Her şehri anlatan, değer katan, akıllarda kalmasını sağlayan özellikleri vardır; örneğin İzmir...
Eşsiz güzelliğini tepelerden doyasıya izletecek birçok tarihi ve turistik mekanı var bu kentin:
Teleferik, Kadifekale, Belkahve, Asansör, Hatay Caddesi, Susuz Dede, Çiğli, Karşıyaka, Dünya Barış Anıtı ve Bayraklı sırtları vb. gibi...
İzmir dışından gelip de, bu bölgelerde gezinmeyen, buralarda nefes almayan yok gibidir.
Ancak bu çeşitlilik, örneğin İstanbul'daki gibi çok değil. Kentin yedi tepesi de, ayrı bir öyküdür İstanbul'un...
Şarkılar, şiirler yazılır; övgüler düzülür.
Çünkü geçmişte keşfe çıkılmış, yatırımı yapılmıştır.
Bu yüzden her gören etkilenir kuşkusuz...
Ama İzmir'de öyle, hele geceleri, inanın bir tablo gibidir körfez kenti...
Nereden mi izledim; bir dostumun önerisiyle gittiğim ve manzarasına hayran kaldığım bir İzmir köşesinden...
***
Egekent'in tepesine çok çıktım, oradan da tanık oldum bu kentin güzelliğine, hatta Çiğli'den İzmir'i kucaklayan Körfez manzarasına da...
Dünya Barış Anıtı'ndan da gördüm İzmir'i... Asansör'den de...
O güne kadar, Teleferik'ten İzmir'i izlemeyi her şeyin ötesinde görürdüm ama Örnekköy'ün sırtından Körfez'e nazır bu mekanı keşfedince hepsi birer anı olarak kaldı benim için...
Gerçekten öyle... Teleferik hala kapalı ve geleceği karanlık olduğuna göre...
***
Burası Altınpark City, sevgili dostlar...
Bana göre, bir grup girişimcinin, yıllarca emek verip geliştirdiği bir "Manzara tepesi..."
Her şeyiyle özel, hem de...
***
Mekana, Karşıyaka Tenis Tesisleri'nin hemen karşısındaki yoldan, belediye şantiyesini geçip gidiyorsunuz.
Aslında oklar sizi varacağınız yere götürüyor, şu an toz-toprak belki ama... Ulaşınca tepeye, az da olsa çektiğiniz sıkıntıya değiyor.
İzmir İzmir olalı, böyle yaşanmamıştır.
Öyle bir tepe ki burası, kentin dört bir köşesi, kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı; bir gerdanlık gibi süzülüyor Körfez'in çevresinde, tam da görüş alanınızda...
İstanbul'da boğaza hakim Pier Loti tepesi gibi...
Hele gece vardıysanız oraya, her yer ışık cümbüşü...
İnanın, İstanbul'da bile yok böyle müthiş bir manzara...
***
Yatırımcılar, öyle bir donatmış ki burayı... Mekan, körfezi, her bir köşeden izlemenizi sağlayacak, döner bir gazino gibi...
Tam tepede, koca bir daire içinde kurulan restoranı ve onu çevreleyen terası, az bulunur özellikte...
Yemekler özel, servis de... Üstelik öyle pahalı da değil... Her şey makul düzeyde...
Çoluk-çocuk beş kişi gittiğimiz o gece, 108 lira hesap ödedim, üstelik tıka basa doydum ve eğlendim.
Ben, eşimin doğum gününü kutlamak için arayış içinde olduğum o gün, sanki bir maden bulmuştum.
Çocuk oyun alanları, otoparkı ve çay-kahve içme mekanı, bu restoranın çeşnileri...
Altınpark'ı kuran ve geliştiren bu yaratıcı beyinleri kutlamak lazım...
Öyle bir köşe kazandırmışlar ki İzmir'e, ötesi yok!
Görünce hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler akın edecektir buraya...
***
Şimdi bize kalan, bu güzel tesisi İzmir'e kazandıran kişilere destek olmak...
İzmir'in ve İzmirlilerin böyle bir morale ihtiyacı vardı, hele havaların ısındığı şu günlerde...
Hatta İstanbul'a gitmenize bile gerek yok, bu daha güzel çünkü.
Boğaz'sa boğaz...
Bir izleyin, farkı göreceksiniz.
SÖZÜN ÖZÜ
Küçük insanların gölgeleri uzuyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir.
Çin Atasözü.
Oyunculukta sınırını bilmek...
Oyuncu olmak, mesleğinin bir sınırını, haddini bilmektir aynı zamanda... Ama bunu çok az kişi keşfediyor; işte onun için, aynı tipleri, bir gecede üç dizide görmemiz mümkün...
Bu işin gerçekten bıktırıcı tarafı...
Çünkü ucu bucağı yok. Bir disiplini de...
***
Paşhan Yılmazel'i "Hayat Bilgisi" dizisinde, "Ortega" karakteriyle izledik yıllar önce, ardından bir-iki dizide, sinema filminde...
Ancak hepsi de bir elin parmakları kadar.
Kendine bir sınır koymuş Paşhan... Hatta öyle ki yaşadığı aşkları bile yıpratmamış dedikodularla...
Yani, adı gündemden düşmesin diye bir dert edinmemiş... Yalan, dolanın içinde olmamış...
Önceki gün bir tv programına katıldı Paşhan... Yeni filmi "Rina"nın gösterime girmesi nedeniyle...
***
Kendisine yöneltilen, "Neden sinemada sizi sık görmüyoruz" sorusuna verdiği yanıt, oyuncu adaylarına ders olarak okutulacak nitelikte:
"Her rolü canlandıracak kapasitem var. Don Juan'ı da rahatlıkla oynarım, maymunu da; ama oyuncu 'Hayır' diyebilmeyi de bilmeli."
Paşhan daha çok genç bir isim... Yetenekli ve başarılı. Art arda birçok filmde oynar, dizilerde boy gösterir ama daha o yaşta, mesleğini yıpratmamak adına prensiplerini ortaya koymuş.
Ve bunda en ufak sapma yok.
Bravo doğrusu.
Bir kez daha hayran oldum
Gazetelerde okuduğum bir haber, çok etkiledi beni... Köşemi takip edenler Volkan Konak'ın sanatçı kişiliğini takdir ettiğimi bilir. Haber O'nunla ilgiliydi aslında...
Habere göre, son dönemde konserleri hınca hınç dolan, şarkıları dilden dile dolaşan Karadenizli türkücü Volkan Konak'a bir içecek firması, reklam filminde oynaması için teklif götürmüş... Sanmışlar ki, sanatçı havada imzayacak anlaşmayı...
Ancak hiç de öyle olmamış.
"Kuzeyin oğlu" lakaplı şarkıcı, kendisine yapılan 1 milyon dolarlık teklifi, bir Amerikan sermayesi olduğu için reddetmiş, gerekçesini de şöyle açıklamış: "Firmanın reklamında ancak senaryoyu ve içeriği ben hazırlarsam rol alırım. Aksi halde, ne kadar ücret teklif ederlerse etsinler anlaşma yapmayacağım."
Firma çok uğraşmış ama bu kararlılığını kıramamış Konak'ın...
Yani, bir Türk sanatçısı olarak, yurttaşlık onurunu ortaya koymuş, "Her kuşun eti yenmez" atasözünü hatırlatmış ve şöhretini satmamış...
Bir kez daha hayran olmuş ben bu adama...
***
Firma daha sonra kiminle anlaşmış biliyor musunuz? Kenan İmirzalıoğlu ile...