Hayat devam ediyor, 12 Eylül'ün kudretli savcısı vefat etti, onun oğlu Tunç Soyer bütün Türkiye'nin, bütün dünyanın ilgisini çeken işler yapıyor, yönettiği ilçeyi markalaştırıyor, dünyada sakin şehirler (cittaslow) adı verilen bir trendin ülkemizdeki ilk örneği haline getiriyor.
***
Başkan Tunç Soyer tüm Türkiye'nin, tüm dünyanın ilgisini çeken işler yapıyor. |
Şu günlerde Tunç Soyer'e hükümetin çıkardığı mütekabiliyet-kentsel dönüşüm ve 2B yasalarını iyi incelemesini tavsiye ediyorum.
Bir cümlede CHP Genel Merkezi'ne: Seferihisar'ı ve Tunç Soyer'i iyi izleyin, aradığınız orada...
Yeni Pazar
Amerikan yapımı bir politik filmde şöyle bir konuşma yapıyordu başkan adayı:
"Amerika'nın en iyileri Washington'da değil, Amerika'nın küçük kasabalarında yaşıyorlar."
Aydın'ın küçücük bir belediyesi olan Yeni Pazar'ı görünce, onun medeni, zeki, sempatik belediye başkanını tanıyınca, Amerikan filminde söylenen o cümlenin aslında ne kadar evrensel bir gerçekliğe sahip olduğunu anladım.
Mehmet Yüsran Erden, özel sektörden emekli olmuş harika bir insan. Kendi doğduğu topraklara gelmiş ve hizmet ediyor. O da Tunç Soyer gibi CHP'li bir yerel yönetici. Uygun bir kelime aradım Yüsran Erden'i tanımlayabilmek için, yine bulduğum en doğru kelime "vizyoner". Kesinlikle stratejik düşünmeyi biliyor. Yönettiği ilçenin imkan ve kapasitesi üzerinden çarpan etkiler yaratarak bu kıyıda köşede kalmış ilçeyi ilgi çekici hale getirmeye çalışıyor.
Barcelonalı Messi'nin bir amatör küme takımında top oynaması gibi bir şey bu.
İlk önemli hamleyi yapmış zaten, Yeni Pazar'ı Seferihisar gibi sakin şehir (cittaslow) olarak tescil ettirmiş. Sürekli olarak ilçenin mutfağı ve tabiat güzellikleri üzerinden bir farklılık yaratma arayışında.
Tunç Soyer'in açtığı çığırın tüm Ege'yi etkilediği anlaşılıyor.
Yeni Pazar ziyareti beni çok etkiledi, zaman zaman acımasızca eleştirdiğimiz CHP'lilerin taşra kadrolarında gerçekten üstün vasıflara sahip insanların var olduğunu gördüm. Yüsran Erden'i dinlerken düşündüm: "Şu adamı İstanbul Belediye Başkanı yapsan ne eksiği var?" diye.
Bir de Yeni Pazar ziyareti kendimle ilgili bir şeyin farkına varmamı sağladı: Biz yazarlar çok merkezden bakıyoruz her şeye. Çoğu zaman merkezin gergin havası kalemimizi sertleştiriyor. Zaman zaman merkezin o ağır kutup havasından kurtulmak gerekiyor, ilçelere, beldelere gitmek, oradaki insanlarla konuşmak gerekiyor. Oralarda başka bir dünya ve başka bir gündem var çünkü.
Bana göre de Türkiye'nin gerçek gündemi...