Nüfusun yarısını üretime katmadan kalkınma mümkün olmadığına göre bunun sürdürülebilir olması da mümkün değil. Sürdürülebilir bir kalkınma için kadınların iş gücüne katılımı büyük önem taşıyor. Ama sadece çalışma hayatının içinde olmaları yetmez. Tepelerde yani karar mekanizmalarında da olmaları şart. Yani yönetim kurullarında, yani icra kurullarında, yani danışma kurullarında da kadınlar olmalı. Ve buralardaki oranları da göstermelik değil en azından yüzde 30'un üstünde olmalı. O zaman hem eşitlikten hem demokrasiden söz edebiliriz ve kalkınmanın sürdürülebilir olmasını sağlamış oluruz. Geçtiğimiz hafta İstanbul'da yapılan 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde ele alınan konulardan biri de buydu. Konuşmacılardan biri de gazetemiz genel yayın yönetmeni Şebnem Bursalı idi. Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi karar mekanizmasında yer alan yöneticilere ev sahipliği yapıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açılış konuşmasını yaptığı zirveye her yıl olduğu gibi yine çeşitli ülkelerin eski ve yeni başbakanları, bakanları, bakan yardımcıları, meclis başkanları, üniversite rektörleri, şirketlerin CEO'ları, yani karar mekanizmasında olan yöneticiler katıldı.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
Zirvenin bu yılki konusu "Yerelden Küresele İpek Yolu'nda Ekonomi ve Enerinin Geleceği" idi. Eşzamanlı olarak yapılan oturumlardan birinin konusu da biraz önce de değindiğim gibi "sürdürülebilir kalkınma" idi. Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu'nun yönettiği oturumda Şebnem Bursalı'dan önce sırasıyla Romanya Prensi Prens Radu, Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Daniela Bobeva, Bosna Hersek Federal Bilim ve Eğitim Bakanı Damir Masic, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Dr. Hadi Soleimanpour birer konuşma yaptı. Prens Radu, "İyi yönetişim"in öneminden bahsetti. Bunun için de adam kayırmadan işin uzmanlarına verilmesi gerektiğini söyledi. Daniela Bobeva, insanların değişim istediğine, gençlerin bu yüzden sokaklara döküldüğüne, yöneticilerin de bu talepleri dinleyerek doğru şeyleri yapması gerektiğine değindi. Diğer konuşmacılar da eğitimden, uzmanlıktan, sorumluluktan, sanayileşirken çevreyi ihmal etmemekten söz ettiler.
KADIN KİMLİĞİ
Ve kadınların istihdama katılımından. Tabii Avrupa'nın pekçok ülkesinde böyle bir konu bizdeki kadar hayati önem taşımıyor. Çünkü orada kadınlar eğer isterlerse çalışma hayatının her kademesinde yer alabiliyorlar. Bu konuda rahatlar ve üzerlerinde bir baskı yok. Nitekim Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Danieala Bobeva, kendini bildi bileli çalışma hayatının içinde olduğunu ve evli ve çocuklu olmasının (aynı zamanda babaanne) mesleğini yapmasına engel olmadığını söyledi. Kadın-erkek eşitliği Avrupa ülkelerinin çoğunda epey yol kat etmiş bir konu. Cinsiyet ayrımcılığı da yapılmıyor. Kadınların giyimine erkekler karışmıyor en azından. Ne giyeceğine siyasi otorite de karar vermiyor. Bu nedenle etek giymekte bir sakınca görmemişti Bobeva. Ve oturduğu zaman etekleri dizinin üstüne çıktığında eteğini çekiştirmeyi de aklına getirmedi. Çünkü orada kadın kimliği ile değil, görüşleri nedeniyle vardı. Ama aynı zamanda bir kadındı ve kadın olarak elbise giymişti. Ve otururken diğer konuşmacılar gibi bacak bacak üstüne atmak onun da hakkıydı. Salondakiler de zaten onun bacağıyla değil, söyledikleri ile ilgilendi.
