Dünkü yazımda Başbakan Erdoğan'ın iç siyasette yaptığı peş peşe hamlelerden söz etmiştim. Siyasi hamleler sadece iç siyasetle de sınırlı değil, bana göre çok iyi tasarlanmış ve üstelik iç politikayı önemli ölçüde manipüle edecek dış hamleler de yapıyor Başbakan Erdoğan.
İşte size bir dış hamle: Bana göre konjonktür itibariyle hiç gereği yokken "Şanghay İşbirliği Örgütü'ne alırlarsa AB'ye Allahaısmarladık diyebiliriz" deyiverdi Başbakan. Üstelik daha önce yaptığı gibi "latife" yapmadığını da özellikle hissettirdi. Bu düşüncesini AB'nin elli yıllık haksız tutumuna bağladı. Başbakan'ın bu hamlesine herkes şaşırdı, içerde kafalar karıştı, dışarda, özellikle de Avrupa'da şaşkınlıktan ve ne diyeceklerini bilememezlikten kaynaklanan derin bir sessizlik havası oluştu. İşin ilgi çekici yanı, bir TV kanalında başlattığı tartışmayı hemen akabinde yaptığı orta Avrupa gezisine taşıdı ve etkili bir biçimde sürdürdü.
***
İşin bir diğer ilginç yanı daha var: Başbakan açıkça AB'ye yüklenirken ve üstelik de Yunanistan'la ilişkilerimiz de pek öyle iyi değilken, aynı anda Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılışına izin verdi. Bu biraz tuhaf değil mi?
Yeni baştan düşünelim. Bize karşı sürdürdüğü politikalarla gururumuzu inciten Avrupa. Avrupa'ya en ağır sözleri söyleyen bir başbakan ve AB'nin bizden istediği bir tavizin sessiz sedasız verilmesi.
Başbakan bütün bunları bir arada yapıyorsa o zaman kafasında devreye sokacağı bir program var demektir.
Bu, AB'nin incittiği Türk gururunu onaracak, Batı'ya en kuvvetli mesajı verecek bir hamle olmalı.
Avrupa'ya "Biz artık kendi medeniyet izlerimizi takip edeceğiz, sizi değil" diyen bir hamle.
Bu kadar güçlü bir mesajı hangi sembolle verebilir Başbakan Erdoğan?
Heybeliada Ruhban Okulu'nu açarken...
Sakın Ayasofya'yı da Müslümanlara açmasın!
Bunun şık bir tarihi hamle olacağı çok açık.
***
Başbakan'ın hamlelerinin bir geometrisi ve bir matematiği var, bu çok belli. Her iç ve dış hamlenin varmak istediği siyasi hedeflere doğrudan veya dolaylı tesirleri var.
Mesela, Kürt konusunda çözüm sürecini başlatması anayasa ve referandum konusunda elini rahatlatacak Başbakan'ın.
Referanduma giderken "AB adaletsizliği" üzerinden yelken şişirecek ve Ayasofya sembolünün vakumlayıcı gücünü devreye sokacak. Ayasofya deyip geçmesin kimse, o sembolün o kadar etkili çağrışımları vardır ki, bu hamleyi yapan bir lideri bu millet baş tacı eder.
Referandum ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yaşanacak bu gelişmelerin toplumun siyasi zihin coğrafyasını nasıl etkileyeceğini bir düşünün.
Görüldüğü gibi Başbakan ardı ardına zekice ve geleceği kurgulayan hamleler yapıyor.
Peki, buna karşılık muhalefet ne yapıyor?
Bilen varsa söylesin...