Survivor'a katılanlar bir deri bir kemiğe döndü. Bu da gösteriyor ki, yemek yemeyene kilo da yok. Adadakiler ekmek yemiyor, tatlı yemiyor, tuz yemiyor, yani klasik üç beyaz yok, kahvaltıda peynir yok, zeytin yok, bal yok, sadece muz var. Ya da Mustafa Toplaoğlu'nun dediği gibi "Happy ceviz".
Bütün gün baklava börek yense bıkar insan. Adadakiler de Hindistan cevizi yemekten bıktı. Zaten Bayar insanı tadı, sürekli yediniz mi bir daha yemek istemezsiniz. Ama başka bir şey yoksa, yapacak bir şey de yok.
Bundan sonra adaya gidecek olanların, adanın iklimini araştırmaları ve orada yetişen bitkileri tanımaları ve neler yapılabileceğini öğrenmelerini öneririm.
İnsanoğlu yemeği nasıl keşfetmiş? Yöresinde bulduğu otları tadarak, deneyerek, bu uğurda hayatını kaybederek, -belli mi olur yediğiniz ot veya meyve zehirlidir- bulmuş domatesi, ıspanağı, muzu...
ÜNLÜ OLMAK
Ege biliyorsunuz o bakımından zengindir. Anadolu'dakilerin çoğu bilmez Ege'de yetişen otları. Egeliler bunları toplar, kavurur, haşlar yemek yapar, bazılarını çiğ yer ve karnını doyurur.
Bütün günü muzla veya hindistan cevizi ile geçirmek hakikaten kötü bir şey. Arada bir şeyler yiyorlardır diye düşünüyorum, yoksa gerçekten insan bayılır, belki de serum veriyorlardır bayılmasınlar diye.
Aslında balık nasıl tutamıyorlar anlayamıyorum. Adada en çok olması gereken şey balık. Tabii balık kayalıklarda, kıyılarda olur, oralarda dolaşmaları gerekir balık avlayabilmek için.
Tabii dışarıdan ahkam kesmek kolay, orada yaşamak lazım. Yaşanır mı? Niye yaşanır? Orası da ayrı bir konu. Diyeceksiniz ki geçen yarışmanın birincisi hem ünlü oldu hem para kazanıyor, reklamlarda oynuyor, dizilerde oynuyor, daha ne olsun?
Mete Türkben
Birer birer gidiyor dostlar. Sık sık camiye ve mezarlığa gider olduk. Bir arkadaşı daha uğurlayacağız. Mete'yle Söz gazetesi sırasında tanıştık. Dış Haberler editörüydü, bense Yaşam: Kadın-erkek bölümünde. Yan yanaydı masalarımız.
Sık sık atışırdık karşılıklı olarak. Neşeli, hayatı ti'ye alan, kendisiyle dalga geçmeyi bilen, gülmeyi, eğlenmeyi seven, çok okuyan, üç dil bilen değerli bir gazeteciydi.
En son bir yıl önce karşılaştık bir yerlerde, konuştuk, güldük, eğlendik yine. Bugün gazetede okudum ki, aramızdan ayrılmış. Güle güle sevgili dost...