüksek risk grubunda yer alıp da hala grip aşısı yaptırmamış olanlar bugünlerde de aşılarını yaptırabilirler. Özdemir, normalde sonbaharın sonlarına doğru önerilen aşının, kişi hastalık etkeni ile karşılaşmadıysa koruyucu olacağını belirtiyor
Doktorlar yıllardır söylüyor ama biz hala aradaki farkı ve ne yapılması gerektiğini tam olarak bilemiyoruz. Prof. Dr. İsmail Özdemir'e nezle ve grip arasındaki benzerlik ve farklılıkları sorduk. Özel Ento Kulak Burun Boğaz Dal Merkezi hekimlerinden Prof. Dr. İsmail Özdemir, konu hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
-Grip nedir, nezle nedir?
İkisi de virüs dediğimiz mikroorganizmalar tarafından ortaya çıkan hastalıklardır. Ancak nezlede olay sadece burun mukozasında sınırlı iken;
gripte:
* Burunda akıntı,
* Genizde yanma,
* Hapşırık,
* Burun tıkanıklığı
şeklinde belirtiler olur.
Nezlede:
Hastanın genel durumu kötü değildir. Aşırı ateşi, öksürüğü yoktur.
Nezle başladıktan birkaç gün sonra hastalık tablosuna sinüzit eklendiğinde belirtiler biraz daha ağırlaşabilir. Baş ağrısı, balgam ve dolu öksürük belirtilere eklenebilir.
Grip ise burun mukozası ile sınırlı değildir. Tüm vücutta belirti verir. Yüksek ateş, belirgin halsizlik, vücudun tüm eklem ve kaslarında ağrı olabilir.
-Zaten kişi, tüm vücuda yayılan bu belirtileri hastalığın başlangıcında hissediyor değil mi?
Kesinlikle hissedilir. Bazen denir ya: "Dayak yemiş gibiyim", aynen bu şekilde... Bu aşamada kişi hemen istirahate çekilip, bol sıvı gıda almalıdır. Ağır grip geçirirken, vücudu yorgun düşmüşken dinlenemeyen, yeterli gıdayı alamayan, vücudunu koruyamayan, bağışıklık sistemini yoran aktivitelere devam eden kişilerde nadir olmakla birlikte ölüm bile görülebilir.
-Bir de kimin grip olduğu çok önemli değil mi? Örneğin sağlıklı bir kişi ile kanser veya diyabet hastası birinin grip olması farklı olsa gerek...
Tabii çok haklısınız. Küçük çocuklar, yaşlılar, şeker, ileri astım, akciğer, kalp gibi hastalığı olan kişiler, organ nakli ya da kemoterapi nedeniyle bağışıklık sistemi zayıf düşenler, gribi daha ağır ve riskli geçirebilirler. Bu yüzden bu tür hastaları grip salgınlarından koruyup hasta kayıplarını azaltmak için aşılamak gerekir. Aslında grip aşıları, bu saydığımız risk gruplarına yönelik kullanılması gereken koruyucu bir yöntemdir.
Ama genelde biraz daha ticari düşünülüyor ve herkese yönelik kullanılıp yaygınlaştırılıyor.
-Grip aşıları konusunda şöyle bir eleştiri var: "Aşı içeriği bir önceki yılın virüsüne karşı koruma geliştirdiği için tam koruma sağlanamaz" deniyor. Bu yorum ne derece doğru?
Tabii ki o senenin yaygın görülen virüsleri baz alınır ama aşının sağladığı çapraz bağışıklık; önümüzdeki senenin suçlu virüslerine karşı da vücudu da daha hazır, daha güçlü hale getirir. Çünkü bu aşılar vücutta virüslere karşı savaşacak antikorların gelişimini sağlarlar. Dolayısıyla bu aşılar, her hastada olmasa bile birçok hastada yararlı olabiliyor. Zaten yüzde yüz bağışıklık sağlayan, koruyan aşı pek yoktur. Tetanoz aşısını belki bir örnek olarak verebiliriz ama diğerlerinin yüzde yüz garantili olduğunu söyleyemeyiz.
-Mevsimi geçti ama değil mi ama grip aşısının? Kasım ortalarına yaklaşıyoruz...
Kişi eğer risk grubundaysa yine de yapılabilir. Kişi o anda sağlıklıysa, grip ya da başka bir hastalık durumu yoksa aşı Kasım ayında da yapılabilir. Ama tabii genellikle sonbaharın sonlarına doğru yapılıyor.
-Grip aşılarını risk grubu dışındakilere öneriyor musunuz?
Aşı genel olarak sadece risk grubuna önerilir. Diğer sağlıklı insanların "sosyal endikasyon" dediğimiz bir durumu yoksa, önerilmez. Sosyal endikasyon derken, kişi opera sanatçısıdır, televizyon spikeridir, şarkıcıdır ve grip olması mesleki faaliyetlerini etkileyecektir, bu kişilere de aşı önerilir.
-Gripte de nezledeki gibi burun akıntısı olur mu? Nezledeki burun akıntısının niteliği ve aradaki fark nedir?
