Mezopotamya topraklarında yaşananlara bakıldığında sıcak savaş, soğuk savaş hem yerüstünde hem de yeraltında yaşanırken, Başkan Recep Tayyip Erdoğan-Türkiye parlıyor.
KİLİT ÜLKE olarak Ortadoğu jeopolitiğinin ANAHTAR ÜLKESİ konumunda tarihi gelişmelere imza atıyor. EVET. Başkanımız Erdoğan, gerçekleştirilen jeopolitik hamlelerle, ANKARA'YI BÖLGESEL GÜÇ MERKEZİNE dönüştürdü. Türkiye'nin Afrika'dan Kafkasya'ya, Orta Asya'dan Balkanlara kadar nüfuz alanı bulunuyor. Nüfuz alanlarında, bölgesel ittifaklar kuruyor, jeo ekonomik ilişkilerden Doğu Akdeniz, Hazar Denizi-Körfez enerji dinamikleri içindeki etkisini de arttırıyor. Türkiye'nin Yakın coğrafyamızla birebir ilgilenmesi, kadim topraklarımıza dostlukkardeşlik duygularıyla yönelmesi muhteşem sonuçlara ulaştı. Önümüzdeki yıllarda, Avrasya'daki güç mücadeleleri Türkiye'nin kapsamı etrafında dönecek.
SURİYE GERÇEĞİ
Türkiye ile Yeni Suriye İttıfakı ilmek ilmek örülüyor. İşte bu Suriye gerçeği. Türkiye'nin, Ortadoğu'nun kaderini etkileyecek YENİ SURİYE İNŞASI bağlamında stratejik hamleleri sürüyor. Esad'ın 8 Aralık'ta devrilmesinden sonra, 12 Aralık'ta Başkan Erdoğan, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ı Şam'a gönderdi.
Kalın, Suriye Milli hükümeti lideri Ahmed eş-Şara ile görüştü. Türkiye Şam Büyükelçiliğini açıldı.
22 Aralık Pazar günü de Hakan Fidan, Yeni Suriye'ye ilk giden Dışişleri Bakanı oldu. Ahmed eşŞara buluştu, dünyayı kıskandıracak sıcak ve samimi görüşmeler yaptılar. Suriye'nin geleceğine yönelik yıl haritasını masaya yatırdılar. Başkanımız Erdoğan, Suriye'ye tarihi bir ziyarete hazırlanıyor. Erdoğan, Muğla'da AK Parti kongresinde konuştuktan sonra sivil toplum kuruluşu, kanaat önderleri ve iş adamları ile buluşmasında çok dikkat çeken bir açıklama yaptı. Gazetecilerin, "Şam'a yapacağınız ilk gezi tarihi olacaktır. Biz de katılmak istiyoruz " talebi üzerine gülerek, "Sizler de tarihçesini yazarsınız" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasını yaptığı sırada, Fidan'ı pazar sabahı görüşmeye gitmesi için harekete geçmesi talimatını veriyordu.
EVET. Başkan Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin Suriye'nin özgürleşmesi yolunda yaptıklarının TARİHÇESİ ders olarak okutulacak hikayelerle dolu. 22 ARALIK 2024. Fidan, Şam'a gitti.
Milli Hükümet lideri Colani'yle buluştu. Fidan ile Colani'nin güler yüzlü ve içten misafirperverliği görüntülerini dünya izledi.
Birbirine sımsıcak sarılan Fidan ile Colani, eşi az görülen dostluğu ve kardeşliği ilan ediyordu.
Suriye'nin özgürleşmesine giden yollarda Türkiye'nin gösterdiği cesarete, samimiyete ve dostluğa Ahmed eş-Şara candan karşılık veriyordu. Buluşmanın videolarını izleyen gözler, Türkiye-Yeni Suriye'nin birlikte yürüyüş kararını, iki komşu ülkenin ittifakının Ortadoğu'da barış süreci için çok iyi bir mesaj verdiğini net olarak görüyordu. O videolar, yeni Suriye yönetimi ile Türkiye'nin nasıl bir dostluk içinde olacağını çok net biçimde ortaya koyuyor.
FİDAN'IN SICAK MESAJI
Hatırlayalım, Suriye özgürleşmesi öncesinde, Başkan Erdoğan, komşumuz Irak ile de tarihi anlaşmalar yapmıştı. Türkiye ve Irak ortaklaşa, teröristan hayali içindeki emperyalist ülkelere Kİ- LİDİ KAPATARAK anlayacakları dilden derin mesajları vermişlerdi.
Fidan'ın, eş-Şara ile buluştuğunda verdiği ilk mesaj dostluğu kardeşliği çok iyi anlatıyor: "Sevgili Suriyeli kardeşlerim, sizlere Türk halkının selamını getirdim; sizlere, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın en iyi dileklerini ve selamlarını getirdim.
