• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Burada olup bitenler

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26 Haziran 2013, 18:40
Osmanlı Padişahı III. Selim, 1789'da tahta çıktıktan sonra, dışarıda esen rüzgarlar hakkında kendisini aydınlatması için, o zamanlar 'reisülküttap' deniler Dışişleri Bakanı Atıf Efendi'den bir muhtıra ister. Malum, Fransa'da büyük bir devrim yaşanmaktadır, reform yapmak isteyen III. Selim de bu gelişmelerin ayrıntılarını bilmek istemektedir.
Atıf Efendi, bizzat gidip yerinde inceleme yaptıktan sonra padişaha sunduğu meşhur muhtırasında özetle şunları yazar:
"Burada Voltaire, Rousseau adlı zındıklar ve onlardan beter ukalalar, peygamberlere sövmek, büyükleri zem etmek, bütün dinleri kaldırmak, Cumhuriyet ve eşitliği ima etmekten ibaret bir takım kışkırtıcı düşünceler yaymışlardır. Aslında fitne ve fesattan başka bir şey olmayan bu düşünceler -frengi hastalığı gibi- halkın beyinlerine işlemiştir. İşin garip yanı, halk da rağbet etmektedir bu düşüncelere.

İNSAN HAKLARI
İşte bunların etkisinde kalanlar, birkaç yıl önce, bir fitne ve fesat ateşi tutuşturup çevreye yaymışlar, Allah korkusunu kaldırıp ar ve namusu mahvetmişler. Fransız halkını vahşi hayvan kıyafetine sokmaya çalışmışlar, bununla da yetinmeyip -her yerde kafadarlar sağlayarak- İnsan Hakları dedikleri isyan bildirilerini yabancı dillere çevirtip, milletleri hükümdarları aleyhine kışkırtmışlardır. Burada olup bitenler budur aslında."
Günlerdir Gezi'de olanları anlamaya çalışıyoruz. Toplum ikiye ayrılmış durumda. Yüzde elli bunun komplo olduğuna, giderek güçlenen Türkiye'yi yıkmak için yapıldığına inanıyor. Yüzde elli ise ne asker, ne sivil vesayet altına girmek istemediğini belirterek, hayatına karışılmasına, yaşam tarzına müdahale edilmesine istemediğini, bunun için sokaklara döküldüğünü, tweet attığını söylüyor ve de mazlumun yanında olmak için. Çünkü esas tepki polisin, önüne gelene biber gazı sıkması, coplaması, plastik nermi sıkması ve ilaçlı sularla püskürtmesi üzerine patladı.

ASLINDA NE OLDU?
Bir yanda polislerin deniz kenarında oturan gençleri coplayıp, saçını çekmesi, pencereden seyredenlerin gözü önünde vatandaşı yerlerde sürükleyerek gözaltına alması, otoparkta sıkıştırdıkları gençleri ölesiye dövmesinin görüntüleri. Öte yanda hükümetin büyükelçilere de gösterdiği görüntüler. Hükümete göre bunun adı Vandalizm.
Yine ikiye ayrılmış durumdayız. Yüzde elli bunun vahşet olduğunu düşünüyor, diğer yüzde elli ise polisin müdahale biçiminin kabul edilemez olduğunu. Özellikle biber gazı ve ilaçlı su kullanımı. Biber gazının olayların yaşandığı semtlerde evlerinde oturan veya sokaktan geçen birçok insan, özellikle astım ve kalp hastası olanlar, hamileleler, çocuklar, bebekler, kedi ve köpekleri, kuşlar etkilendi. Evlerin içine kadar gaz kapsülleri girdi.
Kısacası bir süredir burada bir şeyler oldu. Ve biz günlerdir burada "aslında ne olduğunu" anlamaya çalışıyoruz. Ama giderek birbirimizi anlamamakta direniyoruz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.