Yaprak Dökümü, Aşk-Memnu, Fatmagül'ün Suçu Ne? Adlı televizyon dizilerinin senaristleri Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu'nda söz ediyorum. İkisini tanırım. İkisi de arkadaşım. Ece ile iki yıl birlikte çalıştık. Hazırlayıp sunduğum "Aşk ve Kadınlara Dair" adlı programın yayınlandığı Elmax kanalının genel yayın yönetmeniydi. Senaristliğinin yanı sıra başarılı bir televizyoncudur. Kadınların, seyircinin ne istediğini iyi bilir.
Senaryo yazmak da hiç kolay iş değildir ayrıca. Birçok şeyi bilmek yetmez, işin duygusunu, kimyasını, matematiğini de vermek gerekir. Ece ile Melek çok iyi bir uyum yakaladılar ve birlikte çok güzel işlere imza attılar.
Sözünü ettiğim dizileri birlikte yazıyorlar. Sabah 9'da başlıyorlar mesaiye birinin evinde veya ofiste buluşarak. Tabi önce televizyon dilinde treatman denilen hikayeyi yazıyorlar. Yani bir dizide seyrettiğimiz sekansları tek tek bölümlere ayırıyor ve olacakları belirliyorlar. Yaklaşık 40 sekans oluyor 90 dakikalık bir dizide. Sonra paylaşıyorlar bu bölümleri diyalogları yazmak için. Yeniden biraya geldiklerinde okuyup, varsa mantık hataları, düzeltip her cümlenin, her kelimenin üstünden tek tek geçiyorlar.
HEP BİRLİKTELER
Kelimeler çok önemli onlar için. Yıllardır birlikte çalışmaktan o kadar aynı düşünüyorlar ki, aynı esprileri yaptıkları bile oluyor: "Çok hoş bir dilimiz var ortaklaşa. Başkalarıyla iletiyim kurarken zorlanıyoruz, bazı şeylerin aramızda kodları var." diyor Melek Gençoğlu.
Yıllar öncesinden başlıyor tanışıklıkları. Mahallenin Muhtarları, Koçum Benim, Ana Kuzusu kalabalık bir ekiple yazdıkları diziler. İlk ortak ürünleri "Yaprak Dökümü". Onun başarısı diğer dizileri doğuruyor.
Birçok kez filmi ve dizisi yapılan Reşat Nuri Güntekin'in bu unutulmaz eserini dizi yapmaya karar ermelerinin nedenini şöyle anlatıyor Ece Yörenç.
"Elmax'ta yayınlanan bir program için Bennu Yıldırımlar'la yapılan röportajın montajını izlerken, hikaye bir anda gözümün önüne geldi. Düşündüm ki şu anda yaşadığımız yaprak dökümü o zamankinden farklı değil, sadece enstrümanlar değişmiş, alafrangalaşmanın yerini kredi kartları falan almış. Hemen Ekrem Çatay'a anlattım düşündüklerimi. (Elmax'ın ve Ay Yapım'ın sahibi). Dönem filmine sıcak bakmadı Ekrem Bey. Bugüne uyarlayacağımızı anlatınca 3 dakikada ikna oldu ve 1 saat içinde telif haklarını aldık ve hazırlıklara başladık."
SAĞLIKLARI İYİ
Melek Gençoğlu da, "Ece haber verince çok heyecanlandım. Bugüne kadar yapılmış her işi izledik. Televizyonda bildiğim kadarıyla ilk kez günümüze uyarlanan bir iş yapacaktık. 1.5 yıl çalıştık üstünde." diye anlatıyor yaptıkları işi.
Kolaya kaçmak değil yaptıkları. Emek var, araştırma var, yaratıcılık var. Ece, Ankara Dil Tarih Çoğrafya Fakültesi'nde okumuş. Olaylar nedeniyle okulu bitirememiş. Melek ise, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu.
Demek istediğim eğitimliler de.
Onların ruh sağlığından endişe eden AKP milletvekili Halide İncekara endişelenmesin, ruh sağlıkları da gayet yerinde. Ece inanılmaz neşeli, eğlenceli bir kadın. Pozitif enerji verir herkese. Melek de öyle. İkisi biraraya gelince sohbetlerinin tadına doyum olmaz. Eminim Halide Hanım da çok sever onları, birlikte pek çok güzel şey paylaşırlar.
Yaptıkları iş çok önemli. Hele tecavüze uğrayan kadının yaşadıklarını anlatan "Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisi hepsinden daha önemli. Çünkü bu dizide tecavüz özendirilmiyor, tam tersi tecavüzün sebep olduğu felaketler ele alınıyor. Bir kadının ve o kadınlarla birlikte yakınlarının hayatının nasıl değiştiği, bu olayın nelere mal olduğu anlatılıyor. Tecavüze uğrayanın değil tecavüz edenin hayatının kararması gerektiğine değiniliyor. Yıllardır tecavüz eden kadının intiharından başka bir seçeneğin sunulmadığı filmlerden sonra bu dizi bu yaraya parmak basan tek dizi. Halide İncekara'nın diziyi bu gözle izlemesini isterim.
