Çiğdem Talu, 32 yıl önce 28 Mayıs 1983'te 44 yaşında kansere yenik düşüp aramızdan ayrıldığında en çok gözyaşı dökenlerden biri de şarkı partneri ve sevgilisi Melih Kibar olmuştu... Dile kolay 273 şarkıya imza atmışlardı birlikte. Çiğdem söz yazarı, Melih de besteci olarak...
***
Şarkı sözü yazarları klasmanında benim dört büyüklerim vardır. Çiğdem Talu, Aysel Gürel, Fikret Şeneş ve Ülkü Aker. Onlar edebiyat zengini, duygu şelaleleriydiler... Yalnız şarkı sözü yazarı değil, şair dememiz gereken kelime cambazlarıydılar... Üçü aramızdan ayrıldı, bir tek Ülkü Aker hayatta ve Bodrum'da sürdürüyor yaşamını...
İsviçre'de filoloji eğitimi gören ve 17 sene İngilizce öğretmenliği yapan Çiğdem Talu ilk şarkı sözünü 1972'de Nilüfer'in ilk 45'lik plağında bir yabancı şarkı üzerine yazmıştı: "Ağlıyorum Yine". Sonra 1975'te Türkiye'de ilk kez düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması finallerinde Füsun Önal'a (Minik Kuş), Yeliz'e (Hayalimdeki Adam) ve Uğur Akdora'ya (Anılar) yazdığı sözlerle dikkati çekti. Ama en çok Melih Kibar'ın dikkatini çekmişti. Aralarında büyük bir aşk doğarken daha sonra efsane haline gelen şarkıların üretimine başladılar...
Melih Kibar, hayatındaki en önemli insanlardan birinin Çiğdem Talu olduğunu söylerdi... Bir benzetmesini hiç unutmam: "Erkekler biraz kum, biraz çimento, biraz da tuğladır. Bunlardan ne yapılacağına kadınlar karar verir. Çiğdem Talu'da benden bir tapınak yarattı. O tapınağın içine girip kendisi tapındı."
Melih ve Çiğdem aralarına Erol Evgin'i de alarak 1976 da harika bir ekip kurdular... Harika şarkılar ürettiler... Ekip 1983'de Çiğdem'in vefatıyla dağıldı... Çiğdem'in ölümünden 22 yıl sonra Melih'i de 2005'te cilt kanserinden kaybettik...
"İşte Öyle Bir Şey", "Sevdan Olmasa", "Bir de Bana Sor", "İçimdeki Fırtına", "Hep Böyle Kal", "Söyle Canım" kolay kolay unutulur mu?
Çiğdem Talu'nun babası benim çocukluğumda radyodan maç spikeri olarak dinlediğim Muvakkar Ekrem Talu'ydu. Çiğdem, edebiyatçı Selahattin Hilav'la evlenmiş, Zeynep adlı bir kızları olmuş, Zeynep'in doğumundan kısa bir süre sonra eşinden boşanmıştı. Yıllar sonra Zeynep Talu da Melih Kibar'la ve Garo Mafyan'la başladığı söz yazarlığıyla annesinin yolundan gitti.
Melih Kibar, Çiğdem Talu'ya aşkını şu sözlerle anlatmıştır: "Bizim Çiğdem'le esas yakınlaşmamız Sopot Festivali'nde oldu. Yani normal ilişkilerde söylenen lafları birbirimize etmeye başladığımız yerdir Sopot. Ondan sonra artık kartlar açık oynanmaya başlandı, ama hep bunun dışarı yansımasını engelledik biz. Çünkü bunu insanların salt kadın-erkek beraberliği olarak yorumlamaya eğilimli olmaları bizim içimizi acıtıyordu, çünkü dışarıdan bakınca 'Koca kadın gencecik, bugünkü tabiriyle çıtır, sevgilisi mi var?' diyecekler. Böyle şeylerden Çiğdem de çok korkardı, bana da ters geliyordu."
Festivalden döndüklerinde artık besteci ve söz yazarı olmanın ötesinde iki sevgiliydiler. Ama aralarındaki yaş farkı, ikisinin de kafasında soru işaretleri yaratmıştı hep...
Can Dündar "Yüzyılın Aşkları" kitabında Çiğdem- Melih aşkını, Melih'in ağzından anlatır: "On iki yaş fark benim için engelleyici bir faktördü. Çiğdem de frenleri bırakamıyordu, çevrenin tepkilerinden dolayıSaraylı bir aileden, son derece Osmanlı terbiyesi almış bir aileden geliyordu. Hani birden bire kızlarının kendinden on iki yaş küçük bir adamla beraber olmasını yadırgayabilirlerdiOndan sonra biz Çiğdem'le konuştuk ve artık dost olduk, aşk denilen şeyi bir yere koyduk, güzel kılıflara sardık, yüklüğün en üstünde güzel bir yere kaldırmayı becerdik, ondan sonra birbirinden hiç ayrılmaz dost olarak sürdürdük hayatımızı.
Önümüzdeki perşembe günü Çiğdem'in aramızdan ayrılışının 32'inci yılı. Müzikçalarımıza bir Erol Evgin plak ya da CD'si koyalım, ya da internetten bir site bulup; "Sevdan Olmasa", "İçimdeki Fırtına", "Hep Böyle Kal" adlı şarkılardan birini dinleyelim. Çiğdem Talu'nun değerini daha iyi kavramaya çalışalım. Onu unutturmamak ve yeni kuşaklara tanıtmak, bize yazdığı muhteşem şarkı sözlerine karşılık bir borcumuz olmalıdır...