İzmirli, Atatürk heykelinden limana kadar olan sahil şeridine "Kordon" der. 1960, 70 ve 80'li yılların yaz akşamlarında araç trafiğine kapatılan asfalt yolda çiğdem çitliyerek, buzlu badem, kebap mısır yiyerek heykelden Gündoğdu'ya gidip gelir, yarenlik eder, denizin serinliğinden faydalanırdı.
Birkaç balık restoranı vardı. Bergama, Erol'un Yeri, Yengeç, Kemal'in Yeri, Abdullah gibi; İzmirli'nin iftihar ettiği, kente iş takibine veya fura gelenlerin ağırlandığı güzide yerlerdi buraları.
O günlerde taşkınlık yapılmayan, ne göz ne ses ne de koku kirliliği olmayan Kordonumuz vardı.
Alsancak'ı Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Dilek Olcay anlatıyor:
"2000'li yıllarla beraber Kordon her yıl gide gide kirletildi. Oysa, limandan heykele kadar çevre yolu için doldurulmuş toprak ve taş yığınları düzeltilmiş, kaldırım döşemeli az trafikli yolu, yoldan sonra seyrek ağaçlıklı yeşilliği, çim sahaları, yürüyüş ve bisiklet yolu ile 2000'li yıllarda modern ve şık görünümlü Kordon'a sahip olunmuştu.
İşte bu Kordon 2000'den sonraki yıllarda hızlı bir biçimde, "çadır kent", "panayır", "çığırtkan pazarı" haline dönüşmeye başladı. Kordonumuz sahipsiz, korumasız, "saldım çayır'a mevlam kayıra" biçiminde kullanılması için oradaki kafelerin, lokantaların, pupların sahipleri ve çalışanları ve de bile bile içkili çalışma yerine müsaade veren apartman sakinleri elbirliği ile hızlıca terse kürek çekmeye başladılar."
***
Alsancak'ı Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkan Yardımcısı Ertan Görün'e göre; sağlık kontrolu, sigortasız çalıştırılanlar, yangın çıkışı, gece geç saatlere kadar çalışmalar, içki ruhsatı, hijyen, otopark, erken saatlerde sonlanan vapur ve otobüs seferleri, mobesasızlık, biçimsiz tenteler, ölçüsüz levhalar, boyaları dökülmüş dış cepheli binalar, kaldırım işgali, küçük çocuk ve travesti pazarı, zihin bozan içecekler, eğri büğrü boy atmış ağaçlar, hatta ağaçsızlık, lokantaların yağlı ve pis sularının sokaklara dökülmesi, tuvaletsizlik, köpek pislikleri, kaloriferlerin az yanmış kömürünün zehirli dumanı, filitresiz lokanta bacaları Kordon ve Alsancak'ın içerisine doğru Gündoğdu, Ali Çetinkaya ve özellikle Kıbrıs Şehitleri ile yan sokaklarına yayılmış; İzmirimizin gözde semti Alsancak vitrini ile Kordon ne Avrupa, ne de Asya şehir görüntüsüne benzemeyen, konuma sokulmuştur.
* * *
"Peki bu olumsuz tablo nasıl düzeltilir?"
Ertan Görün, bunun cevabını şöyle veriyor:
"Olumsuzlukları azaltmak, "ilk görünüş ilk etki"yi sağlamak, Alsancak ve Kordon'u güvenlik içinde yaşanır kılmak, tarihi ve kültürel yapıların korunması ve restorasyonu, sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi, beldenin koruma ve güzelleştirilmesinin araştırılması ve geliştirilmesi, sokak çocuklarına ve mesleksiz gençlere sahiplenilmesi, esnaf ve çalışanlarına kısa süreli etkin eğitim verilmesi, "görüntü-gürültü ve koku kirliliğinin" çirkinliği, yere atılan her çöpün pislik olduğunun bilincine varılması, hijyenik konusunun benimsenmesi, "eğitim-öğretim ve yasaların" uygulanması ile giderilebilinir."
Görün'e göre; bu konuda belediyelerimiz, emniyetimiz, eğitim kurumlarımız, kamu kurumlarımız, dernekler ve meslek odaları gibi sivil toplum kuruluşları üzerlerine düşen görevi ve aralarındaki koordinasyonu sağlamaları herhalde gerekmektedir.
* * *
Dilek Olcay'ı dinlemeye devam:
"Tenteler yanmaz cinsten, biraz daha genişliyelim, müzik ruhun gıdasıdır çalmayalım mı, birçok insana ekmek kapısı temin ediliyor gibi tek taraflı söyleşilerde bulunanlar; tenteler yandığında insan yanığını hiç gördüler mi? Kordon ve Alsancak'taki apartmanlarda oturanların alkol, yağ kokusu ve gürültülü müziğin pisikolojik ve hijyenik bozukluklarını düşünme erdemine ne zaman kavuşulacak."
Kordon'un işgal edildiği, görünümden son derece rahatsız olunduğu, masa ve sandalye çıkıntıları ile ara yollardan yürümenin imkansız olduğu ve üstüne üstelik çığırtkanlıklarla birleştiğinde Avrupa kenti olarak nitelendirmemiz mümkün mü?
Ve, dernek yöneticilerinden Semra Akın'dan bir görüş:
"1999 da kurulmuş olan Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği, 167'ye varan üyesi ve Alsancak'ı yürekten sevenler ile gündüzlerini veya gecelerini geçirenler, onlara hizmet verenlerin birlikte oldukları 'insan mozaikinin' uyuşması için gayret göstermektedir.
Dernek, eğitime ve hijyene destek vermekte, mesleksizleri ve sokak çocuklarını kazanmaya çalışmakta; emniyet ve belediyenin ilgili birimleri ile işbirliği içinde çalışmalar yapma gayreti içindedir."