Portreler
***
Yaprak dökümü başladığında, konuk ettiğim sanatçıların ardından "Portreleri" kullanacağım aklıma gelmemişti. Esin Afşar'ı, Ayten Alpman'ı kaybettiğimizde de gelmedi. Berkant'ın vefatında töreni sunmam istendiğinde birden uyandım. Arşivimde yer alan "Portreler" programlarının kayıtları yitirdiğimiz sanatçıları en yalın biçimiyle anlatıyordu. Berkant'ın Cemal Reşit Rey'deki töreninde işte o belgesellerden yararlandım.
***
"Samanyolu"nu gökyüzünden söküp yüreklerimize yerleştiren Berkant'ı ilk kez gazeteciliğe başladığım 1964'lerde tanımıştım. Vasfi Uçaroğlu Orkestrası'yla İzmir Büyük Efes Oteli'ne çalışmaya geldiklerinde. 1968'de seslendirdiği, bir milyonun üzerinde 45'lik plak satıp efsaneleştiği, "Samanyolu"nu da yıllar sonra 2000'de yeniden düzenletip (eski modeline sadık kalarak), yine Berkant'a seslendirtip Türk pop müzik tarihi prodüksiyonumda kullanmıştım. 2001'de layık görülen meslek ödülünü Göksu Rotary Kulübü başkanı olarak kendisi Mersin'de çalıştığı için oğlu Öykü'ye vermiş, 2007'de ellinci sanat yılını kutlarken de bir kez daha yanında olmuştum.
***
O da bu ülkenin telif mağdurlarından biriydi. "Samanyolu"nu okuduğunda plakçısı Metin Bükey'den aldığı 2 bin beş yüz lira dışında bir telif getirisi olmamıştı. Eser sahibi değildi ama, telif haklarının korunduğu bir ülkede yaşasaydı, yorumcu olarak 44 yıl boyunca o şarkının telif gelirlerinden geçim sıkıntısı çekmeden yaşayabilirdi.
***
"Bay Samanyolu" olmanın, milli marş haline gelen bir şarkının yorumcusu olmanın ağırlığını hiç bir sanatçı kaldıramazdı. Çok mütevazı, çok iyi yürekli ve çok efendi bir insan olarak tanıdığım Berkant da o yükü kaldıramadı.
***
Evde oturup belgeseli sonuna kadar izlediğimde onu anlatanlar arasında karşıma çıkan Üstün Poyrazoğlu'nu da, Vasfi abiyi de (Uçaroğlu) rahmetle andım.
Hastalığı sırasında tedavisini karşılıksız yüklenen Profesör Dr. Bingür Sönmez hocanın, ölümünde tüm olanaklarıyla ailesinin yanında olan Mustafa Sarıgül'ün katkılarını da göz ardı etmemek lazım. Sanatçılar adına onlara bir teşekkür de bu satırlardan gitsin.
SEZEN'İN KONSERİ
Uzun süredir sahnede izlemediğim Sezen Aksu'u nihayet Fahir Atakoğlu'nun Orkestrası eşliğinde Kuruçeşme Arena'da dinledim. Aslında Sezen'i dinlerken Arena'yı dolduran her kuşaktan binlerce müzikseverin duygularını, sevgilerini, coşkularını da inceleme şansım oldu. Gözlemlerim şöyle:
Sezen Aksu Türk müzik tarihinin; besteci, söz yazarı ya da şarkıcı kimlikleriyle en çok hit şarkı yaratan sanatçısıdır.
35 yıl önce "Kaybolan Yıllar" gibi bir klasik yaratan Aksu, son albümünde yer alan "Unuttun mu Beni" gibi yine dillerden düşmeyecek bir şarkıya imza atabilmiştir.
Üretimde onun kadar sürekliliği olan, onunla yarışabilecek ikinci bir müzik sanatçısı yoktur.
Sezen Aksu ezgileri, sözleri ve sesi, neredeyse her müzikseverin hücrelerini kuşatmış. Yaşamın her değişik evresinde insanlarda iz bırakmış. Bunu görmemek mümkün değil. Sezen de bunun farkında. Elinden geldiğince üretmeye, seslendirmeye çalışıyor. Yaşamın sunduğu güzelliklerin yanında, her acının karşısına dikilip o acının intikamını da şarkılar üreterek alıyor.
Sezen'in kategorisi yoktur...
Sezen'in rakibi yoktur...
Sezen sevgisi bambaşkadır...
Bunu son konserinde on bin kişi arasında bir kez daha yaşadım ve gördüm...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.