Bahçeli'den çok sert tepki: CHP Gara'da yakalandı, HDP zaten oradaydı, İP keşif yapıyordu...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP ve HDP'ye Gara katliamındaki tutumları nedeniyle sert çıktı. Bahçeli, Twitter'dan yaptığı açıklamada, "CHP Gara’da yakalandı! HDP zaten oradaydı. İP ise çevresinde gıyaben keşif yapıyordu. PKK’yı lanetlemek yerine Türkiye’yi isnat eden, hükümete fatura çıkaran menhus siyasi partilerin fitnenin beşinci kolu oldukları abartı veya afaki bir tespit değil, isabetli bir teşhistir." dedi.
- Politika
- Giriş Tarihi: 20 Şubat 2021 15:56
- Güncelleme Tarihi: 20 Şubat 2021 16:29
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabından çok sert açıklamalarda bulundu. Bahçeli'nin hedefinde Gara katliamından hükümeti sorumlu tutan açıklamaları ile tepki çeken CHP-HDP-İYİ Parti ittifakı vardı. Bahçeli, "CHP Gara'da yakalandı! HDP zaten oradaydı. İP ise çevresinde gıyaben keşif yapıyordu. PKK'yı lanetlemek yerine Türkiye'yi isnat eden, hükümete fatura çıkaran menhus siyasi partilerin fitnenin beşinci kolu oldukları abartı veya afaki bir tespit değil, isabetli bir teşhistir." dedi.
Bahçeli, Brooking Enstitüsü'nde peş peşe Türkiye-ABD ilişkilerini merkezine alan raporlara da değindi. Küstah ifadelerin yer aldığı raporlara ateş püsküren Bahçeli, Kemal Derviş ile enstitü arasındaki ilişkiye değindi. Bahçeli, Faik Öztrak'ın da olayın merkezinde olduğunu ifade etti, "ABD'deki Kemal'in CHP'deki ajanı ve taşeronu Öztrak mıdır?" ifadelerini kullandı.
BAHÇELİ'DEN SON DAKİKA AÇIKLAMALARI
Bahçeli'nin paylaşımları şöyle:
Geçmişin fezlekesini hazırlayıp geleceğin ihtiyaç, irade ve isteklerine hizmet; sorumluluk duygusu kökleşmiş, zaman/mekan ilişkisini kavramış, bunu da bir karar haline dönüştürmeyi başarmış ehil insanların muvaffakiyetidir. Nadide ve nafiz bir duruş böyle tecelli edecektir.
Yatağına kırgın akan ırmaklar gibi; dününe, diyanetine ve milli dileklerine kapalı duranların özü yalan, sözü yavan, tözü talandır. Bunların hizmetkarlığı fikre değil fitneyedir. Vücuda giren virüs nasıl damarda geziyorsa fitnenin de yayılması bu sayede mümkün olmaktadır.
Cenab-ı Allah buyuruyor ki: "Fitne çıkartmak, adam öldürmekten daha kötüdür." Nitekim dinimize göre fitne haramdır. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed inananlara şöyle seslenmektedir: "Fitne uykudadır. Uyandırana Allah lanet etsin." Hüküm açıktır, fitne ayak altındadır.
Boğaziçi Üniversitesi'nde fitne sahne aldı. Zillet partileriyle terör elebaşları bu fitneyi körükledi. Türkiye'nin önü kesilmek istendi. Gençlerimiz öğrenci görünümlü teröristlerce istismar edildi. Huzurumuz kaçsın, birliğimiz kırılsın diye beklediler. Ve boşa beklediler!
Ayrıca terör örgütleri fitnenin çıbanbaşıdır. Hain ve hunhar eylemler fitnenin ana yakıtıdır. PKK'yı telaffuzdan imtina edenler, ortaya karışık açıklamalarla günü kurtarmanın telaşında olanlar fitnenin reklam yüzleri, ihanetin vitrin süsleridir. Acıklı gerçek maalesef budur.
"FİTNEYE FİŞEKLİK YAPIYORLAR"
Gara katliamında sorumlu arıyorlar. Ya devleti ya da Cumhurbaşkanımızı suçluyorlar. Terörist Demirtaş'ın şifreli mesajlarla ve dolaylı anlatımlarla devleti suçlamasına çıt çıkarmıyorlar. Bilakis "Bak gördünüz mü, PKK'yı kınadı" diyebilecek kadar fitneye fişeklik yapıyorlar.
"CHP GENEL BAŞKANININ GARİP VE GARABET AÇIKLAMASINA GÜLECEK KARGA BİLE BULUNMAZ"
CHP Genel Başkanı, PKK'nın reklamını yapmamak için adını anmamış! Bu garip ve garabet beyana kanacak çocuk, gülecek karga bile bulunamaz. Kılıçdaroğlu, PKK'nın yayın organları tarafından hazırlanmış sözde haber jeneriklerinde bırakanız reklamı, yıldız gibi parlıyor.
