Mesleki ilişkiler
Ama önce çuvaldızı kendime batırayım. Biz gazetecilerde bu tesir çok aşikardır. Mesela polis muhabirleri bir süre sonra kendilerini polis gibi görmeye başlar. Günlük konuşmaları bile değişir; "Görev yerimizdeyiz", "Görevi devrettik" veya "İntikal ediyoruz"...
Bir keresinde sağlık muhabiri arkadaşıma;
"Bir ağrı kesicin var mı?" demiştim, aldığım yanıt,
"Var ama kontrendikasyonları olabilir" oldu.
"Hıı?"
MAGAZİNCİLİK
Ama en vahim "benzeşme" magazincilerde görülür. (Kendim de yaptım oradan biliyorum.) Magazinciler bütün ünlü simaların kendilerinin arkadaşı olduğunu zanneder. Geçenlerde televizyonda ünlü bir magazinciyi seyrediyorum, "Seda benim can dostum, Hülya'yı çok severim, İbrahim'le çok iyi arkadaşız, Bülent beni çok sever..." Şaşırıyorum. Cebinde milyonlarca TL'si olan, şöhretten fenalık geçiren ve çok farklı bir hayat yaşayan insanlar mütevazi bir gelire sahip, kaleminden başka bir şeyi olmayan bir gazeteci ile neden bu denli "can ciğer kuzu sarması" olsun ki?
Şöhretlilerin veya iş dünyasının gazetecilerle iyi ilişkiler kurmaya çalışması anlaşılabilirdir, çünkü gazeteciler onlara kendilerini anlatma, bedava reklam ve ekstraların kapılarını açar. Peki ama gazeteciler bu "profesyonel yakınlaşmaları" neden bu kadar ciddiye alır anlamam.
Bir keresinde bir sunucu arkadaşımla konuşuyorduk, "Ahmetcim en az bin sabah programı yaptım. Hergün devamlı telefonlarım çalardı. Program biteli iki gün oldu arama sormalar birden bıçak gibi kesildi" dedi. Bir belediye muhabiri arkadaşım da işsiz kalmasının ardından birgün belediyeye gittiğini ve o güne kadar kendisine "Kardeşim" diye hitap eden başkanın onu görünce nasıl arkasına bakmadan hızla uzaklaştığını anlatmıştı.
Sadece gazetecilik için değil; yaptığımız işler, bulunduğumuz görevler bizleri zamanla farklı insanlar haline getirebiliyor. Buna müsade etmemek lazım.
İyilikle kalın
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.