Minareden mendil uçurma
Araştırmacı yazar Yılmaz Göçmen’in ortaya çıkardığı geleneğe göre, Toptepe Camisi imamı Mehmet Efendi, yuva kurmak isteyen genç kızların özenle işledikleri mendilleri Cuma günleri ‘sala ile ezan’ arası minareden atardı. İnanışa göre, mendili uçan genç kız kısa zamanda bir eş bulurdu.
- Cumartesi
- Giriş Tarihi: 14 Kasım 2020
Tire'nin, doğal güzellikleri ile ünlü tarihi semtlerinden Toptepe Camisi'nin 1922 yılında vefat eden imamı Helvacızade Hacı Hafız Mehmet Efendi'nin başlattığı 'minareden mendil uçurma' geleneği günümüzde unutuldu. Araştırmacı yazar Yılmaz Göçmen'in ortaya çıkardığı ilginç geleneğe göre, evlenip, yuva kurmak isteyen genç kızlar İmam Mehmet Efendi'ye gelerek ona özenle işledikleri mendillerini verir, o da genç kızların verdiği mendilleri sadece Cuma günleri 'sala ile ezan' vakti arası minareye çıkarak dualar eşliğinde oradan atardı. İnanışa göre, minareden mendil uçuran genç kız kısa zamanda hayırlı ve yakışıklı bir eş bularak yuvadan uçup giderdi.
UMUT UÇURDU
'Minareden mendil uçurma' geleneğinin 1900'lü yılların başında Ekinhisarı ve Toptepe'de gözde bir ritüel haline dönüştüğüne işaret eden araştırmacı yazar Yılmaz Göçmen, "Zamanla bu gelenek tüm Tire'ye yayıldı. Ancak, başka hiçbir camide uygulanmadı. Ardından, önce Ödemiş, Bayındır, Birgi, Selçuk gibi yakın ilçeler ve illerden sonra da tüm ülke genelinden Tire'ye akın başladı. Özellikle yaşı biraz geçmiş, kısmetini arayan genç kızlar, kısa sürede şöhreti her yere yayılan imam Helvacızade Hacı Hafız Mehmet Efendi'ye minareden uçursun diye işlemeli mendilleri vermek için adeta birbirleriyle yarışır oldu. Yüreği sevgi dolu imam efendi de hiçbir genç kızı kırmadı. Hepsinin mendillerini sıraya koyup, dualarla minareden uçurdu. Ne para istedi ne de hediye kabul etti. Hepsini iyi niyetle Allah rızası için yaptı" dedi.
ÖMÜR, EZANLA NAMAZ ARASI
Helvacızade Hacı Hafız Mehmet Efendi'nin ününün kulaktan kulağa yayıldığını ve meraklı kişilerin her fırsatta çevresini sardığını anlatan Göçmen, "İmam efendinin ritüeli o kadar merak uyandır ki kendisini tanıyan, tanımayan herkes fırsatını bulduğunda, 'Hocam, mendilleri niye sadece Cuma günü minareden uçuruyorsun?' diye sorduklarında, 'Cuma dinimizce mübarek bir gündür. Cuma saati de mübarek bir saattir. Neden sala ile ezan arasını beklediğime gelince, insan doğunca kulağına ezanı okunur, namazı kılınmaz. Ölünce ezanı okunmaz namazı kılınır. Bunun anlamı insan ömrü ezanla namaz arası kadar kısadır. Mendilleri bu yüzden sadece o vakitte uçururum' şeklinde yanıtlarmış. Böyle güzel insanlar unutulmamalı ve hep hatırlanmalı" dedi.
MEZARIN ORTASINDA DİKİLİ TASIN SIRRI
İmam, Helvacızade Hacı Hafız Mehmet Efendi'nin mezarı, Toptepe sırtlarında yıllarca imamlık yaptığı camiye oldukça yakın bir yerde bulunuyor. Caminin minare ve şerefesindeki motif ve desenleri başka hiçbir camide görmek mümkün değildir. Çevresi örme taş duvarlarla çevrili mezarı oldukça bakımsız. Yörede, mezar taşları mevtanın başucunda bulunur. Mehmet efendinin mezarında ise öğütlerle dolu olan taş, mezarın tam ortasına dikilmiş. Gönül insanı Mehmet efendi öldükten sonra yakınlarından mezar taşına şu dizelerin yazılması istemiş. "Olma mağrur. Kırma asla kimseyi, hayrı sev. Bozma hiç vicdanını, hakkı rehber kıl hayatında. Alma mazlumun ahını..." Rivayete göre, gün olmuş aradan yıllar geçmiş... densiz bir hırsız hocanın mezar taşını bir gece mezardan çalmış. Hırsız çaldığı mezar taşını eve götürmüş... yiyip içtikten sonra uykuya dalmış. Aman efendim o da ne? Sabaha kadar kabuslar birbirini izlemiş... Hırsızın o gece rüyasına giren Mehmet Efendi çaldığı mezar taşını hırsızdan tekrar mezarına getirmesini istemiş. Kan ter içinde uykusundan uyanan hırsız ise ertesi gün çaldığı mezar taşını kimseler görmeden gece yarısı hocanın mezarına bırakıp kaçmış. Hocanın yakınları mezar taşının bir daha çalınmaması için bu kez taşı mezarın tam ortasına dikmiş.
Nadir UYSAL