İletişime açık bireyler olmak
- Kızım niye sigara içiyorsun?
"Amann anne herkes içiyor. Ne var bunda?"
- Neden arabanı kaldırıma park ediyorsun?
"Abi herkes park ediyo zaten.."
- Neden yola tükürüyorsun?
"Her yeri pislik götürüyo zaten benim tükürüğümden ne olacak"
- Çocuğum niye kopya çekiyorsun?
"Ama hocam herkes çekiyor"
- Neden kırmızı da geçiyorsun?
"Baksana herkes geçiyor"
- Sokak saldırgan köpeklerle dolu. Bir önlem alın!
"Sokaklarda tinerci, gaspçı, tecavüzcüler var önce onları hallettiniz de sıra hayvanlara mı geldi(!)"
Sokakların kötülüklere dolup taşması evlatlarını kuduzdan kaybeden bir aileyi teselli etmez. Suçüstü yakalanmış bir hırsızın şu sözleri söylediğini hatırlıyorum, "Adamlar ülkeyi soyuyor gidip onları yakalayın"
KÖTÜ EMSAL OLMAZ
Başkalarının hatalarının veya ihmallerinin bizleri haklı çıkaracağını düşünüyoruz. Sanki bir şey çokca yapılınca suç olmaktan çıkıyor. İnanılmaz bir sürü psikolojisi ile hareket ediyoruz.
Mesela bizim kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmemiz Kalahari'deki ceylan sürülerinin timsahlarla dolu nehirden geçmelerine benziyor. Önce bir kaç ceylan ürkek bir şekilde nehrin soğuk ve tehlikelerle dolu sularına kendine bırakır. Eğer başarılı olursa bütün sürü üyeleri suya akın eder.
Ben bu coğrafya insanının geçen onca yüz yıla rağmen halen göçebe kültürünün etkisi altında olduğunu düşünüyorum. Göçebelikte eş dost hısım akraba ilişkileri önemlidir. Çünkü tek başınıza kalırsanız bozkır sizi yutar.
Bu yüzden işlerimizi hallederken hep tanıdık ararız. "Bildiğin muhasebeci var mı?", "Bizim kıza iş arıyoruz tanıdık var mı?", "Oğlan askere gidecek tanıdık var mı?"
Bir de zarar verici düzeyde bir sahiplenme duygusuna sahibiz. Bu ev benim evimin önündeki kaldırım da benim hatta karşı kaldırımlar da benim. Benim mahallem, benim semtim, benim şehrim...
"Evimin önüne kimse park edemez, mahellemin kızına kimse yan gözle bakamaz, memleketlim benim...." Biraz daha ileri gidelim, "Benim vatandaşım, benim köylüm, benim memurum..."
Batılı ülkelerde evinizin kapısının bir karış dışarısı kamuya yani herkese aittir. Kimse kimseyi sahiplenemez. Bireysel özgürlük vardır. "Benim vatandaşım" değil "Vergi mükellefi" vardır. Kamu düzeni ve kanunlar esastır.
Devlet dairesine işiniz düştüğünde tanıdık aramanıza gerek yoktur. Çünkü bilirsiniz ki devlet herkese aynı şekilde yaklaşır. Orada iltimas suçtur. Bizim ülkemizdeki yaşamanın ilk kuralı "Becer de bal ye"dir.
Sorunlarımızı çözmek ve hayatta başarılı olmak istiyorsak genetik kodlarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Daha fazla bireyselleşmeliyiz. İletişim kurmayı öğrenmeliyiz. İnsanlar bize birşey söylediğinde veya olumsuz bir yargıda bulunduklarında saldırmadan önce durup bir düşünelim "Ne söylemek istiyor, haklı olduğu yanlar olabilir mi?"
Ben kendimi değiştirmeye çalışıyorum.
İyilikle kalın
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.