Önce MHP üzerinde bir kaset operasyonu yapıldı. 12 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde internet sitelerinden bomba gibi patlattılar kasetleri. Kasetlerin içeriği MHP gibi değerler dünyası olan bir partinin kaldıracağı türden değildi. MHP'nin on önemli yöneticisinin evlilik dışı ilişkilerini belgeliyordu. Buradaki amaç MHP'nin baraj altında kalmasıydı. MHP baraj altı kalacaktı ve önümüzdeki dönemde sokağa çıkma dışında bir seçenek bırakılmayacaktı. Yani bu kasetleri servis edenler açıkça Türkiye karışsın istiyorlardı. Ama hesap etmedikleri bir şey vardı bunları yapanların; halk vicdanı, halk irfanı ve halk aklı. Halk buradaki kötü niyeti hemen fark etti, birilerinin böyle pis bir yöntemle siyasete ve seçimlere müdahale etmesini içine sindiremedi, adil bulmadı. MHP'ye yapılan bu itibar suikastına prim vermedi. MHP'lilerin kusurlarını görmezden gelmeyi yeğledi. Halkın bu tutumunun sebebi siyasetçilerin yaşayışına önem vermemesi değildi, ancak kurulan tuzak ülkeye kurulmuştu ve bu tuzağa bozmak her şeyden önemliydi. Nitekim halk bozdu bu tuzağı, o kasetleri servis edenler neyi murat etmişlerse tersi oldu; baraj civarında dolaşan MHP yüzde 13 gibi bir oy aldı ki, beklenmeyen bir oydu bu. Sonuçta halk bir kötü niyetli girişimi ortaya sürülen malzeme her ne olursa olsun geri püskürttü.
MİT KASETİ
Başbakan'ın tam da Ortadoğu'ya seyahatinin başladığı gündü. İnternet sayfaları sarsıcı bir kasetle gündemi işgal etti. Şimdiki MİT Müsteşarı, o dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı ve 3 PKK'lı yönetici resmen müzakere ediyorlardı kasette. Bir de İngilizce konuşan koordinatör vardı. Kasetin içeriği çok önemliydi. Daha önce Başbakan'ın inkar ettiği her şey vardı aslında kasette. Ve üstelik bu görüşme Başbakan'ın isteği ve görevlendirmesi üzerine yapılıyordu. Durum böyle olunca bu kasetin niye Başbakan'ın Ortadoğu'da gönülleri fethetmeye gittiği gün servise verildiği de anlaşılıyordu. Kaseti servis edenler bir taşla birçok kuş vurmayı amaç edinmiş olmalıydılar. Birincisi Ortadoğu'ya dönük tarihi gezi gündemden düşecekti, ikincisi içerde AK Parti ve Başbakan Erdoğan tepe üstü çakılacaklardı; üçüncüsü Hakan Fidan gibi yeni Türkiye'yi temsil eden bürokratlar da bu arada aradan çıkartılacaktı. Ancak kasetler servisi edildikten sonra başka bir atmosfer ortaya çıktı. Daha doğrusu, kaset servisi yapanların beklediği hiçbir şey olmadı. Halk devletin PKK ile yaptığı müzakereye tepki göstermedi, Tayyip Erdoğan'a kızmadı, bürokratları linç etmedi. Tam aksine toplumun neredeyse her kesiminden insan devlet ve hükümetin terörü durdurmak için her yolu denediğini düşündü. Kürtler, Hükümetin silahlı mücadele dışında da yollar denediğini gördü. Aslında muhalefet partileri de kaset meselesinin üzerine abanmadı. Örneğin CHP lideri Kılıçdaroğlu hep onda görmek istediğimiz türden sorumlu bir siyaset adamı tavrı sergiledi ki, doğrusu ben etkilendim.
***
Türk toplumu bir yükselen toplumdur ve tek kelimeyle bir siyasi bilinç toplumudur. O nedenle bu toplumu yönlendirmeye amaçlayan, bunun için her yolu deneyen odakların tüm çevirdiği dolaplar Türk milletinin derin sezgilerine çarpıp etkisiz hale gelmektedir.