31 yıl da aktif siyasetin içinde.
Halil Uçar, Alman Sosyal Demokrat Partisi SDP'nin içinde aktif siyaset yapıyor ve kurduğu Türk Çalışma Gruplarının da başında.
İşte, bu ilginç Türk siyasetçi ve emekçisi son yıllarında Türkiye ile sıkı bağlantılar içinde olmuş ve özellikle CHP ile dirsek temasını sıkı sıkıya sürdürmüştü.
Bu iddialı siyasetçi 1984 yılında ilginç bir kararnamenin çıkartılmasında öncülük etti ve böylece Almanya'da yabancıların çalışma grupları kurmasına izin verildi.
Uçar, Almanya'daki Sosyal Demokrat Grupların çalışmalarını bu çalışmaların Türkiye'ye ve Türkleri ilgilendiren kısımlarını tercüme edip CHP yöneticilerine gönderdi.
Ve günün birinde yolu İzmir'e düştü.
O tarihte CHP İzmir örgütünün başında Ekrem Bulgun vardı.
Halil Uçar'ın yıldızı CHP İl Başkanı ile uyuşmamıştı.
Alman Sosyal Demokrat dünyasının havasını CHP'de aradı, bulamadı.
Alman Sosyal Demokrat Partisi umdelerinin bize yakın olanlarını CHP'ye taşımak için girişimlerini sürdüren Halil Uçar, 6 yıldır Seferihisar'da.
Halil Uçar'a sorduk:
"Son durum ne?"
Elde dosyalar, bilgisayar notları ve çantasını gösterdi.
"Bunlarda belgeleri ulaştıracak makam ve adam arıyorum" dedi.
hayattan
Bir siyaset tablosu
çizgiyle tebessüm |
"Baba ve Arı yemeklerinden ne çıkacak?"
İşte can alıcı soru bu.
Tevfik Diker de, DYP ve ANAP'ta yöneticilik ve milletvekilliği yapmış bir siyasetçi.
Diker "Bu yemeklerden bir parti çıkmaz" diyor ve ekliyor:
"Çıkarsa da ve partinin Genel Başkanı Süleyman Demirel bile olsa ilk seçimde alacağı oy yüzde 3' ü geçemez."
"Neden mi?"
Cevabı yine Tevfik Diker'den...
"Türkiye' de seçmen değişti.
İnternet Çağında yaşıyoruz.
15 Milyon İnternet ile her gün ve hatta her dakika içi içe.
Millet uyandı.
Millet değişti.
Millet, yeni Türkiye istiyor
Siyasi istikrarın tadını ve semeresini aldı.
Koalisyon dönemlerine geri dönmek istemiyor.
Hortumlanan kamu ve özel bankalarını unutmuyor."
çimen'den
Bulutlar ve güneş
Bu kış uzun sürdü. Neredeyse tamamını 10 derecenin altında geçirdik. Kalın kazaklarımızı, hırkalarımızı, yün çorap ve fanilalarımızı dolaplarımızın dip köşelerinden çıkarttık. Kat kat giyindik. Yine de üşüdük.
Dün güneş açtı. Hemen kaybolmadı gri bulutların ardına. Bugün ve hatta bu hafta da böyle geçecek deniyor. Hava durumu sıcaklıkların müjdesini veriyor. Gerçekten de dünden itibaren ısınmaya başladı hava. Kalın kazaklar fazla geldi. İnceldi giyilenler, katları azaldı. Bahar nihayet kendini hissettirdi.
Uyanınca güneşi görmek başka motive ediyor insanı. Gri bulutların karamsarlığını alıyor. Karda, yağmurda, kapalı havalarda hep güneşin özlemini duyuyoruz.
Bu dönemlerde unuttuğumuz bir şey var. O da güneşin aslında hep orada olduğu. Gri bulutların bizimle güneşin arasına girmesinin O'nu yok etmediği. Sadece görmemize ve hissetmemize engeller oluşturduğu. İşte bunu unutuyoruz.
Tıpkı uçakta olduğu gibi. Zaman zaman alçalır, bulutların arasında kalır, her yer kapanır hiç bir şey göremezsin, bazen daha da alçalır, çıkarsın bulutlardan ama kapalı bir hava sarar seni. Ya da yükselirsin ve güneşle aydınlanırsın.
Kendi gelişiminle de ilgilendiğinde durum aynıdır. Zaman zaman alçalır, zaman zaman yükselirsin. Kimi gri bulutlarda, kimi güneştesindir. Ta ki mertebendeki sabitlenmeye kadar. O zaman hep güneşli olur bulunduğun yer. Aşağıdaki fırtınalar, sağanak yağmurlar, gök gürültüleri, kapalı hava etkilemez seni.
Çimen Erengezgin
küpe
Alçak gönüllülük, gururun perhizidir.