İZMİR GÜNLÜĞÜNE DEVAM

Çektiğim fotoğraflara bakarken Urla'daki katmercinin yufkayı açtığı enstantaneyi gördüm. O lezzet fırtınasını nasıl da es geçmişim! Yazıma "Ege'nin Meşhur Lale Katmercisi" ile başlayayım dedim. Yolunuz düşerse merkezde Malgaca Pazarı'na uğrayın, kime sorsanız gösterir. Yemeden Urla'dan ayrılmayın. Nokta.
Bu sene Atatürk Lisesi Mezunları Derneği bana bir başarı ödülü vermek için Pilav Günü'ne davet etti. Bir gece öncesi İstanbul'da performansım olduğu için gidemedim.
Ama İzmir seyahatimi planlarken derneğin yönetim kurulundaki üyeleriyle bir akşam yemeği organize ettik. Çok güzel bir buluşma oldu ve ödülümü Alsancak'ta bir meyhanede aldım. Dernek Başkanı Murat Saraç'a ve yönetimdeki arkadaşlara çok teşekkür ediyorum... Aslında bir davet de mezuniyetimizde yapamadığımız kep törenini tam 50 yıl sonra gerçekleştirmem için yapıldı ama yine denk getiremedim
Alsancak D&R'da Aysun'un imza gününü yaptık. 1'inci ve 2'inci Kordon'u birleştiren D&R'ın güler yüzlü ve başarılı yöneticisi Aynur Şahin bizlerle ve imza için gelenlerle çok yakından ilgilendi.
İzmir'de Aynur Hanım'ı tanıma şansını yaşarken bir başka sürprizle karşılaştım. Lise yıllarımda kurduğumuz Sputnik-6 orkestramızla kışlık Sibel Gazinosu'nda (aslında gece kulübüydü) müzik yaptığımız bir dönem olmuştu. Peppino Di Capri'yi ilk kez orada dinlemiş, rahmetli Erol Büyükburç'u, Tanju Okan'ı ilk orada tanımıştım.
Mehmet Bey ve oğlu Ali abi işletirlerdi Sibel'i. Yazlık yerleri de Kültürpark'taki Kübana'ydı. İşte Ali abinin kızı Sibel'le tanıştık imza gününde. Meğer o zamanların küçük Sibel'inin adını vermişler İzmir'in en ünlü kulübüne. Anılar gözümde bir canlandı ki sormayın...
Gelelim Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi'ndeki etkinliğe. Önce Devlet Tiyatrosu oyuncusu ve yönetmeni, gazeteci, araştırmacı ve yazar Yaşar Ürük'ten söz etmek istiyorum.
Benim radyocu, müzik yazarı ve şarkıcı olarak popüler olmaya başladığım bir dönemde İzmir'deki evime bir ziyaretçi gelmişti.
Gözleri çakmak çakmak, hiperaktif ve çok şeyler yapmak isteyen bir genç.
Ankara'ya gidiyordu Devlet Konservatuarı'na.
Yaşar Ürük'tü adı. Sonraki yıllarda başarılarını bir İzmirli olarak gururla takip ettim...
Yaşar aramıştı birkaç ay önce. İzmir'in gururu Adnan Saygun Kültür Merkezi'nde çok özel bir etkinliğe davet etmişti. Severek katılacağımı söyledim.
İşte 26 Mayıs Cuma akşamı katıldığım o etkinlikti. "Karataş'tan Güzelyalı'ya Yalılar ve Anılar", Yaşar Ürük yönetiminde izleyenlerin unutamayacağı bir organizasyon olarak "İyi ki yaşamışız" listemizin içine yerleşiverdi...
Neredeyse 50 yıllık dostlarım Maça Beşi ile aynı sahnede yer aldık. Müziğe başladığımız yıllarda rekabet içinde olduğumuz Abdurrahman Alam, Peppino Di Capri'nin İzmir temsilcisiydi. Hala davulunun başında şarkılarını söylemeye devam ediyor. Vecihi Özerdemli nefis bir Dario Moreno şarkısı patlattı. "Hatıralar Hayal Oldu" dedi.
Doğrudur, onlar söylerken anılar benim gözlerimden film şeridi gibi geçiyordu. Altuğ Dilmaç İzmir'in gurur duyduğu sanatçılardan.
O da çok formdaydı. Linet Şaul'dan, Selmin Günöz'e, Hüseyin Genç'ten, Cansu Kırca'ya, Bahar Pamukçu'dan Yılmaz Demirci'ye hepsini sahne arkasından dinlemeye çalıştım. TOBAV mandolin Orkestrasında kafamı perdeyi aralayıp iyice uzattım. Orkestrayı kuran ve düzenlemeleri yapan Zafer Çebi kardeşimiz yine güler yüzü ve pratik becerisiyle gecenin başarılı geçmesinde pay sahibi oldu- Danslarıyla katkıda bulunan İzmir Turizm Folklor Derneği ve Ege Üniversitesi Mezunları Derneği dansçılarını da unutmayalım...
Ben, "Dağlar", "Ben Sana Vurgunum", "Hey Gidi Dünya Hey" adlı şarkılarımı seslendirdim. Müthiş bir final yaşadık.
136 katılımcı sanatçı, aramızda Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş finalde tüm salonla birlikte "İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar" diye haykırıyorduk.
Emeği geçen herkese teşekkürler...