"Aslını inkar eden haramzadedir" derler. Ekonomist, Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nden Yetişenler Derneği Başkanı, Salihli'nin Mersindere köylüsü Ali İlter'i, hayat hikayesini anlatırken öylesine içten, öylesine samimi buldum ki, onu hayatta önüne çıkan engelleri yenme azmi nedeniyle kutluyor, her sorunda pes edenlere örnek göstermek istiyorum...
VER ELİNİ ESKİŞEHİR
Azimle koruk helva olur. Öyle derler, azmeden kişinin mutlaka emeğinin karşılığını alacağına ilişkin. Ali İlter, mütevazi koşullara sahip ailesinden katkı alamadan "Hayat Maratonu"na koşmaya çıkmış. Ver elini Eskişehir Anadolu Üniversitesi. Anlatıyor o zamanki çaresizliğini:
"Cebimde sadece bir çorba ve yarım ekmek alacak kadar para vardı. Üniversitenin restoranına gittim, köşede bir yere oturdum. Baktım, soğanlara ücret almıyorlar, çorbanın yanısıra 5-6 soğan da alarak kırdım. Tam çorbaya kaşığı sallıyordum ki, birden karşımda Üniversite Rektörü Prof.Dr.Yılmaz Büyükşen... Seslendi:"Evladım; senden bir ricam var. Bizim eve kadar git, bizim hanıma şu zarfı ver. Adresi rektörlükteki sekreterimden alırsın..." Emir büyük yerden, hemen kalktım, çorbayı kaptırmayayım diye arkamdaki masadakilere de, "Biraz sonra geleceğim, yerimi tutun" diye sıkı sıkıya tembih ettim. Sekreterden rektörümüzün ev adresini aldım, koşa koşa gittim. Zili çaldım, yenge açtı, zarfı verdim, "Haberim var, gel içeri, biz de yeni yemeğe oturmuştuk" dedi. İtiraz edecek, "Üniversitenin restoranında yemeğim soğuyacak, ben gideyim" diyecek oldum. Yenge ısrar etti, "Olmaz, hadi bakalım Allah ne verdiyse yiyeceğiz..." Eh, fazla ısrara dayanılmıyor, masaya oturdum.
DAYANILMIYOR
Çorba var, alası, dolma var alası, zeytinyağlı barbunya var alası ve üzerine de tatlı. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin, kibarlığı unutur gibi oldum, kibarlığı bıraktım."
Yemek için Büyükerşen yengeye defalarca teşekkür ettikten üniversiteye döndüm, minnet sunmak için rektörüme gittim, ikramı anlata anlata bitiremedim. Yanıtı, "Haberim var, memnun oldum. Sana üniversitede yemek ısmarlasaydım kabul etmezdin, ben de mahcup olurdum. Hanıma söyledim, seni göndereceğimi bildirdim, Aslıonda mektup yollamak bahaneydi, içinde birşey yazmıyordu. Bundan sonra her türlü derdini gelip bana anlatacaksın, sana burs sağlamak için girişimde bulundum".
İşte böyle...Öğrencilerini bir baba gibi kucaklayan bir rektör ve sıfırdan zirveye çıkan bir öğrenci. Ders olmalı herkese. Ali İlter'in, Mersindere Köyü'nde neler yaptığını öğrenmek için, İzmir'den Ankara'ya giderken Sart harabeleri civarındaki köye uğrayabilir, onun ve çalışkan köylülerin yarattığı mucizeyi görebilirsiniz.
pazar gırgırı
Defolu mallar
Kadın, tren istasyonunda bir adamın kucağındaki iki şirin bebeği görünce dayanamadı:
"Aman da aman... Ne şirin şey bunlar. Adları ne?" diye sordu.
Adam, "Bilmiyorum" dedi.
Kadın biraz bozuldu ama sormaya devam etti.
"İkiz mi?"
Canı sıkılan adam, yasak savarcasına yine cevapladı:
"Onu da bilmiyorum."
Kadın biraz şaşkın ama daha da meraklı. Yine sordu:
"O zaman sizin kucağınızda ne işleri var?"
Adam sertçe döndü kadına:
"Bana bakın hanımefendi. Ben prezervatif satıcısıyım. Bunlar da firmamızca üretilen defolu ürün sonucu ortaya çıkan ve anne-babaları tarafından elime tutuşturulan yan ürünler. Ben de şimdi bunları firmama götürüyorum. Tamam mı?..."