Recai Şeyhoğlu CHP'nin doktoru gibi bir şey... İzmir'in 31 köyüne "Rasime ve Recai Şeyoğlu Kütüphanelerini" açan bu delişmen yazar ve bir grup partili ile "CHP neden büyümüyor?"u tartışıyordu.
Recai bu konuda epey dolu...
"Bakın beyler..." dedi ve ekledi:
"İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne iş için müracaat eden
birisine, CHP'li çevrelerin yüzde doksan dokuzu (Alaettin Yüksel'in okeyini alırsan işin olur) der.
Vizeyi Alaettin Yüksel'den alamayana Büyük Şehir'in kapısı kapanır. Alaettin Yüksel'in isteyip de Büyükşehir'e yerleştiremediği, isteyip de CHP de yıldızını parlatamadığı kişi yok yani..."
***
Recai Şeyhoğlu da Salihli'den yetişme...
Çevresindekilere heyecanla anlatmaya devam ediyor ve diyor ki...
"Dokuz Eylül Üniversitesi Farmakoloji Hocası olan Hülya Güven'nin doktor eşi Kudret Güven, Salihli'de beyaz eşya satıcısı Hilmi Amca'nın oğlu. Kudret Güven, Alaettin Yüksel'in yarım asırlık arkadaşı. Hülya Güven köşesinde sessiz sadasız oturur ve politika ile ilgilenmezken bir anda Etik Kurulu üyesi oluverdi. Sonra il yöneticisi, ardından milletvekili adaylığı. Kazanamayınca Parti Meclisi üyesi, daha sonra Belediye Hastanesi Başhekimliği, arkasından Büyükşehir Belediyesi Sosyal ve Kltürel İşler Daire Başkanlığı, ardından adaylık ve milletvekilliği."
***
Recia Şeyhoğlu'dun anlattıklarına göre, Hülya Güven'e olan kıyak eşinden esirgenmedi. Eskinin 68lisi Kudret Güven önce Aziz Kocaoğlu'na danışman yapıldı, sonra da daire başkanı.
Lise mezunu olan yeğen de yengesine sekreter yapıldı.
Şimdi ortada biri soru var.
"CHP'ne emeği geçmeyenlere bu ilgi neden?"
Bu sorunun cevabını da Recai Şeyhoğlu kendi kendine veriyor:
"Bu hep böyle... CHP'ne emeği geçenler görmezden gelinirken, emeği olmayanlar koltuk sahibi yapılıyor. Yıllardır sürüp gelen bir doğal senaryodur bu... Sonuçta küskünler ordusu yanatılıyor. Bu orduyu çoğaltanlar da CHP'nin ileri gelenleri.
Bergama. Ödemiş, gibi büyük ilçelerde neden seçim kaybedeliyor diye sızlanmanın gereği yok. CHP'ni tarih sahnesinhden silmek için muhalif partilere de genek yok. CHP kendi kendini bitiriyor zaten..."
hayattan
Devrimci Tayyar'a vefa gecesi
İzmir 68'liler Platformu ve İzmiri Sevenler Platformu'ndan bir bildiri:
"İzmir'li Sivil Toplum önderlerinden ve Cumhuriyet Gazetesinin vefakar mensuplarından , büyük Karşıyakalı Deverimci Tayyar adıyla tanıdığımız, Tayyar Eraslan ağabeyimize, saygı ve sevgilerimizi sunmaküzere 22 Temmuz cuma günü saat 20.00'de Karşıyaka Belediyesi nikah sarayı üzerindeki Kent Restoran'dati ahde vefa toplantısına bekliyoruz."
***
İzmir 68'liler Platformu ile İzmir'i Sevenler Platformu adına Okan Yüksel,Sancar Maruflu, Özkan Başer, Hüsnü Oral,Ertuğrul Gezenoğlu. Bülent Tokalıoğlu'nun başkanlığındaki organizasyon komitesi adına yapılan açıklamada şunlar yazılı:
"Sınırlı sayıda konuk katılacağından rezervasyonunuzu acilen yapmanızı dileriz. Kişi başına 40-TL olan yemeğin bedelini herkes kendisi ödeyecek." .
Kutsal topraklar ve Halulu
Emre Halulu'yu anlatmak pek zor. Diyelim ki, gerçek Karşıyakalı, hayatını Karşıyaka'da oturanların "Kutsal Topraklar" dediği bu yöreye adayanlardan.
En güzel değerlendirmeyi Mustafa Başman yapmış. Demiş ki:
" Karşıyaka'da değil, Karşıyaka'yı yaşayan adam..."
Emre Halulu, pek az kimsenin cesaret edebileceği bir işe girişmiş. Kuşe kağıtlı, "Karşıyaka Rüzgarı" isimli bir eser yaratmış.
İnsan, Halulu'nun eserini görünce Karşıyaka Nostaljisi yaşıyor, Zaman Tüneline girerek tarihe geçenleri, tatlı seda bırakıp ebediyete göçenleri bir bir hatırlıyor, Karşıyaka'ya hizmeti sürdürenleri de "Yolları açık olsun" diyerek teşvik etmek istiyor.
Her Karşıyakalı'nın Emre Halulu'nun Karşıyaka Rüzgarı 'dan bir tane edinsesinde yarar var. Dopdolu bir çalışmanın, inanılmaz kaynaklara erişmenin bir ürünü bu kitap. Bizi de ilham kaynağı almanın alçak gönüllülüğünü göstermiş Emre. Ne mutlu Emre Halulu'ya, ne mutlu Karşıyakalıyım diyene.
İrtibat telefonu:0 232 486 29 82
küpe
Alışkanlık anahtarı kaybolmuş bir kelepçedir.
A. Parrish
fıkra
Televizyon
Temel, bir TV kanalında yarışmaya katılır. Kazandığı parayı eksik verirler. Temel sebebini sorar,
"Vergi kesiyoruz" cevabını verirler.
Bunun üzerine Temel bir avukata başvurur. Avukat ona,
"Televizyonu mahkemeye ver" önerisinde bulunur.
Aradan uzun zaman geçer. Avukat yolda Temel'i görür ve sorar:
"Ula televizyonu mahkemeye verdin mi?"
Temel cevaplar:
"Verdim ama ertesi gün geri aldım. İnsan televizyonsuz yapamiyi..."