Ayasofya için kritik tarih! Gözler oradan çıkacak kararda
İstanbul'un fethinin yıl dönümünde Fetih Suresi okunan Ayasofya'nın statüsü ile ilgili gözler Danıştay'a çevrildi. Danıştay 10. Dairesi, 86 yıl önce Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilen Ayasofya'nın yeniden cami olması için açılan davada hükmünü vermeye hazırlanıyor. Daha önce benzer bir pozisyonda olan Kariye ile ilgili ibadete açılmasına karar verilmişti. Danıştay'ın 2 Temmuz'daki karar duruşmasından çıkacak karar merakla bekleniyor.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 08 Haziran 2020 10:01
Son günlerde ibadete açılması tartışılan Ayasofya için gözler Danıştay'a çevrildi. Danıştay, Ayasofya'yı müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu Kararının iptali için açılan davada karar vermek üzere 2 Temmuz'da duruşma yapacak. Mimari açıdan dünyanın önde gelen eserlerinden birisi olan Ayasofya, İstanbul'un fethinin de sembollerinden birisi. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesiyle cami olarak hizmet vermeye başlayan Ayasofya, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülmüştü. Ayasofya'nın tekrar cami olarak hizmet vermesi konusu bugüne kadar hep gündemde kaldı.
İLK KARARDA 'MÜZE' DEDİLER
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, kararın iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesi'ne 2005'te dava açtı. Daire, 31 Mart 2008'de Ayasofya'nın müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verdi. Davacının söz konusu karara itiraz etmesi üzerine konu, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na taşındı. Kurul, 10 Aralık 2012'de Dairenin kararını onadı. Davacının karar düzeltme talebi de Kurul tarafından 06 Nisan 2015'de reddedildi. Böylece Ayasofya müze olarak kullanılmaya devam edildi.
İKİNCİ KEZ DAVA AÇILDI
Bu gelişme üzerine dernek, 2015 yılında Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvuru dilekçesinde, Ayasofya'nın ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesinin din ve vicdan hürriyetini ihlal ettiği belirtildi. AYM, başvuruyu 3 yıl sonra gündeme aldı. AYM Birinci Bölümü, 13 Eylül 2018'de ele aldığı başvuruyu, 'incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik' nedeniyle kabul edilemez buldu. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, 2016 yılında ikinci kez Danıştay 10. Dairesi'ne dava açtı. Davacı vakıf, Ayasofya Camii'nin müzeye çevrilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararın iptalinin yanı sıra kararın üzerindeki Atatürk imzasının kriminoloji laboratuvarında incelenmesini de istedi. Ayasofya'nın müze olmasına ilişkin karardaki Atatürk imzasının sahte olduğu ileri sürülüyordu.
KRİTİK GÜN 2 TEMMUZ
Yeni Şafak'ın haberine göre dosyayı ve davacı vakfın iddialarını inceleyen Daire, önemli bir adım attı. Daire, 2 Temmuz gününe Ayasofya'yı görüşmek üzere duruşma açtı. Yapılacak duruşmada, Ayasofya ile ilgili kararın çıkması bekleniyor. Danıştay savcısı, görüşünde, Ayasofya'nın müze olarak kullanılmasının idarenin takdir yetkisi kapsamında olduğunu ve hukuka aykırılık bulunmadığını ifade etti. Ancak savcı görüşünün karar üzerinde bir bağlayıcılığı bulunmuyor. Daire, Ayasofya'yı müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu kararını hukuka aykırı bulur ve söz konusu kararı iptal ederse 86 yıldır müze olarak kullanılan Ayasofya'nın tekrar cami yapılmasının önü açılmış olacak.
KARİYE ÖRNEĞİ
Danıştay, Ayasofya gibi yine bir Fatih Sultan Mehmet Vakfı eseri olan Kariye Camii'nin müzeye dönüştürülmesine yol açan Bakanlar Kurulu kararını iptal etmişti. Söz konusu karar, 'Ayasofya için emsal' niteliğindeydi. Haberde, Kariye'nin yeniden cami olmasının önünü açan kararın, sürekli tartışma konusu olan Ayasofya için de emsal olacağı vurgulanıyordu. 29 Ağustos 1945 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla müze yapılan Kariye ile ilgili Danıştay'ın tarihi kararında, Kariye Camii'nin Osmanlı döneminde özel hukuk hükümlerine göre vakfedildiği ve mazbut Fatih Sultan Mehmet Vakfı'na ait hayrat taşınmazlardan olduğu belirtilirken, hayrat taşınmazların ise vakfın belirlediği kullanım şekli dışında bir kullanım amacına tahsis edilemeyeceğine dikkat çekildi. Kariye'nin cami olarak kullanılmasında kanuna ve kamu düzenine aykırılıktan söz edilemeyeceği ifade edilen kararda, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının yetki, şekil, sebep, maksat yönlerinden hukuka aykırı olduğu vurgulandı.