Darbeci işin başında yaptığı işi en mukaddes kavram ve kabullerle meşrulaştırmaya çalışır; ancak çok kısa bir süre sonra güç ve kudretin esiri haline gelir. Elindeki gücü insanlığı iğfal etmek için sonuna kadar ve çoğu kez de acımasız bir biçimde kullanır.
Bunu yaparken ne Allah'tan korkar, ne de kuldan utanır.
Ta ki, devir değişir, devran döner de hukuk adalet için darbecinin yakasına yapışmaya başlayınca, o mağrur darbeci yalnız, korkak; en mukaddes değerlerini bir kalemde satmaya hazır bir aciz insana dönüşüverir.
Darbecinin bu zayıf ve dayanıksız kişiliğinden dışarıya yansıyan ilk hal ise, içine düştüğü durumdan kurtulmak için kolayca yalan söylemesidir.
***
Balyoz, Ergenekon ve 28 Şubat soruşturmaları esnasında darbeci tipini çok yakından bir kere daha tanıdık. Yüksek rütbeli subaylar ifadelerinde daha üst komutanları aleyhine ifade verdiler, ya da yalan söylediler. Savcılar tarafından önlerine belgeler konulduğu vakit de neredeyse önlerindeki masaların altına girecek hale geldiler, küçüldüler. Alt rütbedeki subaylar ise genellikle bir subaya yakışır şekilde onurlu davrandılar ve gerçeği söylediler.
Haklarında tutuklama kararı çıkarılan generallerin GATA'ya koşup kendilerine bir hastalık uydurmaları ne kadar komikti.
Çünkü yaptıkları iş hukuka, nizama ve ahlaka aykırıdır. Çünkü korkuyorlar. |
İşte son günlerde 28 Şubat'ın genelkurmay başkanının milletin gözünün içine baka baka söylediği yalan: "Batı Çalışma Grubu'ndan haberdar değilim" diyor dönemin komutanı. İnsan silah arkadaşlarından ve üzerinde elli yıl taşıdığı üniformadan utanmıyorsa, bari torunlarından utanır. Üstelik kendisinin yardımcısının "emirleri ondan aldık" açıklamasının ardından söyleniyor bu yalan.
Yalan söylüyorlar, çünkü korkuyorlar. Hayatlarını kararttıkları insanların tüm yaşadıkları, bir korku bulutu gibi onların dünyasını kaplamış durumda.
***
Bu darbe davalarıyla birlikte bir başka yalancı tip daha türedi: Korkak darbecileri kurtarmak için fütursuzca yalan söyleyen bir avukat ve gazeteci tipi bu. Kimi ideolojik mensubiyetinden ve gizli darbeci karakterinden dolayı yalan söylüyor ve çarpıtıyor; kimi de doğrudan para için.
Mesela, Balyoz davasının gerekçeli kararında "Gölcük ve Eskişehir'de bulunan dijitallerde bulunan taranmış belgelerin asıları genelkurmayda bulunmaktadır" diye yazıyor. Mahkeme genelkurmayın yazıyla bunu belirtmesinden dolayı gerekçeli karara alıyor.. Ancak, o malum çevreler, sanki mahkeme "tüm CD'lerin asıları genelkurmayda var" demiş gibi toplumu dezenformasyona tabi tuttular. Önce genelkurmayı açıklama yapmaya zorladılar, genelkurmay "bütün dijitallerin asılları bizde değil" diye açıklama yapınca da "bakın gördünüz mü, genelkurmay mahkemeyi yalanladı" diye bangır bangır bağırdılar.
Daha doğrusu yalan söylediler.
Gölcük ve Eskişehir'de bulunan dijitallerin asılları genelkurmayda.
Mahkemenin söylediği bu, genelkurmayın da yazıyla kabul ettiği bu.
Gerçek değişmiyor; darbeciler de darbeci yandaşları da kolayca yalan söyleyebiliyorlar!