Ege-Koop'un geçtiğimiz Pazar günü düzenlediği "Kentsel Dönüşüm, Yerel Yönetimler ve İzmir" konulu panel büyük ilgi gördü.
Her ne kadar televizyonlarda bu konuya yönelik programlar yapılıyor olsa da, gazeteler sayfa sayfa bu konuyu işliyorlarsa da görüldü ki İzmirliler somut bilgilere aç ve dönüşüm konusunda önünü görmek istiyor.
Daha doğrusu kentsel dönüşümde geleceğini bilmek istiyor.
İşte Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, Ankaralılardan sonra İzmirlilere de bu fırsatı vererek, yine büyük bir işe imza attı.
Hemen her konuda olduğu gibi bu süreçte de elini taşın altına koymaktan çekinmeyen kişi oldu.
* * *
İsmet İnönü Sanat Merkezi, siyasilerden muhtarlara, belediye başkanlarından sivil toplum örgütü temsilcilerine ve vatandaşlara kadar toplumun her kesimi ile doldu, taştı.
Bu defaki panele gösterilen ilginin bir başka anlamı var; İzmirli kentsel dönüşüm konusunda istekli ancak belirsizlikten şikayetçi. Özellikle sürecin önemli paydaşları olan belediyeler ile bakanlığın somut adımlar atmamasından dertli.
Bir defa, en somut açıklama bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedat Gürgen tarafından yapıldı.
Gürgen, yasada vaat edilen, ancak bugüne kadar sadece bir muammadan ibaret olan kira konusunu net bir şekilde açıkladı, "Riskli bölgelerde oturanlara 18 ay boyunca toplam 10 bin lira kira yardımı yapılacak" dedi.
CHP'nin ağır toplarından, eski Başbakan Yardımcısı ve CHP Parti Meclisi Üyesi Murat Karayalçın da panelde ilgiyle dinlenen isimlerden biriydi.
Gerçekten çok değerli bilgiler verdi, Türkiye'nin ikinci kentleşme dönemini yaşadığını, ilki başarısızlıkla sona eren bu dönemin ikincisinin de heba edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Karayalçın, Ankara'da, Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde ilk kentsel dönüşüm projesi sayılan Dikmen Vadisi'ni hayata geçirmiş, bu konuda kitaplar yazacak çapta bilgi ve deneyim sahibi olmuş bir isim.
Dolayısıyla bir bilen konumunda.
Peki Karayalçın'a göre İzmir'de vatandaş ne yapmalı? Kentsel dönüşüm konusunda kimlere gitmeli, kimleri dinlemeli, kimlerle hareket etmeli?
Cevabı panelde ayrıntılarıyla verdi.
O da vatandaşlara en iyi modelin kooperatifleşme olduğunu söyledi.
Devamında da şunları dile getirdi: "Birliktelik çok önemli. Bunun bir ayağı halk diğer ayağı da kamudur. Kamuyu belediyeler, halkı kooperatifler temsil etmelidir."
Panelde diğer konuşmacılar da üç aşağı beş yukarı benzer görüşleri dillendirdi.
Kooperatifleşmenin önemli bir model olduğu defalarca söylendi.
Sonuçta aklın yolu bir.
***
Zaten Ege-Koop'a duyulan sınırsız güven de buradan geliyor.
Ege-Koop ve Hüseyin Aslan deyince akla ilk gelen güven oluyor.
Doğrusu her türlü istismara açık bir alanda, yani kooperatifçilikte böylesine ilerlemek, lider olmak kolay bir iş değil.
Halkın güvenini kazanmak hiç kolay değil.
Artık söylenecek hemen her şey söylendi.
Bundan sonra iş zamanı, kazmayı vurma zamanıdır.
İzmir'in dörtte üçü perişan durumdadır.
Halk kooperatifler çatısı altında örgütlenmelidir.
***
Kentsel dönüşüm çalışmalarını yıllardır savunan, bunu İzmir'in 11 ilçesinde mükemmel şekilde uygulayan Hüseyin Aslan'ın şu görüşlerinin de altını çizmek şarttır:
"İlgili mahallelerde karar kurulları oluşması, her türlü kararın belediyelerin temsilcilerinin de katıldığı kurullarda, idari, mali, hukuki, fiziki ve imar çalışmaları; yani aklınıza ne geliyorsa bu projelerin yapılabilirlilik çalışmaları hangi kalemleri içeriyorsa birlikte kararlar verilmelidir ve vatandaşın şu soru işaretleri giderilmelidir."
Eğer yukarıdaki soru işaretleri olumlu yönde giderilir ve uygulamaya geçirilirse, kararlar bölge ya da mahallede insanlarla birlikte alınırsa hiç kimse rahatsız ve mağdur olmaz.
Aslan'ın bu tespitleri Sayın Karayalçın'ın ifadesi ile dönüşüm anayasasının diğer olmazsa olmazlarıdır.
Belediyeler de İzmir'imizin bu marka kuruluşu ile işbirliğine gitmekten kaçınmamalıdır.
Sonuçta aslolan ülkedir, İzmir'dir, İzmirlilerdir.
küpe
İtimadın gözü kördür, şüphe ise hiç yorulmadan haddinden fazla görür.
F. Grillparzer
geçmişten
Borçlu hasta
Borçları boyunu aşan bir adam hastalanarak yatağa düşmüştü. Durumu kötüleşince:
"Ya Rabbim, borçlarımı ödemedikçe benim canımı alma" diye yalvarmaya başladı.
Yanında bulunan şakacı bir doktor atladı:
"Vay kurnaz vay, nasıl da çıkarını düşünüyorsun? Borçlarını ödemek için sana ömür dahi yetmez."