Nezlede sulu bir akıntı olur. Eğer grip de nezle semptomlarıyla beraber gidiyorsa çok ayırt edemezsiniz. Sinüzit olduğunuzda durum değişir ama bunu da ancak bir kulak burun boğaz hekimi klasik ve modern endoskopik muayene yöntemleriyle görebilir. Hekim bu şekilde akıntının özelliğini görür ve "Durum nezle veya grip gibi başlayıp üzerine başka mikroorganizmalar, yani bakteriler eklenerek sinüzite çevirmiş" diyebilir. Bu yorumu ancak hekiminiz yapabilir. Zaten nezle ve gripte antibiyotiğe gerek yoktur. Sinüzite çevirdiği zaman antibiyotik kullanması daha bilimsel ve uygun olacaktır.
-"Antibiyotik ne zaman kullanılmalı?" sorusunu da cevaplamış oldunuz böylece... Gerçekçi olursak biz her dakika doktora giden bir toplum değiliz. Kendi kendimize ne gibi önlemler alabiliriz ve ne zaman acilen doktora başvurmalıyız?
Kendimizde nezle belirtilerini hissettiğimizde; yani genizde yanma, kaşınma, hapşırma, sulu akıntı, burunda tıkanıklık varsa;
* Bol sıvı alalım.
* İstirahat edelim ve yorgun düşmemeye dikkat edelim.
* Gıdamıza ve uykumuza dikkat edelim.
* Kalabalık çevrelerden, hem hastalığı bulaştırmamak hem de başkalarından bazı bulaşıcı hastalıkları kapmamak için uzak durmaya çalışalım.
Eğer ateş ve aşırı öksürük gibi belirtiler yoksa ilaç almak gerekmeyebilir. Bunlar varsa antibiyotik kullanmayalım. Bunun yerine ağrı kesici-ateş düşürücü ilaçlarla, öksürük şurupları gibi, C vitamini desteği alabiliriz.
Gripte:
Nezledeki önlemlerin aynısı geçerlidir. Ancak gripte istirahatin biraz daha kapsamlı olması gerekir.
Kendimizi halsiz hissettiğimizde, ateşimiz yükseldiğinde, eklem ve kaslarımız ağrıdığında evde istirahat etmekte yarar var. Hem çevreye bulaştırmamak için hem de gelecek önemli sağlık problemlerinden korunmak için gripte ev istirahati şart.
-Aslında çalışanlar açısından düşünürsek, galiba gripte doktora gitmekte fayda var. Rapor almak açısından da bu önemli...
Evet. Gerekiyorsa çalışanların evde istirahat için bu aşamada doktora gitmeleri uygun olur.
Hem onların hem de işyerindekilerin sağlığı açısından bu önemli.
-Bulaştırıcılık nezle ve gripte hangi yollarla olur? Ne zaman başlar ne zaman biter?
Bulaşıcılık, hastalık belirtileri ile başlar ve belirtilerin kaybolması ile de sona erer.
Hastalık yapıcı mikroorganizmalar, nefes, hapşırma ve öksürükle etrafa saçılır ve her yere bulaşabilir. Masalar, telefon cihazları, bilgisayar klavyeleri, kapı kolları... Bu yüzden çok sık el yıkamak, dokunulan yerlerin sık temizlenmesi ve ayrıca hasta kişinin ortamdan uzaklaştırılması, bu mümkün değilse bir maske kullanması çok önemli. Daha radikal bir bulaştırma önleme yöntemi ise, kişiyi izole etmek yani evinde istirahate göndermektir.
Evde bulaşmaları önlemek için ise; hasta kişinin yalnız uyuması, diğerleri ile aynı havluyu, çatal bıçak, bardak gibi eşyaları kullanmaması uygun olacaktır.
-Grip ve nezlede bol sıvı alınması niçin önemli?
Vücuttaki birçok sistemin iyi çalışabilmesi için suya ihtiyaç vardır. Burundan başlarsak, sinüsler, gırtlak, nefes borusu ve akciğerler sağlıklı çalışabilmek için neme ihtiyaç duyarlar. Yeterli sıvı almazsak, bu bölgelerde mikroorganizmalar daha kolay ürer.
Ayrıca ateşimiz yüksekse, bu ateşle ve solunumla ek sıvı kaybederiz. Bunun da yerine konması gerekir.
Burun içini günde birkaç kez temizlemek gerekiyor
Günde birkaç kez burun içi temizliği yapmak, nezle ve gripten korunmada son derece faydalı. Özel Ento Kulak Burun Boğaz Dal Merkezi'nden Prof. Dr. İsmail Özdemir, "Burun temizliği uygun sıvılarla yapılmalı. Bu amaçla tuzlu veya temiz içme suyu kullanılabilir. Allerjik yapıdaki kişiler, tuzlu karbonatlı bir karışım da kullanabilir. Bunun için bir litre kaynatılıp soğutulmuş temiz içme suyuna bir tatlı kaşığı karbonat, bir yemek kaşığı tuz eklenir. Bu su günde birkaç kez buruna çekilir. Burnuna su çekemeyenler de damlalıkla, birkaç saatte bir, bir iki damla damlatabilir" diyor.