• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Üç maymunu oynamak... HÜROL DAĞDELEN

Üç maymunu oynamak...

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Nisan 2010, 17:07
Sorunlardan, tepkilerden, sorulardan sıyrılmak için kaçış yoludur bir bakıma, üç maymunu oynamak:
Yani; görmedim, duymadım, bilmiyorum.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, bu güzide kurumun en tepesinde oturan başkanının, ona fikir veren danışmanlarının son günlerde başvurduğu yöntem, ne yazik ki bu...
Oysa kent yöneticileri, çözüm üretmek için vardır, kente çağdaş bir vizyon kazandırmak, insanına hak ettiği değeri vermek gibi...
Ben de bazı sorunlardan söz etmiştim köşemde, yol göstermek, bilgilendirmek adına... Ancak hala bir yanıt alamadım.
Peki ne yazmıştım ben?
****
Önce Egebam'ı... Yani, Ege Bağımlılık Araştırma ve Tedavi Merkezi'ni...
Türkiye'nin, çocuklara, gençlere en yararlı sağlık merkezlerinden biri olan "Egebam"ın sorunu aylardır çözüm bekliyor çünkü...
Ege Üniversitesi'ne bağlı olarak, Karşıyaka Soğukkuyu'daki bir binada hizmet veren bu kurum, yıllardır yaptığı çalışmalarla, birçok genci uyuşturucu batağından çıkardı, bu sayede sadece İzmir'de değil, Ege Bölgesi'nde de madde kullanımı azaldı.
Üstelik çocuklara ve gençlere yönelik bu tedavi kurumu, Türkiye'de ilk ve tek...
Ancak, 7 kişilik hizmetli kadrosu yenilenmediği için, yatılı kısmı kısa bir süre önce kapandı. Bölgenin birçok şehrinden tedavi için gelen gençler de çaresiz bırakıldı. Anne ve babalar perişan...
Çözüm ise İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde... Önceleri, böyle önemli bir kurumun yaratılmasında liderlik yaptığı için övgü toplayan, anne ve babaların takdirini kazanan Büyükşehir, bu sorun karşısında sessiz hala...
O yazılarım ve çıkan haberler üzerine, İzmir Valisi Cahit Kıraç ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi yönetimi, çözüm için Büyükşehir nezdinde girişimde bulundu. Çünkü yıllar önce üniversite, valilik ve belediye arasında yapılan bir protokole göre, çözüm odağı başkan Kocaoğlu...
Ama heyhat, Büyükşehir'de kapı duvar...
İnanır mısınız, aylardır yatılıya kapalı Egebam... Bir elin parmakları kadar eleman ihtiyacı karşılanmadığı için, çaresiz çözüm bekliyor.
Başkan'dan ise olumlu ya da olumsuz hiç yanıt yok.
***
Peki Menderes-Aliağa arasında, ulaşımı rahatlatacak metro hattında yaşananlara ne demeli?
Geçen hafta başında, halkın bazı taleplerini yazdım köşemde, Başkan'ın "Söz verdim, bitirmek zorundayım" telaşıyla, hat boyunca yanlış giden bazı istasyonlara müdahale etmediği konusuna değindim.
Hattın Alaybey-Bahçelievler kısmında, Sevim Yıldırım Sağlık Ocağı'nın hemen karşısındaki köprünün kaldırıldığını, bu köprüyü kullanan binlerce yaşlı-genç ve çocuğun mağdur olduğunu yazdım.
Sadece ben değil arkadaşımız Fatih Şendil de değindi bu yanlışlığa ve dün gazetemizde gördünüz; halk, taleplerini dikkate alan olmayınca, bu acı çektiren uygulamayı ve Kocaoğlu'nu protesto etti.
Başkan hala sus, pus...
***
Bu bölge, Başkan'ın bağlı bulunduğu partinin tulum çıkardığı yerlerden biriydi; ancak bu kez üstelik bir genel seçim öncesinde, bu duyarsızlık, onlara pahalıya patlayacak, şimdiden söyleyeyim.
Üstelik, Alaybey'in tam göbeğine inşa edilen abartılı metro istasyonu ve tam karşısında yer alan ne idügü belirsiz, güya "havalandırma için" inşa edilen, estetik yoksunu, o eciş bücüş bina da tepki toplamaya devam ediyor.
Kentin ana arterinde, üstelik çarşının göbeğinde, çok çirkin bir görüntü. Truva atı gibi, esrarlı ve karanlık...
Hele önceki gün keşfettiğim, hat çalışmaları sırasında, kaldırılan köprünün yanında oluşan yapay "metro deresi" de (!), tam bir ilkellik örneği... Havalar ısınıyor, sivri sineklere yuva yapmış bazı aklıevveller!
"Kokudan ve sinekten duramayacağız" diyen halk öfkeli.
Kenti tam ortadan ikiye bölen demir parmaklıklar da cabası... Yani az para harcamak uğruna, masraftan kısmak uğruna, kentin kimyası bozulmuş durumda.
***
Görünen o ki, susmaya devam edecek Aziz Kocaoğlu... Oysa bu sessizlik, hataları kabullenmekle eşdeğer...
Sana göre abarttıysak, yanıtla sevgili başkan...
Bir genel seçim öncesinde, bu ne gaflet.

