• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

"Çalışmak, kendini ispat etmek demek"

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05 Eylül 2010, 18:47
En büyük hayalinin yazarlık ve aktif politika yapmak olduğunu söyleyen turizmci Fatoş Kayacan Hataylı, kadının iş hayatındaki engellerin üstesinden geldiğini ama 'erkekler meclisi'nin henüz kadınlara kapalı olduğunu söylüyor

Fatoş Kayacan Hataylı'yı yıllardır tanırım. Kadınca'da çalışırken, kardeş dergimiz Ev Kadını'nda çalışmaya başladı. İlk yazısının heyecanını kısa sürede üzerinden attıktan sonra, dergiciliği o kadar çok sevdi ki kendi dergisini çıkardı.
Son 4 yıldır küçük kızıyla beraber kurdukları Hatsail Turizm'in başında. Hatay'daki bir yerel gazetede de köşe yazarlığı yapıyor.

DÖNÜM NOKTASI

İstanbul doğumlu, Fatoş Kayacan Hataylı. Uğradığı silahlı saldırı sonucu hayata veda eden Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Kemal Kayacan'ın kızı. Babasının görevleri dolayısıyla ilk ve orta eğitimini İstanbul'da, İzmir'de gördü ve son olarak üniversiteyi de Ankara'da okudu. Şimdiki adıyla İletişim Fakültesi mezunu.
* Çalışma hayatına nasıl başladığınızın öyküsünü bir de sizden dinleyelim?
- Okulu bitireli 10 sene olmuştu. İki küçük kızımla eve kapanmıştım ve tam bir ev kadını modeline dönmek üzereydim. İşin acı tarafı çevremdeki herkes bu durumdan son derece hoşnuttu. Kısacası tam anlamıyla hayatımın dönüm noktasındaydım.

ÇOK MUTLUYDUM
* Pek çok kadının yaşadığı bunalım...

- Evet, ben de bunalıma girmek üzereydim. Şayet o tarihte bir işe başlamaz isem; deyim yerindeyse, hayatımın kayacağını ve bir daha da asla toparlanamayacağımı hissediyordum. Ancak, çocuklarım çok küçük olduğu için, evden çalışabileceğim bir iş olmalıydı. İlk olarak Gelişim Yayınları'nda rahmetli Duygu Asena'nın yanında 'Okuyucu Mektupları'nı cevaplandırmaya başladım. Bu çok küçük ve çok basit bir işti ama ben çok mutluydum.
* Çalışmak ne demek? Nasıl bir his?
- Çalışmak, benim için her şeyden önce kadın olarak bir şeyleri yapabilmeyi ve başarmayı, en önemlisi kendimi ispat etmeyi ifade ediyor. O yüzden çok mutluydum.
* Okurken veya daha sonra hedef neydi? Bunlara ulaşabildiniz mi?
- Hedefim önce yazar olmak, sonra da politikaya atılmaktı. Kitabımı tamamlayamadım ama yazar oldum. Halen de Hatay'da çıkan bir yerel gazetede köşe yazarlığı yapıyorum. Ama aktif siyaset kısmet olmadı.

KALİTELİ KADIN
* Neden?

- Kadın olarak hiçbir zorluk yaşamadım. Beni ticari hayattaki deneyim eksikliği çok yordu. Ama siyasette daha çok zorluklar yaşadım. Yine de bunu başarısızlık olarak görmüyorum. Ayrıca, sorumlusu ben değilim. Çünkü erkekler, 'Bıyıklılar meclisi'nde akıllı ve kaliteli kadına yer vermek istemiyorlar.
* Aile ve eşin önemi çok büyük kadının kariyerinde. Ne dersiniz?
- Allah ömür versin, başta çocuklar, eşim ve annem her zaman yanımda. Zaten çocukların eğitimi, koleje hazırlık sınavları falan derken profesyonel olarak çalışma hayatına geç başlamış oldum. Ama hakkını da yemek istemem, ilk başlarda çalışmama karşı çıkan eşim, daha sonra her konuda bana destek oldu.
* Anne olmak kadını engelleyen bir faktör mü?
- Hayatımda en kızdığım ve eleştirdiğim tipler, doğurganlığının arkasına sığınmış kadın tipleri. Çünkü bunlar ezilmeye mahkum kadınlar. Aslında "çocuk da yaparım kariyer de" lafı hiç de yanlış değil. Zaten marifet ikisini de yapabilmekte.
* İki kızınız var. Onların kariyerinde etkiniz oldu mu?
- Olmaz olur mu? Ben ev kadını rolünü benimsemiş olsaydım. Kesin beni taklit edebilirlerdi. Onlara sürekli olarak mutlaka okumalarını, iş sahibi olmalarını, iki ayaklarının üstünde durmayı öğrenmelerini, isterse bütün bunlardan sonra da evlenebileceklerini aşıladım.

Engeller azaldı
Kadın yönetici sayısı giderek artıyor.
Çünkü;
* Kadınlar okuyor, üniversiteye gidiyor, uzmanlaşıyor ve aldıkları bu eğitim sonucu iş hayatına atılıyorlar.
* Kadınlar, erkeklerin kendilerinden üstün olmadığını biliyordu. Erkekler de kadınların kendilerinden eksik tarafları olmadığını anlamış bulunuyorlar.
* Toplum uyandı artık. Baba olsun, koca olsun bu engel faktörü, tam olarak kalkmasa bile azaldı.
* Tabii ekonomik koşulları da göz ardı edemeyiz. Çünkü artık kadınlar da çalışmak zorundalar.

Bir zamanlar mankendi
* Lise sondayken mankenlik ve zarafet kursunu gittim. İçimde hep manken olma isteği vardı ama bunu dile getirmeye utanıyordum. İzmir'de bir defile izleyince, kararımı verdim. Zaten mankenlik ve zarafet kursuna gidince, bu merakın kursla sınırlı kalmayacağını anlamıştım.
* Ankara Olgunlaşma Enstitüsü ile mankenliğe başladım. Olgunlaşma'da manken olmanın şartları vardı. Çok iyi aile kızı olmak gerekiyordu. Eğitimli ve lisan bilmek de şarttı. O zamanki bütün manken arkadaşlarım böyleydi. Sadece güzel olmak yetmiyordu.
* Babamı ikna etmeye çalışırken üç isim öne sürdüm. Çağla Kurtuluş, Lale Akatlı ve Başak Gürsoy... Biz mankenlikte onlardan sonra gelen gruplarız. "Baba, onlara babaları izin veriyor" dedim. Babam da aydın bir insan olduğu için bunu kabul etti. Sadece "Ankara Olgunlaşma'nın dışına çıkma" dedi.
* O yıllarda mankenliğin ne olduğu bilinmiyordu. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın hanımı bile "Fatoş'un mankenlik yapmaya ihtiyacı mı var?" demişti. 10 yıl süreyle podyuma çıktım, evlenince bıraktım.
* Babam görevdeyken, "Onun kızı manken" diye haberler yaptılar. Babam bu sözlere kulaklarını tıkadı. Hatta Kuvvet Komutanı iken benim defilemi kamerayla bile çekti. Ben de onu utandıracak bir yaşantı içinde hiç olmadım.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.