Rezzan Sabuncu bir kimya yüksek mühendisi.
Kent sorunlarına karşı duyarlı bir İzmirli.
Rezzan Sabuncu, "İskele yakınlarında ya da kentin çeşitli yerlerinde kaldırım kenarlarında, kızgın güneşte müşteri bekleyen derme çatma faytonları görünce üzülüyorum" diyor ve ekliyor:
"Yarı aç halde bekleşen, bitap, yaşlı, gücü tükenmiş, neredeyse yıllardır hiç kaşağılanmamış, yeleleri taranmamış, bir veterinerle ölümcül hastalık dışında karşılaşma şansı olmayan, dişleri ağrıyan, yoksul ve bilgisiz sahibince tuhaf zillerle ve süslerle avutulup motive edilmeye çalışılan atların çektiği faytonlarımız."
* * *
Rezzan Sabuncu, bu duyguları yaşamakla kalmadı, görüşlerini ve önerilerini belediyelere de duyurdu.
Öneriler getirdi.
Bunları, İzmir Valiliği'ne, Büyükşehir ve Karşıyaka belediyelerine, birkaç iyi yürekli insanın da imzası ile gönderdi.
Rezzan Sabuncu, "Tabii, hiçbir yanıt ya da teşekkür alamadım" diyor.
* * *
Rezzan Sabuncu'yu dinleyelim:
"Avrupa kentlerinde turistler, sağlıklı iri atların çektiği, klasik siyah, körüklü faytonlarla gezmeyi tercih ederler. Örneğin Viyana, İstanbul Büyük Ada'da, İzmir'de ve özellikle Karşıyaka'da bizim de faytonlarımız, yaylılarımız var. Ama yürek burkan bir farkla.
Neden bu kadar yoksullar, bakımsızlar?
Yoksul faytoncular, neredeyse kaybolacak bir güzelliği kendi kısıtlı imkanlarıyla var ettikleri derme çatma arabaları ve yari aç yorgun, yürek burkan cılız atlarıyla, fedakarca sürdürme çabasındalar."
***
Atların veterinerlik hizmetleri parasız olsa. Sağlıklı, kaliteli yem sağlanması için veterinerlik birimleri yardımcı olsa, belediyeler faytonculara eski köhne, modelsiz, çürük arabalarının yerine gıcır gıcır bakımlı, klasik model (fenerleri, lastik pompalı klaksonu, körüğü, yaprak yaylı, siyah), tertemiz faytonları ve yaylıları sağlamakta yardımcı olsa!
***
5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası'na göre; bu atların korunması ve onlara daha iyi bakım imkanları için sahiplerinin desteklenmesi, ücretsiz veterinerlik hizmetleri almaları gerekmektedir.
kentten
İşportacı cenneti bir pazar
Bayraklı Yamanlar'da haftanın iki günü kurulan semt pazarları başta Derya Deniz Sitesi olmak üzere, çevrenin huzurunu kaçırıyor.
Bu site sakinleri, "pazar ve perşembe günleri kurulan semt pazarı bizim için dert oldu. Buraya bağlantılı sokaklar tamamen işportacılara tahsis edildiğinden hem trafik aksıyor hem de gürültü, patırtı her yanı kaplıyor" diyor ve noktayı koyuyor:
"Buraları işportacı cenneti..."
***
Semt sakinlerinden Mualla Sarıtaş'tan bir iddia:
"Zabıta görevlilerinin saat 13.00'ten sonra bu işportacılara izin verdiğini anlıyoruz. Her işportacının yeri sabit. Ayakkabıcısı, bardakcısı, manifaturacısının yeri belli. Gönderdiğim resimler bunun kanıtı. Biz ne kadar şikayet ettiysek bir sonuç alamadık."
hayattan
Bir balık muhabbetinden...
Bu muhabbetin bir köşesinde eski bir gazeteci Ali Ardor var.
Ardor, 1986-90 Mustafa Balbay-Nüvit Tokdemir ekibinde Cumhuriyet gazetesinde spor yazarı olarak çalıştı. Bunu gece muhabiri olarak 1990-91 de de Tayyar Özdemir ve Ertan Sayın ile Milliyet günleri izledi.
Ali Ardor'un son işi Ege Lisesi Halkla İlişkiler uzmanlığı ve ardından yeni bir yaşam biçimi...
İki yıldır Güzelbahçe'de balıkçılık yapıyor.
Ali önceki gün aradı, "Abi, bir düzeltme yapacağım" dedi ve ekledi:
"Geçenlerde gazetenin birinde (Halk 5 TL'ye palamut yiyor) diye bir haber çıktı. Haberdeki ve sizin dünkü köşenizdeki balıklar tombik balıklarıdır. Gerçek palamut bu mevsim olmaz. Sadri Abi'nin tuttukları da torik değil tombiktir. Bunlar büyüyünce ton balığı olur (yani orkinos.) Bu haliyle yenmez çok kanlıdır ticari değeri de yoktur. Üstelik şu mevsim balıkçılar tarafından yakalanması da yasaktır."
duvardan
Yükselmenin en kolay yolu, asansöre binmektir.
küpe
Şöhret, güneş gibi uzaktan parlak ve ısıtıcı, yaklaştınız mı bir dağ gibi soğuktur.
Balzac
fıkra
Işığı gören
Henüz elektriğe kavuşmamış kasabada bir ebe, adamın birisinin karısına doğum yaptırıyordu.
Ebeye yardım için mumu da kadının kocası tutuyordu.
Önce bir bebek doğdu... Sonra ikinci...
Ve nihayet üçüncü....
Koca dayanamadı.
"Ebe hanım, şu mumu söndürsek nasıl olacak acaba? Bakın, ışığı gören geliyor."