Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları
Deprem anının hemen ardından devletimiz tüm imkanlarıyla İzmirli kardeşlerimizin imkanına koşmuştur. Diğer şehirlerden alınan yardımlarla depremzedelere yardım çalışmaları sürmüştür. 110 kişinin enkaz altından cansız bedeni çıkartılmıştır. Bin 27 yaralımız vardır.
Arama kurtarma çalışmalarıyla enkaz altından sağ çıkarılan kişi sayısı 107'dir. İlk depremin ardından bölgede 44'tanesi 4'ün üzerinde olmak üzere 1600'e yakın artçı sarsıntı kaydedilmiştir. Yükselen deniz Sığacık mahallesini 1 metre altından bırakmıştır. 44 tekne karaya oturmuştur.
YIKILAN BİNALARLA İLGİLİ SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Bakanlıklarımız ve ilgili tüm kurumlarımız imkanlarını depremzedeler için seferber etmiştir. Yargı yapılan ve yıkılan binalarla ilgili soruşturma başlatmıştır. Kızılay ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu İzmir halkına destek vermek için gece gündüz sahadadır. Evleri hasar gören, veya evlerine girmek istemeyen depremzedeler için 2700 çadır kurulmuştur.
ESNAFA DESTEK
İzmir depreminde işleri yıkılan, iş yeri yıkılan ve ya hasar gören denizin taşması sebebiyle iş yeri sular altından kalan vatandaşımıza 50 bin liraya kadar hibe desteği verilecektir. En çok hasar Bayraklıdayken Bornova, Aliağa ve Seferihisar ilçelerimiz takip ediyor. Deprem konutlarının inşasına 1 ay içinde başlamayı planlıyoruz.
KONUTLARA 1 AY İÇİNDE BAŞLIYORUZ
Deprem konutlarının inşasına 1 ay içinde başlamayı planlıyoruz. Bugüne kadar İzmir'de TOKİ vasıtasıyla yapılıp teslim edilen konut sayısı da 16 776'dır. Sadece 50 yılda yaşadığımız depremler bile karşımızdaki tehlikenin büyüklüğünü göstermeye yeterlidir. İzmir'den önce Elazığ ve Malatya depremlerini yaşamıştık. Yer kürenin işleyiş kanunlarının neticesi olarak depremlerinin önüne geçemeyiz. Ama felaket öncesinde yapabileceğimiz çalışmalar vardır. Kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırarak, denetimleri sıklaştırarak, insanlarımızı bilinçlendirerek binalarımızı sağlama almak mecburiyetindeyiz. Bu yıl 100 bin konut üretimine ulaştık. Önümüzdeki yıl 100 bin konut üretimini planlıyoruz. Vatandaşlarımızın desteğiyle bu çalışmaları hızlandırma bir an önce binalarımızı, şehirlerimizi güvenli hale getirmek zorundayız. İnsanlarımızın canı hiçbir şeyden daha değerli değildir.
YALAN HABER TEPKİSİ
Dayanışmaya kardeşliğe en çok ihtiyacımız olduğu günlerde provakatif ve yalan haberlerle gündemi zehirlemeye çalışanların ortaya çıkmasıdır. Kızılay'ın deprem bölgesinden olmamasından, deprem zedelere çadır verilmemesinden sosyal medyadaki birçok yalan tedavüle sürülmüştür. Daha bu sabah bir evladımızı yıkıntılar altından çıkarmanın sevinici yaşadığımız bir günde, enkazların hala kaldıralamadığından şikayetçi olacak kadar cahil, izansız, vicdansız bir kişiyle deprem tartışması yapmak millete zulümdür. Deprem gibi ortak bir acıyı istismar edenlerin insanlıktan nasibini almamış kalbi kin ve nefretle kararmış mahluklar olduğuna inanıyorum. Kabinemle toplantı yaptık. İzmir Büyükşehir Belediye başkanı da oradaydı. Çünkü değerlendirmeleri iyi yapmak lazım. Biz Kabine yönetmiyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyetini yönetiyoruz. Rabbimden ülkemizi her türlü felaketten, salgın hastalıktan korumasını niyaz ediyorum. Temenni ederdim ki muhalefetin başındaki zat "Bize ne düşer" sorusunu sorsun.