14 sene boyunca, sevinciniz sevincimiz, hüznünüz hüznümüz oldu. Kardeşlik ve komşuluk hukuku bunu gerektiriyordu" diyerek, Türkiye'nin "tarihin doğru tarafında yer almanın" mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Tarihi görüşme sonrası, Hakan Fidan ve eş-Şara'dan Şam'dan ortak mesaj: "Suriye'de Türkiye ile birlikte bir gelecek inşa edeceğiz." Fidan, "SURİYE'DE EN KARANLIK DÖNEM GERİDE KALDI" diyerek başladığı açıklamalarında derin mesajlar verdi:
"Suriye'nin özgür ve müreffeh olması sizlerin sayesinde olacak.
Suriye'de devletin tüm fonksiyonlarıyla ayağa kalkması gerekiyor.
Suriye'deki yeni yönetimin fırsata ve zamana ihtiyacı var.
En karanlık dönem geride kaldı.
Verdiğimiz tüm sözlerin yerine getirilmesi için iç uzlaşmanın sağlanması gerekiyor." PKK/YPG'YE YER YOK
Fidan konuşmasına şöyle devam etti: "Suriye halkının PKK/ YPG ile mücadelesindeki kararlılığını gördüm. Suriye'de PKK/ YPG'ye yer yoktur. PKK/YPG bir an önce kendini feshetmelidir.
Baas karanlığından kurtulan Suriye, PKK/YPG terör örgütünü de topraklarından temizleyecektir.
DEAŞ'la mücadelesinde destek vermeye hazırız. PKK/YPG BÖLGEYİ TERÖR HAVZASINA ÇEVİRMİŞ. Suriye'nin yeniden yapılanması yardım elinin uzatılması konusunda desteğe hazırız.
Yeni yönetiminin çok net fikirleri olduğunu gördüm. Bu fikirlerin Suriye'ye hizmet edeceğine inanıyorum. Bir desteğe ihtiyaç olması durumunda kesinlikle destek vereceğiz. Bir diğer konu YPG. Suriye topraklarının 3'te 1'ini işgal etmekte. Suriye'nin kaynakları üzerinden oturmakta.
Bölgeyi terör havzasına çevirmiş durumdalar. Şam'daki yeni yönetimin Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlama konusunda uygun adımlar atacağınız değerlendiriyoruz.
Görüşmede bunun çerçevesini de aldık. YPG'nin yeni süreçte Suriye'nin ulusal varlığını tehdit etmeyecek konuma gelmesi gerekiyor. Uluslararası sistemin YPG'yi kullanmak için gerekçe gösterdiği DEAŞ tutukları meselesinde de gerekli girişimi yapacaklarını söylediler. Suriye'yi PKK'dan arındıracağız"
EŞ-ŞARA'NIN SÖZLERİ
Ahmed eş-Şara ile Hakan Fidan'ın ortak düşünceleri dünyaya derin mesaj veriyordu: "Dışişleri Bakanı Fidan'la Suriye'nin geleceğini görüştük. Türkiye ve Suriye'nin ekonomik iş birliğini önemsiyoruz. Dost ülke Türkiye, devrimin başından beri Suriye halkının yanında durdu, bunu unutmayacağız. 14 yıl boyunca halkımız büyük sıkıntılar çekti.
Suriye halkının yarısı ülke dışında, ekonomik altyapı çökmüş ve önümüzdeki zorluklar büyük.
Suriye'ye destek verilmesi önemli.
Uluslararası toplum yaptırımları kaldırmalı. 1979 yılından itibaren birtakım yaptırımlar uygulandı.
Bu yaptırımların rejimin gitmesiyle kalkmalı diyorum. Gruplar halinde olmamız doğru değildir. Savunma Bakanlığımızın çağrısı olacak.
Gruplar kendilerini yavaş yavaş feshedecek. Hiçbir grubun elinde silah olmasını kabul etmemiz mümkün değil."
SONUÇ
İŞTE Türkiye bu. Türkiye'nin dünyanın mağdurlarına komşularına Afrika'ya, Asya'ya yaklaşımı hep dostluk üzerine olmuştur. Türk milletinin komşularına olan ilgisi çıkara değil gönül bağlarına dayanıyor. Türkiye, dost ülkelerin sorunlarıyla yakından ilgileniyor, zorlukların aşılmasında yapabilecekleri için çalışmalar yapıyor. 'Kazan kazan' felsefesiyle projeler gerçekleştiriyor. Türkiye, Suriye'nin küllerinden yeniden doğması için 14 yıldan bu yana her zaman destekçisi oldu ve olacak. ASLA UNUTULMASIN. TÜRKİYE, DOSTLARI İÇİN MÜŞFİK, DÜŞMANLARI İÇİN DE KAHREDİCİDİR.