Yükselen İslamofobi ve Avrupa gerçekleri
Irkçılık ve İslamofobi tüm dünya için sorun olmaya devam ediyor... Özellikle Avrupa’da son dönemde artan ırkçı saldırılar ve camilere yönelik provokatif eylemler ayrıştırıcı yaklaşımların siyasetçi söylemleriyle de desteklenmesi sonucu Avrupa ülkelerinin Hristiyan olmayanları ötekileştirme politikalarına hizmet veriyor.
- Politika
- Giriş Tarihi: 03 Aralık 2020
Son dönemde özellik-le Avrupa'da ırkçılık ve İslamofobi'de ciddi bir yükseliş var. Bununla birlikte mültecilere karşı düş-manlıkta da artış söz konu-su. Müslümanlara saldırılıyor, camiler hedef alınıyor, ülke-lerindeki kötü yaşam koşulla-rı ve savaşlardan kaçan savunmasız insanlar kamplarda ve hatta umut yolculuğuna çık-tıkları botlarda acımasız-ca ölüme terk ediliyor. Diğer yanda ise Avrupa, insan haklarının kendilerinden sorulduğunu iddia ediyor. Bu derin çelişkinin altında ise Avrupa'nın yüzyıllar boyu daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak, daha büyük zenginlikleri elin-de tutma anlayışıyla yürüttüğü sömürge politikası yatıyor.
ÖTEKİLEŞTİRMEYİ TEŞVİK
Kökleri Haçlı seferlerine kadar giden kendilerinden olmayanları dışlama yaklaşımının temelinde Avrupa'nın, Arap, Afrikalı ve Asyalılar gibi Hristiyan ve beyaz olmayan insanları katletmeyi ideolojik olarak teşvik eden ve dini olarak kutsallaştıran bir bakış açısının sağlanması gösterilebilir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa toplumlarının içine yerleşen ırkçılık ve Müslüman nefreti 21. Yüzyılda bile hala peşlerini bırakmıyor.
YÜKSELİŞ FRANSA'DA
Son örneklerini devlet terörü seviyesinde Fransa'da gördüğümüz islamofobik yaklaşımlar Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron eli ile somutlaştırılıyor. Macron'un İslam karşıtı sözleri ve Charlie Hebdo gibi dergilerin Hz. Muhammed'e hakaret içerikli karikatürleri ile yükselişe geçen İslam düşmanlığı, 'İslami terör' söylemlerinin güçlendiği 11 Eylül saldırısından bu yana aslında benzer terör olay-larıyla da körükleniyor.
AYRIŞTIRICI SÖYLEMLER
Macron, bundan yaklaşık iki ay önce, "İslamcı ayrılıkçı" fikirlerle mücadeleye ilişkin hazırlanan yasa tasarısının 9 Aralık'ta Bakanlar Kurulu'na sunulacağını belirterek, "Fransa'da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam'ın yapılandırılması gerekiyor" dedi. Yine Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, ülkedeki marketlerde helal gıda ürünlerine özel reyonların bulunmasından rahatsız olduğunu belirterek "cemaatçiliğin böyle başladığını" iddia eden söylemler kullandı. Tepki çeken Müslümanları ayrıştırıcı yaklaşımların yanı sıra Türk düşmanlığı da yine Macron'la birlikte Cumhurbaşkanı seviyesinde desteklenen, kabul gören bir tür devlet politikası haline gelmiş durumda.
TÜRKİYE SEKTEYE UĞRATTI
Fransa'nın özellikle Libya, Doğu Akdeniz ve son olarak Kafkaslar'da yürüttüğü poli-tikaların Türkiye ve Başkan Erdoğan tarafından sekteye uğratılması Macron'un Türk düşmanlığının da artmasına neden oluyor. Çünkü Türki-ye'nin bölgesindeki etki gücü-nü artırıp komşularına da bu yönde des-tek olması, bölgesel kriz-lerde ağırlığı-nı hissettiren bir ülke hali-ne gelmesi Avrupa'nın bölgemi-ze yöne-lik sömürgeci bakış açısının da sonunun gelmesi anlamını taşıyor.
BATI'DA SAĞININ HEDEFİ YABANCI DÜŞMANLIĞI
ABD'NİN siyahi Müslüman liderlerinden Dhoruba Mücahid bin Wahad, Avrupa ve Amerika'da yükselen ırkçılık ve İslamofobiyi değerlendirirken, "Irkçılık ve beyaz üstünlüğü bir ulusun DNA'sındaysa, bu toplumu alenen aşırı ırkçı, yabancı düşmanı bir ulusa dönüştürmek çok da zor olmaz" diyor. Wahad, bugün Avrupa sağının "Batı uygarlığını korumak", "ulusal kimlik" ve "kültürel asimilasyon" diye gevelediği şeyin aslında Avrupa ve Amerika'nın "beyaz" kalmasını sağlamak olduğunu söylüyor.
ABD'DE KORONA KRİZİNİ AŞAN FLOYD EYLEMLERİ
TÜM dünya korona virüsün yarattığı krizle boğuşurken, ABD'nin Minneapolis kentinde bir beyaz polis memuru, Afroamerikan George Floyd'u gözaltına alıp dizini boğazına basarak nefessiz bıraktı. Floyd, 9 dakika polisin dizi altında 'Nefes alamıyorum' diyerek can verdi. Olay sadece ABD'yi değil, Avrupa'yı da sarstı. Londra'da, Paris'te, Almanya'nın birçok kentinde yüz binlerce insan sokağa döküldü. Avrupa'dan kuş uçuşu 8 bin km uzakta yaşanan bu olayın Avrupa'da nasıl böyle derin tepki ve öfkeye yol açtığının altında ise tehlikeli biçimde büyüyen ırkçılık var.
YAPISAL IRKÇILIĞA MAX VE MURAT ÖRNEĞİ
ALMANYA gibi ülkelerde İkinci Dünya Savaşı sonrası yaygınlaşan kurumsal ırkçılığın yanında bilinçli ya da bilinçsiz yapısal ırkçılık da yaygın. Bunun en çarpıcı örneklerinden birini de Mannheim Üniversitesi 2018'de öğretmen adayları arasında bir deney yaparak ortaya koydu. Deneyde öğretmen adaylarından, biri Max diğeri Murat isimli iki ilkokul öğrencisinin dil bilgisi sınavını değerlendirmeleri istendi. Öğretmen adayları iki öğrencinin sınav kağıdında eşit hata olmasına rağmen Türk sandıkları Murat'a daha kötü not verdi. Nedeni ise sadece Türk olması. Şahsi ırkçılığın gidebileceği noktayı siz düşünün...
Zümrüt YILMAZ