Geçtiğimiz salı günü Deniz Baykal'ın CHP Grubu'nda konuşma yapacağı haberi duyulunca herkeste bir beklenti oluştu. Herkes bekliyordu ki Deniz Baykal çizmelerini giyecek ve Kılıçdaroğlu yönetimini ağır eleştirilere tabi tutacak.
Doğrusu ben de bu beklenti içinde olanlardan biriydim, zira köşesinde sessiz sedasız duran Deniz Baykal bir süredir gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı yakın çevresine ifade ediyordu.
Ancak hiç kimsenin beklediği olmadı, Deniz Baykal kimseyi incitmeden partinin birlik ve beraberlik içinde olma ihtiyacından söz etti ve herkesi bunun için göreve davet etti. Ulusalcı-yenilikçi ayrımını reddetti. Kıdemli bir muhalefet lideri olarak belli ki Başbakan Erdoğan'nın peş peşe yaptığı siyaset hamleleri karşısında partisinin ezildiğini hissetti. Bu nedenle profil göstererek zihinlerde tekrar yer almaya çalıştı.
***
Görünürde Baykal'ın bu çıkışında bir parti içi muhalefet hareketi başlatma düşüncesi yok, ancak Baykal gibi kurt bir siyasetçinin CHP grubunun zihninde bir Baykal-Kılıçdaroğlu mukayesesi yaratmamış olduğunu da söyleyemeyiz. Eminim ki birçok CHP'li milletvekili, "Şu günlerde keşke Deniz Baykal genel başkan olsaydı" diye düşünmüştür. Fakat ilginç bir durum, Deniz Baykal'ın hükümete, yeni anayasaya muhalefet eden görüşleri ne medyada ne de kendi partisinde çok fazla yankı buldu. Sıradan bir siyaset haberinin ötesine geçemedi bu konuşma. Belli ki kamuoyu ve piyasa Deniz Baykal'ın seslendirdiği fikirleri ve korkuları değil, hükümetin yönettiği süreçleri ve burada öngörülen umudu satın almış. Sonuç olarak bu konuşmanın parti içine dönük provokatif bir yönünün olmadığını, ancak Türkiye'nin tartışma konularına dönük olarak CHP grubunu pro-aktif olmaya zorlayan bir konuşma olduğunu söyleyebiliriz.
***
Medya ve siyaset Baykal'ın CHP grubuna söylediği sözleri fazla dikkate almadı ama ben Baykal'ın bu çıkışını çok önemsiyorum. Deniz Baykal o konuşmasında çok önemli muhalefet kavramlarının adını koydu. Mesela anayasaya "mübadele anayasası" dedi. "Türk kavramına sahip çıkmalıyız" sözü CHP tarafından Baykal'ın aklından geçirdiği biçimde politize edilir ve bunun üzerinden topluma dönük bir politika geliştirilirse öngörülmez bir biçimde siyaseti etkileyen bir manivelaya dönüşmüş olur.
Benim başından beri "Türk kavramı" konusunda dikkatli olunması gerektiği yönündeki uyarılarım aslında CHP ve MHP'nin bu konuda yıpratıcı bir siyaset yaparak anayasa çalışmalarını inkıtaa uğratabileceklerine dair korkumdandı. BDP gibi unsurların Türk kavramı üzerinde tepinmesi bu ülkenin en makul insanlarını bile bir anda çileden çıkarabilir.
Baykal, Türk siyasetinin inceliklerini ve Türk toplumunun bu konulardaki duyarlılıklarını bilen biri olarak bir siyaset hamlesi yapmıştır ve bilinmelidir ki arkası gelecektir.