Arşiv yapma, dergi, küpür, kitap, plak vesaire biriktirme tutkum orta okul yıllarımda başlamıştı. İzmir'deki evimiz büyük ve çok odalı ben de evin tek çocuğu olduğum için saklama alanı sıkıntım yoktu...
***
Yıllarca biriktirdim. Ayda üç kez çekilen milli piyango biletlerinden, rengarenk bilyelerime (misketlerime), ilk okuduğum kitaplarım Andersen Masalları'ndan, içinde yararlanacağım bilgilerin olduğu takvim yapraklarına kadar...
***
O zamanlar babamın aldığı Hürriyet ve Milliyet gazetelerinden ne küpürler kestim. Sinemadan, spora, müzikten siyaset yazılarına kadar...
Lise dönemlerimde neredeyse Çetin Altan'ın, Hasan Pulur'un tüm köşe yazılarını, Bedri Koraman'nın karikatürlerini, Süpermen, Tom Miks, Teksas dergilerimi, ilk pikabımı aldığım günden itibaren de plaklarımı saklar oldum. İtalyan, Alman ve Fransız magazin dergilerine kadar neler biriktiriyordum. Rahmetli dayım mücellit olduğu için bazı dergilerimi cilt yaptırma şansım oluyordu. İki buçuk katlı koca cumbalı ev, içindeki malzemeyle bana müthiş bir ilham ve keyif veriyordu...
***
İlk şoku 1975'te İstanbul'a taşınırken yaşadım. İzmir'deki ev duruyordu ama ben İstanbul'a giderken yanımda hangi kitaplarımı, dergilerimi, plaklarımı götürecektim. Sonuçta bir apartman dairesinde en fazla küçük bir odayı ayırabilirdim arşiv ve koleksiyonlarıma...
İlk ayrılıklarımı o yıl yaşadım biriktirdiklerimden.
***
İstanbul yaşantım başladıktan ve ben Gelişim yayınlarında Erkekçe'nin yazı işleri müdürü olduktan sonra 1980'den itibaren Hıncal Uluç'la aynı evi paylaşmaya başladık. Benim biriktirme merakım Hıncal hoca tarafından büyük bir hoşgörüyle karşılanıyor arada bir fırça yesem de plaklarım, kitaplarım, dergilerim dağlar gibi yükseliyordu... Bu arada hala İzmir'deki evde sakladıklarım tesellim oluyordu...
***
Aysun'la 1985'de evlendikten sonra Aysun'un hoşgörüsü başladı. Evin iki odası kütüphane oluyor, plakların yanında kasetler yükseliyordu. 90'larda İzmir'deki evi sattığımda İstanbul'a biraz daha malzeme geldi. Gerisi İzmir'de eskicilere ve sağa sola verilmişti.
***
1999'dan sonra dört katlı evimiz bitip de yıllardır beklediğim büyük alanlara kavuştuğumda arşivimi derleyecek ve düzenleyecek zamanı bulamaz oldum. Her şey üstüste yığıldı evin bir katı neredeyse kullanılamıyordu... Bir süre sonra yine büyük bir temizlik faslına giriştim ve biraz rahatladık...
***
İlkyaz 25 yaşına geldi. Sürekli bireysel gelişim kitapları okuyor. Ben de okuyorum ama pratikte uygulayamadığımın farkındayım. Artık ana kızın tahammülü kalmadı ve her gün uyarılarının dozu artıyor.
Şimdi geceleri yattığımda İlkyaz'ın tavsiyesiyle "Şimdi'nin Gücü / Eckhart Tolle"; "Yaşamınızda Feng Shui / Karen Kingston"; "Yol / Metin Hara" gibi kitapları okumaya gündüzleri kütüphanelerimi, arşivlerimi elden geçirmeye başladım. Büyük bir temizlik seferberliğine giriştim. Dağınıklıktan arınmanın metodlarını uygularken hayatımdan bir şeylerin koptuğunu hissediyorum...
***
Ama bütün bunlar olurken, enerjimi alıp götüren canavarla boğuşup onu yenerken, yeni kazanımların farkına varıyorum. Yaşama sevincim, enerji düzeyim, yaratıcılığım yeniden yükselmeye başladı...
Bu değişimin sonuçlarını sizlerle yine paylaşacağım.
Bir zamanlar Nükhet Duru benim için "Her eve bir Ali lazım" diye söz etmişti eksik olmasın. Şimdi ben de şunu itiraf etmek istiyorum: "Her eve İlkyaz gibi bir evlat lazım."