Giriş Tarihi: 19 Ocak 2013, 20:41
Dün ve daha önceki gün Türkiye'de "cenazeler günü"ydü.
Dün İstanbul'da Mehmet Ali Birand'ın cenaze merasimi vardı. Güzel bir insanın cenazesiydi, dualarla uğurlandı. Doğru yerde duran insanların millet tarafından sadece yaşarken değil, öldükten sonra da nasıl hayırla yad edildiğine unutulmaz bir örnek oldu Birand'ın cenazesi. Eminim bu iyi insan için yapılan bütün dualar yerini bulacak. O, hatırasına gösterilen bütün saygıyı ve sevgiyi sonuna kadar hak etmişti. O nedenle medyanın ona ayırmış olduğu geniş yer onun hakkıydı.
Allah gani gani rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
***
Dünden bir önceki gün Diyarbakır'da PKK'lı kadınların cenazeleri vardı. Bir cenaze töreni değildi, bir siyasi mitingdi bu. Olay çıkmamasına bütün bir Türkiye çok sevindik. Hiç olmazsa hükümetin başlattığı ve toplumun büyük beklenti içine girdiği barışma süreciyle ilgili bir kez daha travma yaşamadık. O bölgede terörü yapanlar, teröristlik yapanlar o gün en iyi bildikleri işi yapmadılar ve tabiatıyla da herhangi bir olay çıkmadı.
Aslında sevinmek işimize geldiği için seviniyoruz, o gün orada, o cenaze mitinginde çok çirkin görüntüler vardı. PKK bayrağına sarılmış tabutlarla geçit resmi yaptı Türkiye düşmanları. Ne yapsın zavallı Türk polisi, aldığı talimat "bulaşmayın" olduğu için kenarda içleri kan ağlayarak beklediler. Esasen o meydanda yaşananlar mevcut yasalara göre bal gibi suçtu.
Üstelik ne biçim bir cenaze töreni bu? O meydanda cenaze kaldırmak için bulunanlar kim? Hangi milletin çocukları?
Hadi bir tek Türk bayrağı yok, anladık; ama o meydanda bir tek dini kavram da yoktu.
Dün Ahmet Hakan Hürriyet'te yazmış: "Bir Allah rahmet eylesin" lafı bile yoktu diye.
Bu Allahsız, kitapsız, rahmetsiz ve peygambersiz cenaze mitingi iki gündür gazetelerde hala en büyük yeri işgal ediyor.
Bu gazete ve televizyonları kınıyorum. Niçin kınadığımı yazımın devamında okuyabilirsiniz.
***
Altı yıl önce bir cinayet işlendi bu ülkede. Alçak bir cinayetti, karanlık bir cinayetti. Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hrant Dink, bugün pek söylenmiyor ama, "Türk'ün zehirli kanı" gibi ifadelerin yer aldığı bir yazı yazdı. Karanlık odakların eline bir tür gerekçe verdi. Onu öldürdüler. Yazdığı ne olursa olsun, Hrant Dink de Mehmet Ali Birand gibi iyi bir insandı. O nedenle bu ülkenin insanları onun hatırasına saygı duyuyor ve onu bir mazlum insan olarak yaşatıyorlar.
Dün gazeteler altı yıl önce öldürülen Hrant Dink haberleriyle doluydu.
İtirazım mı var buna?
Hayır, asla!
Ama...
***
Dünden bir önceki gün bu ülkede bir cenaze daha vardı. Bir şehidin cenazesiydi bu. Bizi, ülkemizi, insanımızı korumak için görev yapan polis Cengiz Engizek'in cenazesi. 32 yaşında genç bir adamdı. Bir çocuğu vardı, bir karısı vardı her akşam onun yolunu bekleyen. Kahraman Maraş Ulucami'den cenazesi kalktı. On binlerce insan yürüdü bu cenaze töreninde. Tekbirler getirdi on binler. Şehit polis Cengiz'e Allah'tan rahmet dilediler. Onun için Fatihalar okundu, hatimler indirildi.
Bir Müslüman Türk'ün cenazesiydi bu.
Şu yukarıda anlattığım Allahsız kitapsız PKK'lılardan birinin kurşunuyla şehit olmuştu.
Belki de öyle olduğu için olacak, bizim büyük! medyamız tarafından diğerleri kadar değerli görülmedi şehit cenazesi.
Bazıları hiç yer vermedi, bazıları ise ayıp olmasın diye herhalde, bir köşeye sıkıştırıvermiş "on binlerin yürüdüğü" haberini.
Allah'tan bu ülkenin adam gibi bir Başbakanı var da, hiç olmazsa onun ağzından şehit polis Cengiz'in hikayesini duyabildik.
Bir kez kınamak yetmez, bin kez kınıyorum Türkiye'nin medyasını!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.