"CHP GARA'DA YAKALANDI, HDP ZATEN ORADAYDI"
CHP Gara'da yakalandı! HDP zaten oradaydı. İP ise çevresinde gıyaben keşif yapıyordu. PKK'yı lanetlemek yerine Türkiye'yi isnat eden, hükümete fatura çıkaran menhus siyasi partilerin fitnenin beşinci kolu oldukları abartı veya afaki bir tespit değil, isabetli bir teşhistir.
Türkiye'de bunlar oluyorken, PKK'yı sözde kara gücü gibi kullanan, himayesinde tutan ABD'nin "eğer"li açıklamaları, teröristlere silah ve eğitim desteği vermesi iki ülke arasındaki nazik ilişkilere saplanmış zehirli bir mızrak gibidir. Sorun yalnızca bu kadar da değildir.
"BU RAPORUN ZAMANLAMASI SON DERECE MANİDARDIR"
Son günlerde Demokrat Parti'ye yakınlığı ile bilinen, küresel bir düşünce kuruluşu olmayı amaçlayan Brooking Enstitüsü'nde peş peşe Türkiye-ABD ilişkilerini merkezine alan raporlar yayımlandı. Bu raporların zamanlaması son derece manidardır.
Bunlardan birisi ABD-Türkiye ilişkileri uzun süre kriz içinde kalacak derken, diğeri işbirliği ve kısıtlama arasında yeni bir Türkiye için yeni ABD politikaları önermektedir.
"TEHDİT VE DAYATMA DİZ BOYUDUR"
Türkiye'nin batı ile bağlarının yeniden kurulmasının yeni bir hükümete kalacağı iddiası seslendirilmiştir. Sözde siyasi mahkumların serbest bırakılmasının, Türkiye-ABD ilişkilerinde iyileşme yaşanması için önşart olduğu vurgulanmıştır. Yani tehdit ve dayatma diz boyudur.
Türkiye'mize ve meşru hükümetimize alçakça parmak sallanmaktadır. Brooking Enstitüsü Türkiye'yi adeta sömürge ülkesi gibi servis etmiştir. Gözümüzden kaçmayan bir başka husus da şudur: Kemal Derviş, Brooking Enstitüsü'nde yöneticidir. Bu durum kuşku vericidir.
"YAZILAN KARANLIK SENARYONUN İÇ YÜZÜ AYDINLANMAYA BAŞLADI"
CHP'nin Brooking Enstitüsü'yle irtibatı, Derviş-Kılıçdaroğlu bağlantıları, dahası CHP'nin ABD'nin yeni hükümetine düşünce kuruluşları vasıtasıyla muhbirlik yapıp yapmadığı milli vicdan tarafından sorgulanmaktadır. Yazılan karanlık senaryonun iç yüzü aydınlanmaya başlamıştır.
"ABD'DEKİ KEMAL'İN CHP'DEKİ AJANI VE TAŞERONU FAİK ÖZTRAK MIDIR?"
Derviş'in yeni bir fitne düzeneğinin asal unsurlarından birisi olduğu vehim değil, vaki bir gerçektir. CHP'de iki Kemal vardır. Acaba diyorum, mesela Faik Öztrak, hangi Kemal'i lideri olarak kabullenmektedir? ABD'deki Kemal'in CHP'deki ajanı ve taşeronu Öztrak mıdır?
Biz oyunu görüyoruz. Cumhur İttifakı'nın tarihi varlığının çok güçlü şekilde devamına inanıyoruz. Zalimlere karşı biriz, emperyalizme karşı tek yüreğiz. Biz Türkiye'yiz, Türk milletiyiz. Okyanus ötesinden ülkemize istikamet çizdirmeyiz, müdahale ettirmeyiz.
"ALLAH'IN DA BİR HESABI VARDIR"
19 Şubat 2001 tarihli MGK Toplantısı'ndan sonra baş gösteren siyasal ve ekonomik sorunlar tekrar etmeyecektir. Merhum İsmail Cem'le yola çıkıp, sonra onu ilk durakta satan, Türkiye'yi karıştırıp ardından da kaçan Derviş'in maskesi çoktan düşmüştür.
Küresel güçlerin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır, Türk milletinin yapacakları görülecektir. Eğilmez başımızla, teslim olmaz irademizle, milli şuurumuzla, muazzam dayanışmamızla Emperyalizm'i ve fitne komiserlerini her cephede karşılamaya sonuna kadar hazırız.