Ergun Çağatay, uluslararası düzeyde en çok tanınan bir Türk fotoğrafçı.
Daha doğrusu fotoğraf sanatçısı.
Çağatay'ın eserleri, Stern, Life, Paris Match, L'illustre, Bunte, Fortune gibi dergi ve gazetelerde yayınlandı.
15 Ocak 1937 izmir doğumlu olan Ergun Çağatay, uzun yıllar Altınordu Başkanlığı ve bunun ardından İzmir senatörlüğü yapan Nazif Çağatay'ın oğludur.
Ergun, Robert Kolej'den mezun olduktan sonra üç yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etti. 1964'te bir reklam ajansında metin yazarı olarak çalışmaya başlayan Çağatay, 1965'te Hürriyet Haber Ajansı, 1966'da Assocıadet Press ile çalıştı.
Bağımsız fotoğrafçı olarak çalışmaya başladıktan sonra 1974'te Avrupalı dev haber ajansı Gamma'ya geçti. 15 temmuz 1983'te Orly'deki Ermeni sabotaj olayında yaralandı ve uzun süre tedavi gördü.
* * *
Özgeçmişi ile kısaca tanıtmaya çalıştığım Ergun Çağatay'ın uluslararası fuarlar, turizm etkinlikleri üzerinde derin deneyimleri var.
Çocukluk çağlarından bu yana sürekli derin arayışlar içinde olan Ergun Çağatay'ın, "İzmir'in EXPO" maceraları konusunda bir çift sözü olacak.
***
Bir teşhis:
"Perşembenin ne olacağı belli oluyor. Ortada dünyanın ilgisini çekecek hiç bir aktivite yok. Vizyon da yok!"
Ergun Çağatay, "Sen olsan ne yapardın?" sorusuna da şu yatını verecektir:
"Benim yapmak istediğim;
a) Dünyanın önde gelen basın kurumlarına bir yazı yazarak geçmiş yılda yayınlanan veya yayınladıkları en iyi röportajları ve fotoğrafçıları önermelerini istemek.
b) Gelen öneriler arasından 85-90 tanesini seçerek (her bir röportajda 20 fotoğraf olduğunu düşünün) bütün İzmiri boydan boya kapsayan sergiler organize edilmeli. (Kordonboyu, Fuar, eski Havagazı Fabrikası / Karşıyaka Yalısı v.s.)
c) Bunun yanında, açılan sergilerin içinden en iyisini seçmek için 10 kişilik jürı heyeti belirleyip onları İzmire davet etmek var.
d) Buna ilaveten çekimlerini yayınladığımız 15-20 fotoğrafçıya "İzmirin Bir Günü" adlı bir kitap için fotoğraf çekmelerine imkan sağlamak.
e) PR ağırlığı gözetilerek düzenlenecek festivale yurt dışından davet edilecek gazeteci ve TV ekipler için özel turlar düzenlemek de ayrı bir düşünce.
f) Burada bir alay operasyon var. Mesela, davet edilecek gazetecileri özellikle EXPO için oy verecek ülkelerden seçmek var.
h) Gelen fotoğrafçıların çektiklerinden oluşan İzmir fotoğrafları ile çok özel bir kitap yapıp bunu Paris'te dağıtmak da bir düşünce. Bu arada, yurt dışında festival için basın toplantıları yapmak da var.
Bir şeye dikkat! Ortada EXPO sözcüğü yok ama, İzmir ve kültür var. Bir şuuraltı operasyonu.
laflama
* Önce ne Can, ne de Canan. Hele yanıma yaklaş Nalan.
* Kadına şiddete karşı sinyal sistemi kurulacakmış.
Ya o sinyale karşı, sinyal kırıcı Jammer'ler kullanılırsa!..
* Duy da inanma!.. Yankesiciler bile transfer edilir olmuş.
* Göğüsleri öyle "dimdik" görünce, kıza "çimdik" atıverdi ne yapsın!
* İnsanların maskesini düşürmek mi istiyorsunuz?
Bir maskeli baloya dalın hacım!
* Tatlı yiyelim, tatlı konuşulmamış.
* Sen boşver "Temel fıkrası" anlatmayı da, kırmızı noktalı "Emel fıkrası" var mı onu söyle!..
* Ben seni unutmak için sevmedim.
Seni hatırlayıp içmek için sevdim Zarifee!..
İbrahim Ormancı'dan
kentten
Dersimiz deprem
Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur bir ilke daha imza atıyor.
Abdül Batur, Herkes İçin Acil Sağlık Derneği'nin Başkanı Ülkümen Rodoplu ile birlikte 2012 sömestre tatili öncesinde, Narlıdereli öğrencilere deprem dersi verdiler.
Herkes için Sağlık Derneği Başkanı Rodoplu, deprem bilincini artırmak ve pratik bilgiler ile deprem anında hayatta kalmanın yöntemlerini aktardı. Sonra da öğrenciler, yapılan tatbikat ile deprem anında nasıl hareket edeceklerini öğrendiler.
Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur'dan bir değerlendirme...
"Depremin ne zaman geleceği belli değil. Amacımız öğrencilerimizi korkutmak değil bilinçlendirmek. Ne olduğunu ve ne yapacağınızı bilirseniz hiçbir sorun yaşanmaz."
Atatürk Kültür Merkezi'ndeki, "Depremde Kişisel Eylem Planı" eğitimi yaklaşık bir saat sürdü ve bu etkiniliğe 500 öğrenci katıldı.
fıkra
Düşkünlük
Adamın biri, trende etekleri son modaya uygun ve pek kısa olan bir kızın karşısına düşmüştü.
Kızcağız durmadan eteklerini çekiştirip, bacaklarını örtmeye çalışıyordu.
Adam dayanamadı.
"Merak etmeyin küçük hanım..." dedi ve ekledi:
"Ben sadece içkiye düşkünüm. O kadar..."