GÜNÜN SÖZÜ
Bir bilgeye sormuşlar:
- Bir insanın zekasını nereden anlarsınız?
- Konuşmasından.
- Ya hiç konuşmazsa?
- O kadar akıllı insan yoktur ki!..

Nükhet Duru haklı, çünkü...
- "Erkeklerin yüzde 60'ı eşcinsel."
Sözün sahibi, pop müziğin ünlü ismi Nükhet Duru... Hem bunu söylüyor hem de ekliyor:
"Genç kızlar, bu ülkede gay olmayan erkek bulursa kaçırmasın."
Biraz abartmış ama haklı.
Çünkü, hayatının geçtiği sahnedeki erkeklerin çoğu eşcinsel kılıklı, üstelik bu insanlara hem kadın izleyicinin, hem tv sahibinin hem de bar patronunun tanıdığı müthiş bir prim var.
İşte bu nedenle, kadınsı tavırlarıyla şarkı söyleyen, kıvırtan, laf atan, "yumuşak" tipler sarmış durumda sahneyi...
Hem sevgi hem de saygı görüyorlar (!)...
Şarkı söylerken erkek kimliğini sergileyen, şöhret olmak için bedenini satmayan, sesiyle onlara beş basan şarkıcılar ise, ne yazık ki, bir elin parmakları kadar az artık...
Sessizce, bu garipliği bir köşeden izliyorlar.
Nükhet Duru da bu tipleri görünce çevresinde, afakanlar basmış belbelli. Bunun için şu ilginç saptamayı yapmayı da ihmal etmiyor:
- Eşcinselliğin bir hastalık olduğu iddiasına katılmıyorum. Bu ruhun ve bedenin uyumsuzluğu olabilir ancak. Gey olmak, doğanın şakası diyorum ben buna."
Fikrim aynı.
Eşcinsellik bir hastalık değil, tercihtir çünkü. Kimse konuyu saptırmasın.

Barış içinsabır şart
BDP milletvekili Ahmet Türk, saldırıya uğradı geçen gün, Samsun'da... Gerekçesi ne olursa olsun, hoş olmayan bir durum... Şiddetle reddediyorum, insan hakkına atılan bu yumruğu...
Ama bir İzmirli olarak şu soruya sorma hakkım da var sanırım:
Bir grup insanın, İzmir'de BDP konvoyuna gösterdikleri tepkiyi "Faşist İzmir" olarak niteleyen ve bütün kente maleden, hatta haftalarca yazı dizileri hazırlayan, İzmir hakkında ahkam kesen, bazı kanı bozuklar şimdi buna ne diyecek?
Yine çevir kazı yanmasın tavrı mı?
Oysa, gerçek başka.
***
O gün de yazdım, bugün de yazacağım. Türk insanı çok hassas bir konumda... Bu nedenle, tahriklere yol açmamalı...
Süreç daha dingin bir havada yaşanmalı...
Çünkü aralarında Kürt gençlerin de olduğu binlerce şehit veren Anadolu insanı, bir grup Kürt'ün gözünde lider olan Apo'ya, aynı gözle bakmaz, hatta bu dönemde lanetler de.
Bunu, hiçbirine anlatamazsınız.
Yani, "Biji Apo" diye haykırır, fotoğraflarını da elinde taşır, konvoyuna da asarsan, tepkilere de davetiye çıkarırsın.
Gerçek olan, barışın, uzun ve dikenli tellerle örülü olduğu...
Bu ülkeyi seven herkes, duyarlı davranmalı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.