KORONAVİRÜS SALGININ YENİ ÖNLEMLER
Türkiye bazı şehirlermizde zaman zaman endişe verici artışlara rağmen genel olarak kontrollü bir süreç yaşıyor. Sağlık altyapımızın gücü, sağlık çalışanlarımız sayesinde bu alanda herhangi bir sorunla karşılaşmadık. Aşı çalışmaları dünyada ve ülkemizde devam ediyor. Yıl sonunda yurt dışında üretilen aşının ülkemizde kullanılacak hale geleceğine inanıyorum. Yerli aşının da Sonbahar zamanında hazır hale gelecektir. Özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecektir. Pazar ve market gibi yoğun insanların olduğu yerlerde denetim arttırılacaktır. Berber kuaför, nikah salonu, yüzme, internet kafe, halı saha, konser salonu vb yeri tüm işyerlerinde saat 22'de sona erecektir.
SANAYİ ÜRETİMİ VE PAREKENDE SATIŞ HACMİMİZ ARTTI
Hükümet olarak bir yandan salgınla en etkili şekilde mücadele ederken diğer yandan da üretimi, ticareti eğimi velhasıl hayatın her alanındaki işleyişi durdurma durumuyla karışı karşıyayız. Bunun zor olduğunu elbette biliyoruz. Bugüne kadar ki uygulamalar sürecin çok ciddi sorunla karışılamadan ilerlediğini gösteriyor. Salgının seyrine göre önümüzdeki haftalarda diğer sınıfların durumunu değerlendireceğiz. 3. çeyrekte sanayi üretimimiz ve perakende satış hacmimiz bir önceki çeyreğe göre yüzde30 arttı.
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN EKONOMİ VURGUSU
Ekonomide yılın ikinci çeyreğini Kovid-19'un gölgesinde geçirmiş olmamıza rağmen sınırlı bir daralma yaşadık. Üçüncü çeyreğinde aldığımız kararlarla hamdolsun güçlü bir toparlanmayla tamamladık. Sanayi üretimiz ve perakende satış hacmimiz yüzde 30 arttı. İhracatımız yüzde 34 yükseliş gösterdi. Sağladığımız uygun şartlarda konut satışlarımız iki katına çıkarak yaklaşık 537 bin oldu. Yılın ilk 9 aylık döneminde konut satışlarımızı 1,2 milyon adede ulaştı.
Üçüncü çeyrekteki güçlü ivmeyle yılın ilk 9 ayındaki satışlarımız otomobilde yarım milyona ulaştı. Ekonomik göstergeler Ekim ayı ile birlikte yılın son çeyreğine de güçlü başladığımıza işaret ediyor.
İstihdamda görülen belirgin artışın devam etmesi oldukça kaydadeğer gelişmedir. İhracatta ise yeni rekor geldi. Ekim ayı ihracatımız yüzde 5,6 artışla 17 milyar 333 milyon doları bularak tüm zamanların rekorunu kırdı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 87,9 oldu. Pekçok firma ihracat taleplerine cevap vermekte zorlanıyor. Organize sanayi bölgelerindeki fabrikalarda yeni veya ikinci el makine tedarikinin sıkıntısının çekildiği dönemden geçiyoruz.
Özellikle otomotiv, hazır giyim, kimyevi madde, hububat, mobilya gibi sektörlerimizdeki ihracat artışı yükselişin kalıcı olduğunu gösteriyor. İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Gaziantep'i tebrik ediyorum. Hızlı bir toparlanma sürecine giren ekonomimizin bu eğilimini dördüncü çeyrekte de sürdüreceğine inanıyorum.
Sabredip, çok çalıştığımızda önümüzdeki aydınlık geleceğin olduğunu şimdiden görüyorum. Türkiye olarak coğrafyamızın merkezinde bölgede insani krizlerin yükünü uzunca bir süredir adeta tek başımıza taşıyoruz. Irak, Suriye, Libya, Afrika'nın derinliklerine uzanan mazlum ve mağdur duruma düşen herkese imkanlarımız ölçüsünde el uzatıyoruz.
Bu süreçte en çok gürültüyü de kendi güvenlik ve refahları uğruna bölgemizi ve dünyayı kana, acıya boğanlar çıkartıyor. Irak'ta 2 milyon, Suriye'de 1 milyon, Bosna'da yüzbinlerce, Afrika, Asya, Latin Amerika'da milyonlarca insanın ölümüne bunlar yol açmıştır.