Rezillik
Şimdi şu tabloya bakın:
Geldiği günden beri tutumu, kararları ve seçimleri nedeniyle eleştirilen teknik direktör Hiddink sahaya formsuz oyunculardan kurulu bir onbir çıkarıyor. Bu sezon her maçta dökülen Gökhan Gönül ve Hakan Balta iki bekimiz. En formda kaleci Tolga yedek bile değil. Orta sahada hiç başarılı olamayan Sabri orta sahada oynatılıyor. Kendi sahanda oynuyorsun ve tek forvetin var.
İlk yarıda da, maçın sonlarına doğru da istatistikler bizim takımın topla buluşmasının yüzde 67, Hırvatlar'ın yüzde 33 olduğunu gösteriyor. Maçı izlemeyen birine bu istatistiği söyleseniz, "maç 3- 0 bitti, peki kim kazandı?" diye sorsanız, kesin "Türkiye" der.
Oysa kaleye üç isabetsiz şut atabilmişiz ve bir tek gol pozisyonumuz yok maç boyunca.
Hırvatistan'a gelince savunmamızın hatalarından 3 gol atmışlar. Kaçan altı gol pozisyonları daha var. Biraz daha becerileri ya da şansları olsa maç 9-0 bitecek...
***
Birinci derecede suçlular kim? Tabiki teknik adamlar. Yanlış seçimler ve tercihlerle ilk günden beri saç baş yolduruyorlar. Söylemleri çok yanlış. Maç öncesi hedeflerinin "Gol yemeden galibiyet" olduğunu açıklayan Oğuz Çetin, bir gol yersek ortada hedef kalmayacağını düşünemiyor mu? Saha kenarında oyunu heykel gibi durarak izleyen teknik adamlar futbolcuları nasıl motive edecek?
***
Yetenekli futbolcu olmak başka, takıma yararlı futbolcu olmak başka. Yıllardır çenesi durmayan, futbol oynamaktan çok konuşmayı, küfretmeyi, sahada acımasızca faul yapmayı tercih eden Emre'den daha ne bekliyoruz?
Hırçın, sinirli ve kontrolsüz futbolcularımızı iyileştirecek bir Allahın terapisti, doktoru yok mu bu ülkede?
Hakan, Sabri ve Emre sarı kart görüp bir sonraki maçta oynama şanslarını kontrolsüz davranışlarıyla yok ettikten sonra Arda'nın yaptığına ne demeli? Göz göre göre, bilerek o topu dışarı vurmak, sarı kartı isteyerek almak sana yakıştı mı Arda? Sen şimdi nasıl örnek olacaksın gençlere?
***
Türk Milli futbol takımının başında bir yerli hoca olmalı. Bizi tanıyan, bilen. Yardımcıları da gelecekte onların yerine aday olabilecek, gerektiğinde onlarla tartışmaktan, kendi fikirlerini savunmaktan çekinmeyecek yaratıcı, cesur kişiler olmalı. Ben karizmatik, takımı ateşleyen, saygı duyulan, futbolcunun inandığı, güvendiği ve çekindiği teknik adamlar görmek istiyorum sahanın kenarında...
Ben yeni Mustafa Denizliler, Fatih Terimler istiyorum.
Şu anda aklıma Abdullah Avcı geliyor. Avcı deyince de aklıma bir atasözü geliyor: "Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe i akli eserinde".
***
Bir şey daha canımı sıkıyor. Milli maçlarda taraftarlık ön plana çıkmaya başladı. Bu da en belirgin olarak İstanbul'da oynanan milli maçlarda dikkati çekiyor. İsterse yüz bin kişi toplansın stada. Ayırımcılık takıma zarar veriyor. Oysa Anadolu şehirlerinde seyirci tek vucut.
Yoksa milli maçlarımızı Anadolu şehirlerine mi taşıyalım?
11.11.11 Türk futbolunun utanç günlerinden biri oldu. İnşallah Futbol Federasyonu gerekli dersi alır...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.